15. BÖLÜM

135 8 5
                                    

O gece birlikte uyudukarında Doruk'un, ve Papatya fark etmesede Papatya'nın mutlu bir gecesiydi..
Uyandığımda başımda inanilmaz bir ağrı vardı. Abimi düşünerek gözümden bir yaş gelmesine izin verdim. Tam bu sırada karnımın üzerinde bir ağırlık hissettim. Doruk olduğunu tam olarak anlıyamadım. Çünkü o kadar komik uyuyordu ki.. Aklıma Doruk'un çıkma teklifi gelince yüzümdeki aptal gülümseme kayboldu. Kaybedecek hiçbir şeyim kalmamıştı ki. Barış daha fazla neye zarar verebilirdi..
Doruk'un kolunu üzerimden yavaşça çekip evden çıktım. Denize doğru yürümeye başladım. Tam kenarına gelene kadar yürüdüm. Ayaklarim suya değerken değişik bir sekilde soğuk hoşuma gidiyordu. Biraz böyle durduktan sonra suyun bir tek ayaklarıma gelmesine izin vererek oturdum. Neden olmuştu tüm bu olanlar. Herkesi karşıma alıp "Daha fazla zarar veremezsiniz bana! Abim bütün zararı verdi zaten!.." diyerek bağırmak gücüm yettiği kadar haykırmak istiyordum.
Arkamdan gelen ayak sesleriyle düşüncelerimden kurtulup o yöne baktım. Gördüğüm manzara üzerine bütün damarlarımdaki sinirler beynime hücum etti. Barış bana doğru yürüyordu. "Buraya gelmekle çok kötü hata yapıyorsun Papatya.. Ben sana tehlikeli olduğumu anlattığımı sanıyordum." Sinirden deliricektim hem bana Papatya'm diyordu hemde bana hala bir şeyler anlatıp duruyor. "Umrumda değilsin Barış. Ayrıca şu an tek istediğim şey senin burdan gitmen. Bak lütfen... Bari sadece şu zamanlar için biraz vakit ver. Abimi kaybettim ve artık dayanacak gücüm ka--" gözümden yine yaşlar dökülmeye başlamıştı. Şu an daha öncekiler gibi sessiz sakin değil hıçkıra hıçkıra bebek gibi ağlıyordum. Omzumda bir el hissettim. Barış elini omzuma atmıştı. Ona nefretle bakarak elini omzumdan attım. Bir hışımla ayağa kalktım. O da kalktı. Omuzlarından tutup ittirdim. "Ne yapmaya çalışıyosun sen ya?! Artık neye zarar verebilirsin? Bitti benim hayatım tamam mı! Tutunacağım hiç bir şey kalmadı. Ve sen benim iyice hayattan kayıp gitmeme sebep oluyorsun! Sen... sen bana zarar veriyorsun!" O'nu orda bırakıp eve doğru koşmaya başladım. Tam kapının orda Doruk'u gördüm. Bizi izliyordu. Onun omzuna çarıp ağlıyarak eve girdim.
*****
Doruk sinirle Barış'ın yanına gidiyordu. Yanına gelince sinirle konuşmaya başladı. " Ne istiyosun hala kızdan. Anlamiyo musun! Hala çok üzgün." "Bak Doruk sen anlamıyosun. Ben onu çok seviyorum. Sadece o beni sevmiyo diye böyle davranmak zorunda kalıyorum" " Bi kere sena nötr olarak yaklaşmaya çalıştı. Onda da dudaklarına yapıştın kızın!" " Haklısın ama ben böyle biriyim ve en mutlu olucağınız zaman gelmeye kararlıyım" Derdemez arkasını dönüp gitti. Doruk'un sinirleri yine tepesine çıkmıştı. Sinirle arkasını döndü. Eve gitti.
