Bomba

135 14 1
                                    

Jeremy'nin Ağzından

    Arabaya bindikten sonra eve doğru sürdüm. Ajan Johansson şaşırdı ama bir şey söylemedi - büyük bir değişiklik - ki şaşırdım. Evin önüne gelince durup indim. Ajan Johansson'a arabada kalmasını söyledim. Kapının önüne geldiğimde ceplerimde anahtarı ararken annem kapıyı açtı bile. Sıkıca bana sarılarak :

-Yine dönüşü olması zor olan bir göreve gidiyorsun , uzun bir süre görüşmeyeceğiz ve veda edip beni uyarmaya geldin değil mi ?

-Her zamanki gibi biliyorsun.
Sıkıca sarıldım ve alnından öptüm. Arabaya doğru yürürken arkama döndüm ve :

-Yine de sen kendine dikkat et.

-Seni seviyorum.

-Bende anne.

   Arabaya bindiğimde Ajan Johansson bana garip garip bakarken o konuşmadan anladım ve :

- O benim annem . Duygusal değilim , bu sadece ona özel.

Kafasını salladı. Hiçbir şey söylememesine şaşırdım. Diğerleri soru sormaktan susmaz ve beni delirtirlerdi.

. . .

Bizi bekleyen uçağa bindik. Çok açtım , atıştırmalık bir şeyler yedikten sonra derin bir nefes aldım . Bu benim son şansımdı. Dışarı bakarken ya başaramazsam diye düşünüyordum ve sonunda konuştu :

- Ajan Renner , anlatmaya başlayın isterseniz.

- Mark Rufalo eski bir ajan. Senelerce birlikte çalıştık ama benim kanım hiçbir zaman ona ısınmadı. 12 yıllık görevi ardından 6 sene önce görevden atıldı. İşleri çok aksatıyor ve görevleri tehlikeye atıyordu. Görevden atıldıktan sonra şey oldu ımm...teşkilat onunla ilgili hiç haber alamamış , zaten kimsenin umrunda değildi.
Ama 6 ay önce Teksas ' ta büyük bir bombanın nakliye edildiği bilgisi geldi. Bir ekip toplandı ve oraya gittiğimizde duvarlarda yazan yazılardan başka bir şey bulamadık. Duvarda dünyanın yarısından fazlasındaki insanları öldürebilecek bir gaz bomba yapıldığını ve bunu istediği zaman patlatacağını yazmıştı. Altında da " eski ajan Mark Rufalo " yazıyordu.
Tam 4 ay boyunca Amerika da onun peşinde koştum. Her gittiğimiz yerde bir tuzak vardı , ve sonra öğrendik ki bunların hepsi beni yani bizi oyalayıp eğlenmek içinmiş. Bomba hep burnumuzun dibindeymiş. Evimin arkasındaki depoda !
Bu 4 ay içinde bombanın eksik parçalarını tamamlamışlar.
Bu süreçle ilgili bir video hazırlayıp bize gönderdi , dalga geçer gibi.
Sonraki 2 ay boyunca hiçbir iz bulamadık. İşte en son 4 gün önceki baskın , oda zaten boş çıktı.
İşte bu kadar , başka sorun yoksa ne yapacağımı düşünmeliyim.

- Yok teşekkür ederim ama anlatmadığınız bir şeyler yok mu ? Mark ' la ve sizinle ilgili.

- Tabiya Mark la aramda geçenler. Çok kolaya kaçtınız öğrenmek için Ajan Johansson. Ne numaralar çevirip öğrenmeye çalıştılar , bu çok basit geldi.

- Kusura bakmayın merak ...

Ajan Johansson konuyu değiştirmeye çalışıp:

- Bu arada kaç kilosunuz , geçenki baskında beni çok yordunuz.

- Ne saçmalıyorsun sen ?

- Yaralıydınız , sizi taşıdım. Açıkçası çok ağırdınız.

Tabi ya bana dokunan o soğuk el, tamamen unutmuşum.

- İyi saol.

- Önemli değil , göreve kaç yaşında başladınız?

- Özel hayatım sizi ilgilendirmez Ajan Johansson. Şuanda çok önemli bir görevin içindeyiz. Lütfen dikkatinizi toplayın.

Duygusuz bir bakış attı ve kafasını çevirdi. Susması çok iyi oldu.
. . .

Türkiye' ye ayak basmayalı çok oldu. En son 5 sene önce , kötü ayrılmıştım bu ülkeden.

Kendi kendime düşünürken Ajan Johansson ' un bana baktığını gördüm ve arabaya doğru yürüdüm. Yanımızda tercüman da vardı. Ahh tabi , Türkçe bildiğimi bilmiyorlardı. Öğrenmemeleri iyi olurdu. Ajan Johansson:

- Nereye gidiyoruz?

- İstanbul manzaralı lüks bir otele. Başka neresi olabilir ki ? Hep aynı zaten.

- Küçük bir pansiyon ister gibisiniz.

- Daha iyi olurdu , buraya tatile gelmedik !

SADECE GÖREV !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin