"Babanın sana ceza vereceğini bile bile senin gitmemene göz yumamam, ya da benle sevgili olduğun için acı çekmek zorunda kalmana..." Dedi ve yüzümü elleri arasına aldı,
"Benim için cidden zor..." Dedi gözleri kızarırken ve sonra geri çekildi,
" Antalya'ya dön ve benim için beni unut." Dedi ve beni öylece salonun ortasında bırakıp hızla evden çıktı...
•••
" Hadi ama Çağla, biraz yüzün gülsün." Donuk bakışlarımı Mercan'a çevirdim ve sadece öyle baktım. Tek kelime etmedim. Bu sefer saçlarımı ören Görker konuştu.
" Çağla bak konuşmaman cidden çok korkunç." Dedi hafif hüzünlü bir sesle. Gözlerimin şu an bile kızarık olduğuna emindim. Oysa yaklaşık iki saat önce ağlamıştım ama gözüm dolup dolup duruyordu.
" Ne demeliyim?" Dedim kısık çıkan sesimle. Zaten babam büyük cezalar vermişti. Üç gündür cehennem gibi bir yerde yaşıyordum. Şu an moralimi Defne veya Görker bile düzeltemezdi.
" Bir şey deme, en azından bir gül." Bunu diyen Defne'ye bakıp sadece göz devirdim ve yerden kalkıp mutfağa indim. Annem babam evde olmadığı için odamdan çıkabilirdim sanırım.
Kaynamakta olan çaydanlıktan sıcak suyu bir bardağa koydum ve içine de meyveli poşet çayı koyduktan sonra salondaki pencerenin önüne geçtim ve güneşin ışıltısını yaydığı yerlere bakmaya başladım." O viskiyse..." Diye mırıldandım kendi kendime " Ben de şu ışığı kesen gölgeyim." Öyleydim. Batı bana iyi geliyordu ama ben Batı'ya kötü geliyordum belki...
O gün o evden çıkıp gidince bilmiyorum bir ya da iki saat öylece bekleyip sonra koşarak evden çıkmıştım.
Ne Batı'yı bulabilmiştim, ne de babası yerini biliyordu. Ertesi günün sabahı da son kez şansımı denedim ama bulamayınca umutsuzlukla uçağa atlayıp Antalya'ya geri geldim.
Uçakta ne kadar sessizce ağladım veya taksiden erken inip eve yürürken karanlık sokakta ne kadar fazla ve sesli ağladım hatırlamıyorum. Tek iyi hatırladığım şey Batı'nın bana sözleriydi, 'benim için beni unut' dediğinde şaka yaptığını düşünmüştüm. Kötü şeyleri hep şaka olarak görmüştüm ama hayır. Hayatta hiçbir şey şaka değildi.
Ne Ahmet'in yaptıkları ne de Batı'ya olan sevgim. Hepsi şu tepedeki güneş kadar gerçekti.
İşte şundan bahsediyorum ki. Batı güneşse, ben gölgeydim, ya da Batı yıldızsa, ben karanlık. Hep beni aydınlatmaya güldürmeye çalışmıştı. Bir kere olsun ona yardım etmek istemiştim. Annesine ve ona yardım etmek. Ama şuna bakın ki, gölge güneşe sarılamaz." Yapma böyle güzelim..." Omzuma değen elle arkamı döndüm ve abime baktım.
"Neyi yapmayayım?" Dedim bakışlarımı abimin gözlerine sabitlerken.
" Bunu işte, Çağla gibi davranmıyorsun." Dedi hafifçe başını yana eğip. Abim de olanları bilmesine rağmen bana kızmamıştı. Nedenini bilmiyordum ama hiç kızmamıştı. Hatta ilk gün geldiğimde babamla konuşmadan önce bana sarılmıştı. Batıyla konuşmuş olabilir miydi?
" Her zaman yüzümde bir gülümseme olmadığı üzgün olduğumu göstermez." Dedim çayımdan bir yudum alıp.
" Ama Çağla olmadığını gösterir." Dedi abim hafifçe omzumu tutup. Benle derdiniz ne? Ne yapayım yani.
"Hahahaha, bak güldüm, şimdi çekil şurdan." Dedim ve abimin yana çekip geçmeye çalıştım ama abimin sözü beni durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıyık
Humor#6 mizah / Bıyıktan başlayan bir hikaye nerelere gider, yok efendim böyle hikaye olur mu diyorsanız bence bir göz atın hikayeye. Ben Çağla. Hikayede birlikte olayların içine gireceğiz. Var mısınız? -Tüm Hakları Saklıdır-