******
Doruk eve geldiğinde çok sinirli görünüyordu. Belli ki Barış'la konuşmuştu. O'nunla konuşan kişinin sinir olmama ihtimali yoktu zaten. Sinirle benim bulunduğum odaya girdi. Çekmecelerden birini açtı ve üstü turkuaz altı çim yeşili olan bir bikiniyi yanıma fırlattı. "Giy!" O kadar sert çıkmıştı ki sesi. Gercekten beni korkutuyordu. "Doruk iyi mis--" Lafı ağzıma tıkarak "Sana giy şunları dedim Papatya!" Öyle nefretle bakıyordu ki gözleri. "Peki" der demez kapıyı çarptı ve dışarı çıktı. Bikinileri giydim ama yüzme bilmediğimi bilmiyordu tabii beyfendi! Neyse.. Ben oraya gidince sahilde güneşlenip yaşadıklarıma tekrar ağlarım herhalde. Offf! Yavaşça kapıyı açtım. Çoktan dışarı çıkmış yüzüyordu. Kuma oturdum ve onu seyretmeye başladım." Eğer varsan Tanrım... Senden her şeyi düzeltmeni beklemiyorum. Sadece ikimizin mutlu olmasını sağla. Ben şu an mutluluk neydi, unuttum. Bana hatırlatır mısın?" Kuma tamamen yatip güneşlenmeye başlamıştım. Gözlerimi kapattım. Abimi "Yaşasın Yine Yaşıyoruz" cümlesini, geçirdiğim güzel anları andım birer birer. Sanki bunları o an düşünmesem, kalbim o anıları unutucakmış gibi sıkıca sarıldım anılarıma. Tam o sırada yağmur damlaları düşmeye başladı üzerime. Ama hala güneşliydi. Bu çelişkiden dolayı gözlerimi açtım. Yağmur filan yağmıyordu. Sadece Doruk ıslak saçlarıyla bana doğru eğilmiş saçlarındaki soğuk damlaları bana damlatıyordu. Rahatsız olmamıştım. Artık soğuk hoşuma gidiyordu. Elini uzattı. Kalkmamı bekler gibiydi. Elini tutup yavaşça doğruldum. Hiç konuşmadan denizin en kenarına kadar gittik. Ayaklarım suya deydiğinde elimi çektim. Şaşkın gözlerle bana baktı. "Korkuyorum Doruk..." "Neden?" Nedenini açıklamak yerine itiraz etmeye karar verdim. "Doruk kendimi iyi hissettiğim bir zaman girsek olmaz mı?" Umursamaz olmaya çalıştığını ancak hayal kırıklığını gizliyemediğini gözlerinde görmüştüm. Gözleri onun aynasıydı. Peki ama niye? Niye hayal kırıklığına uğramıştı? " Sen bilirsin. Ben yüzücem. Sen otur evde!" Onun azarlamasını aldırmayarak eve koştum. Yatağıma gidip oturdum. Mutsuzdum ve böyle yaşamak istemiyordum. Çantamı aldım ve dışarı çıktım. Doruk etrafına bakmadan yüzüyordu. Bende demin oturduğum havlulun üzerinden telefonumu aldım ve yavaşça kumların üzerinden yürüyerek evin arkasındaki asfalt caddeye çıktım. Evin arkadasında cadde, caddenin arkasında da orman vardı. Batısında deniz doğusunda orman olan bir ev. Muhteşemdi aslında ama insan mutsuz olunca her yerde mutsuzdu. Caddeden geçip ormana doğru yürüdüm. O an karnımın guruldamasından iki gündür bir şey yemediğimi farkettim. Aldırış etmiyerek ormanda yürümeye devam ettim. Bir ağcın dibine oturdum. Telefonum kesik kesik çalmaya başlamıştı. Doruk arıyordu. Meşgule attım. Yarım dakika sonra

-Neredesin? diye mesaj geldi.
-Güvendeyim..

-Papatya nerdesin diyorum sana! Almak istediğim cevap bu değil!

-Güvendeyim bunu bilmen yeterli..

Bu konuşmadan sonra 24 tane daha Doruk'tan mesaj geldi ama cevap vermedim. Kendi iç sesimle başbaşa kalmak istiyordum. Telefonumu kapattım ve başımı ağacın gövdesine yasladım. Tam anlamıyla tamamen huzuru bulmuşken "Seni buldum prenses!" diye bir ses duydum. Kim olduğunu anlamak için gözlerimi açmama gerek yoktu. Bu Barış'ın iğrenç sesiydi. Şu an için iç sesimle yalnız kalamıycaktım. Ama sanırım düşünmem gereken daha ciddi bir konu vardı ve tam karşımda duruyordu !

Evet arkadaşlar :) bölümün sonuna geldik. Yorum ve votelerinizi esirgemeyin. Sizi seviyorum. Bu hikayeye devam edicem. Silmiycem. Gelecek bölüm icin simdiden iyi okumalar <3😙

HAYAT DEVAM EDİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin