O gün is bulamadan geri gelmiştim. Hızlı adımlarla hastaneye doğru gidiyordum. Kapının önüne geldiğimde kapıyı yavaşça tiklattim. İçerinden "gel" sesi gelince sessizce odaya girdim. Yiğit şaşkın, sinirli ve soran gözlerle bana bakıyordu. Bende ona sadece sirince gülümsedim ama sanırım ise yaramamıştı.
+ Neredeydin ve niye gittin Papatya?- Öyle biraz hava almaya çıktım biraz dünyayı göreyim filan diye.
+ Yalan söyleme bana!
Cenesindeki damarlar belirmeye başlayınca bende telaslanmaya başladım. Hemen
-Doğru söylüyorum zaten. Sürekli uyuyosun bende sıkıldım. Biraz ortalığı gezeyim dedim.+ Bu not ne o zaman Papatya?
Hey benim aklıma ne diye böyle bit yazdım ki sanki salak Papatya! Bende çareyi cirlamakta buldum.
- Ya Yiğit merak etme diye yazmıştım ama hata etmişim!
+ Ben sana neden kızıyorum zannediyorsun? Seni çok seviyorum ve kaybetmek istemiyorum sen beynimizin çok degerlisin. Hatta en değerlimsin. Sana bir şey olursa ben ne yaparım?
Duygulanmistim. Bu çocuk böyle konusabiliyor muydu ya? Her neyse şimdi bu söylediklerine karşılık vermeliydim.
- Haklısın ama bende burda sıkılıyorum. Of yalan söylemekten bıktım. Gerçekleri sende biliyorsun. Para bulmamız gerek. Bu yüzden is arıyorum. Bunu sana daha önce söylemedigim için özür dilerim.
+Bu yüzden sana kizamiyorum. Benim için bir şeyler yapıyorsun ve benim sana kızmaya hakkım yok. Yapacağım hiç bir şey yok.
Dediğinde aglamamak için dudağimi dislemeye başladım " yapacağım hiç bir şey yok" kelimesi çok koymuştu.
- Senin yapamadıklarini ben yapacağım Yigit merak etme.
+Etmiyorum zaten Papatya. Seni çok seviyorum.- Bende seni çok seviyorum ama iş aramaya devam etmem lazım. Birazdan gelirim.
* * * * * *
Arabalar o kadar hızlıydi ki ! Resmen böcek gibi ezilmemek için çaba harcıyordum. Arabanın geçmediği bir köşeye geçtim. Soluk soluğa kalmıştım. Boş boş etrafa bakarken "eleman aranıyor" yazısını gördüm. Türk filmlerindeki gibi kollarını iki yana açıp koşarken birden sağ kolunda bi acı hissettim ve yere kapaklandim. Basım dönmeye başlamıştı ve bulanık görüyordum. Biri beni kucağına alıp kaldırıma taşıdı. Başka zaman olsa kulaklarını yirtacak gibi cırlardım ama su an hiç bir tepki veremiyorum. Ayrıca canım çok yaniyordu.
Eveeet 5. Bölümün sonu fikirlerinizi paylaşın lütfen benim için önemli bölümler kısa mi oluyor ?
Yarumda belirtin sizi seviyorum :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT DEVAM EDİYOR
Literatura FemininaBulutların göz yaşları ağaçlara dökülüyordu. O gün 27 Kasım idi. Her yerde su birinkitileri oluşmuş, Yiğit' in (yani abimin) göğsüne çarpıyordu. Abim (ona genellikle Yigit derim şaşırmayın) sıkıca göğsünü ceketiyle örtü. Onu görünce bende aynısını y...