---- Jeremy'nin Ağzından ---
Bir saatlik yolculuğun ardından İzmir ' e gelmiştik. Saat 12.15 ' ti . Daha vaktim vardı , bu çok iyi. Hemen bizi bekleyen araçlara bindik. Scarlett ve şoför koltuğundaki ajan bana bakıyordu. Ahh tabi nereye gideceklerini bilmiyorlardı.
- Sen sür , ben tarif edeceğim.
- Peki efendim.
Arabayı çalıştırdı ve en önde bizim araç olmak üzere 8-10 araç dolusu ajan arkamızdan geldi.
Saat tam 13.00 ' de küçük bir orman içindeki eski püskü o eve gelmiştik. Arabadan inip eve bakarken , bu evin içinde yaşadığım o anlar aklıma gelip gözlerimin önünden şerit gibi geçiyordu. Herkez içeriye girmek için benim emrimi beklerken ; yanımdaki ajan silahlarım olduğu kutuyu bana uzatmış bekliyordu. Kutuyu açıp oklarımı ve yayımı aldım, silahımı belime takıp yüksek bir sesle :- Burada kalın , ben içeriye gireceğim. Ben çağırınca gelirsiniz.
Scarlett bana sertçe bakarak :
- Asla olmaz ! Orada bizi ne beklediğini bilemezsiniz.
- Bizi ne beklediğini bilemeyebilirim ama beni ne beklediğini biliyorum . Burada kalın dedim.
- Ama ...
- Ajan Johansson emrediyorum.
Sinirle ayağını yere vurup arkasını döndü. Yavaşca eve doğru yürüyüp kapının koluna elimi koydum. Anılarım teker teker gözlerimin önünden geçerken yavaşca kapıyı açtım. İçeriye bir iki adım attıktan sonra arkamdan kapıyı kapattım.
Eşyalar yerli yerinde duruyordu. Yavaşça etrafa göz gezdirirken merdivenlere doğru yürüdüm . Merdivenlerden çıkıp karşıma çıkan o odanın kapısıyla karşı karşıya geldim. Kapının üzerine yapıştırdığım resimlerin ve yazıların bir kısmı yırtılmış ve sökülmüştü. Sonra yavaşça kapıyı açtım , kimse yoktu . Bir anda gözüme yatağın üzerindeki kağıt ilişti. Hemen kağıdı açıp okudum ;
" Yanlış seçim Jeremy. Buraya geleceğini çok iyi biliyordum. Bir önceki mektubumu iyi anlayamamışsın. Ama bu benim için iyi bir şey.
Eee , nasıl ? Hatıraların , hatıralarınız aklına geldi mi ? Tabiki gelmiştir. Yazık , üzüldüm bak şimdi senin için. Ahh tabiki şaka yapıyorum. Neyse , sana dertlerinle baş etmekte başarısızlıklar dilerim.
Mark Ruffalo "Hayır ya hayır ! İnanamıyorum , resmen dalga geçmiş benimle . Kahretsin !
Duvara bir iki tekme atıp yatağın üzerine oturdum. Tavana gözlerimi dikip öylece durdum. Bir yandan bu ev kafamı karıştırıyordu , anılarla dolmuştu beynim. Diğer yandan da bomba nerdedir diye düşünmeden edemiyordum. Oturduğum yerden kalktım ve aşağıya indim. Tam kapıdan çıkacakken buzdolabının yan tarafında duran fotoğrafa kaydı gözüm . Kenarındakı mıknatısı kaldırıp fotoğrafı elime aldım. Bu ilk fotoğraftı , nefretle dolu o ilk fotoğraf. Fotoğrafın arkasını çevirdim ' eski nefretler , yeni sevgiler ' yazıyordu. Tekrar fotoğrafa baktım. Gözüm dolar gibi oldu ki bir anda kapı açıldı ve arkasında iki ajanla Scarlett içeriye girdi. Hemen fotoğrafı cebime sokup Scarlett ' a doğru yürürken :
- Size ben girin demeden girmeyin dedim.
- İçeriden hiç ses gelmeyince merak ettim.
- Etme , merak falan etme ! Bana bir şey olmaz.
- Niye sen ölümsüz müsün ?
- Evet ve sen değil siz !
- Off , kendini beğenmiş !
Kolundan tutup duvara ittim ve :
- Doğru düzgün konuş . Karşında arkadaşın yok.
- Kolumu bırak , canım acıyor.
- Benimle olan konuşmalarına ve bana karşı davranışlarına dikkat et .
- Tamam.
Kolunu bırakıp :
- Çıkın şimdi.
Herkez çıkınca son kez evin içine baktım ve bende çıkıp kapıyı kapattım.
3 basamaklı minik merdivenden indikten sonra , nereden geldiğini bilmediğim bir yerden 4 el ateş edildi. Ajanlar savunmaya geçip birkaç el ateş ettiler ama karşılık gelmedi. Ben etrafa bakınırken bir ajan :
- Efendim , Ajan Johansson vuruldu .
Hemen dönüp Scarlett ' ın yanına koştum :
- İyi misin ?
- İ-iyiyim.
Yavaşça kucağıma alıp araca bindirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE GÖREV !
Teen FictionKendini göreve adamışken karşısına çıkan kadınla bütün hayatı değişir. Görevinden bile onun için vazgeçer. Ve bir gün her şeyin yalan olduğunu öğrenir . Yıllar sonra hayatının gerçek aşkıyla karşılaşır ve O kadın ona hayatının bütün gerçeklerini ger...