Bölüm geç geldi biliyorum . Ama dersler başa bela kusura bakmayın
İyi okumalar...
Scarlett ' ın Ağzından
Uçaktan inip , İstanbul ' da bizi bekleyen araca bindik. Saatlerdir Jeremy ' nin bana söylediklerini düşünüyorum. Acaba söyledikleri doğru mu ? Doğruysa bana neden açıklama yaptı ? Bana karşı bir şeyler hissetmediğinden eminim. Bu şıkkı kafamdan hemen eledim. Ama içimde bir yerlerde Jeremy ' nin söylediklerinde bir şeyler eksikmiş gibi geliyor. Ya hatta ne eksiği , bence direk yalan söyledi. Ama bana neden yalan söyleme gereği duysun ki ? Off beynim yandı !
Bir ses düşüncelerime dalarak :
- Scarlett , hey kime diyorum !
- Ha , ne ? Efendim , ne oldu ?
- Ya sen uyuyor musun ? İki saattir sana sesleniyorum !
- Özür dilerim Ajan Renner , dalmışım. Geldik mi ?
- Geldik.
- Burası neresi ?
- Bu kadar şeyi bilmene gerek yok.
- Tamam ,öyle olsun.
Arabadan indiğimde boş depolarla dolu bir yerdeydik . Arkama dönüp baktığımda bir tane bile ajan yoktu. Jeremy ' e dönerek :
- Diğerleri nerede ?
- Burada tekiz , kimse gelmeyecek.
Kafamı sallamakla yetindim. Jeremy boş bir depoya doğru yurumeye başladı . Bende arkasından yürüdüm . Kapının önüne geldiğimizde Jeremy sonunda merak ettiğim o yayı elinde iyice kavrayıp , bir tane ok aldı ve yaya yerleştirdi . Bende silahımı elime aldım. Kapı aralıktı , Jeremy ayağıyla yavaşça kapıyı açtı. İçeriye doğru bir iki adım attıktan sonra , birinin üst kata kaçtığını görünce o tarafa koşmaya başladık. Jeremy , okla adamın tam kolundan vurdu. Ama adam kaçmaya devam etti. İki kat yukarıya çıktık. Adam hazırda bekleyen helikoptere bindi. Helikopter havalanınca birkaç el ateş edip duraksadım ama Jeremy koşmaya devam etti . Okunu değiştirdi ve helikopteri nişan alıp attı. Helikopter gözlerimin önünde parçalara ayrıldı. Ve o sırada Jeremy yoktu. Aşağıya bakınca Jeremy ' nin düştüğünü gördüm. Tam çığlık atacakken , Jeremy önüme bir ok attı ve yükseldi. Bir anda yanımda belirince gözlerim kocaman açılmış bir şekilde ona mal mal baktığıma eminim. Jeremy , o halime açıklama yapma gereği duymuş olacak ki :
- Oklarım özel yapım. Bu okun içinden ip çıkıyor. Az önceki ok da bir yere saplandığında patlıyor. Bilmem hatırlıyor musun ama seni şaşırtacağımı söylemiştim.
Uçaktaki konuşmamız aklıma geldi ve şaşırtmıştı da . Aslında onun aşağıya düştüğünü görünce korkmuştum. Kendimi toparlayıp :
- Helikopteri neden patlattın ? Belki içinde önemli bir şey vardı
- Patlatmasaydım kaçıcaklardı.
- Bu biraz canice değil mi ?
- Canice mi , benim yaptığım mı canice ? Onlar milyarlarca insanın ölümünün planını yapsınlar ve belkide bu plan gerçek olacak. Ama benim bu işi yapacak adamları öldürmem canice haklısın.
- Ya haklısın , yani pardon. Ben öyle bir an düşünemedim.
Kafamı önüme eğdim. Yüzüne bakmamaya çalışarak :
- Ee şimdi ne yapıyoruz ?
Elindeki oku yerine koyduktan sonra :
- Depoyu iyice arayalım. Belki kaçarken bir şey unutmuşlardır.
- Tamam.
Hızlıca merdivenlerden inerken , Jeremy resmen etrafa röntgen çekti ve 2. kattan girişte yerde duran dosyayı fark etti. Bu adam harbi ajan yani. Hayır bir de adamın umrunda değil. Ben böyle bir ajan olsam , kendimi övmekten yere göğe sığamazdım. Napcaz , adam cool yani .
Off ya ... İyice ergenlere bağladım. Kafanı topla Scarlett. Eğer bu görev başarısızlıkla sonuçlanırsa bu düşüncelerin bile bir anlamı olmayacak zaten.
Ben bunları düşünürken Jeremy dosyayı kurcalıyordu. Ona doğru yaklaştım. Dosyadaki bi resimde donakaldı. İyice yaklaşıp resme bakınca , spor salonundaki arkadaşı olan eski ajan Robert olduğunu gördüm. Kırmızı kalemle üzerine büyük bir çarpı atılmıştı ve altında da bilgileri yazıyordu. En sonda da " Öldürülecek " yazıyordu !Jeremy ' nin Ağzından
Elimdeki dosyayı yırtıp bir köşeye fırlattım. Kapıya doğru koşarken :
- Scarlett acele et gidiyoruz.
- Robert ' ın yanına mı ?
- Evet.
Hemen kapının önündeki araca binip çalıştırdım. Çok hızlı kullanıyordum ama İstanbul trafiği yüzünden durmadan yavaşlıyordum. Çok sinirli olduğumdan Scarlett :
- Merak etme . Sonuçta adamları öldürdün. Onu öldürmek için aralarından birini görevlendirdiyse sıkıntı olmaz.
- Ya Robert ' ı öldürecek kişi bizden önce çıktıysa ?
- Ama hep en kötüsünü düşünüyorsun.
- Çünkü görevimin amacı bu. O zaman belki Mark bombayı patlazmaz diye düşünüp bombayı aramayalım.
- Haklısın.
Beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama yeterli bir sebep yoksa daha fazla sinileniyordum.
. . .Spor salonunun önüne gelince hızla araçtan inip içeriye girdim ve odaya daldım. Ayaklarını masaya uzatmış elinde telefonla oynuyordu. Beni görünce kendini toparlayıp :
- Ooo dostum , ne oldu ? Yine mektup almaya falan geldiysen Mark buraya gelmedi.
Derin bir nefes alıp koltuğa oturdum ve :
- Mark ' ın adamları seni öldürecek .
- Eee ?
- Eee mi ? Ahh tabi sen korkmuyorsun. Ama bu konu önemli kendine dikkat etmelisin.
- İyide dostum zaten birkaç aylık ömrüm kaldı. Ha bugün ölmüşüm , ha yarın.
Şaşkınlıkla :
- Ne ! Ne ölmesi ?
- Beynimde bir kurşun var . Damara dayanmış durumda . Bu durumu düzeltebilecek tek yerde teşkilatın laboratuvarı. E orayada giremeyeceğime göre...
- Ben yüzbaşıyla konuşurum , olmaz öyle şey. Kaç yıl görev yaptın teşkilatta.
- Boş ver dostum.
Scarlett ' a dönüp :
- Scarlett telefonu ver.
Ceplerinde telefonu arayıp , arka cebinden çıkardığı telefonu bana uzattı. Telefonu alıp Yüzbaşı Hurd' u aradım.
- Alo , Yüzbaşım.
- Bir gelişme var mı Ajan Renner ?
- Malesef. Neyse , ben size başka bir şey söyleyecektim. Eski ajan Robert Downey hatırladınız mı ?
- Unutmak mümkün mü ?
- Şuan beyninde bir kurşun var , damarına dayanmış durumda . Eğer alınmazsa ölecek.
- Ne yapmamı istediğini anladım ama onu teşkilattan içeri almam. Ama eğer tekrar ajan olursa iş değişir.
Sırıtarak :
- Anlaşılmıştır.
Telefonu suratıma kapattı. Telefonu cebime koyup , Robert ' a döndüm :
- Aramıza yeniden hoşgeldin Ajan Downey.
- Jeremy ben böyle bir şey ...
- İtiraz yok ! Zaten şurda emekliliğine 9-10 sene kalmış.
- 13 sene.
- Her ne haltsa !
Kafasını olumlu anlamda sallayıp gülümsedi. Koltuğa oturup derin bir nefeş aldım. Scarlett , Robert ' a dönerek :
- İyileştikten sonra bizim göreve dahil olursunuz artık. Sizinle görev yapmak büyük şeref. İçimden bir ses fena bir ajan olduğunuzu söylüyor.
Robert gülümsedi. Tam bir şey söyleyecekken arkadan bir ses :
- Haklısın , fena ajandır.
Arkamı döndüğümde Dolunay ' la göz göze geldik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE GÖREV !
Teen FictionKendini göreve adamışken karşısına çıkan kadınla bütün hayatı değişir. Görevinden bile onun için vazgeçer. Ve bir gün her şeyin yalan olduğunu öğrenir . Yıllar sonra hayatının gerçek aşkıyla karşılaşır ve O kadın ona hayatının bütün gerçeklerini ger...