Bulutların göz yaşları ağaçlara dökülüyordu. O gün 27 Kasım idi. Her yerde su birinkitileri oluşmuş, Yiğit' in (yani abimin) göğsüne çarpıyordu. Abim (ona genellikle Yigit derim şaşırmayın) sıkıca göğsünü ceketiyle örtü. Onu görünce bende aynısını yaptım. Onu örnek almayı seviyorum.
O sağına soluna bakmadan sadece yürüyordu. Nereye, nasıl gidecegini bilmeden... Sonunda durdu. Aniden! Bende durdum. Sarı uzun saçları altından gözlerini çok zor seçebiliyordum. "Papatya" dedi sert bir sesle. Korkuyla ve azıcık merakla ona baktım. Titrek bir sesle:
-E..efendim. dedim.
- Nerede kalacağız. dedi. Bunu bende bilmiyordum. Çünkü bizim evimiz yok. Anne, baba filan. Dram hikayeler. Tam o sırada 4-5 köpeğin yattığı bir kulübe gördüm. Tam "buldum" diyecektim ki Yigit çoktan köpekleri kovalamis, içindeki tüyleri temizliyordu. Bende ona yardım ettim ve işimizi çabucak bitirip kulübenin içine girdik. Girdik demiyelim resmen daldik içeri! Daha sonra iyice birbirimize sokulduk. Biraz ağaç yaprağı yedik ve uykuya daldik. Biliyorum ağaç yaprağı berbat bir şey ama alıştım. Hatta tadı güzel bile gelmeye başlamıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT DEVAM EDİYOR
ChickLitBulutların göz yaşları ağaçlara dökülüyordu. O gün 27 Kasım idi. Her yerde su birinkitileri oluşmuş, Yiğit' in (yani abimin) göğsüne çarpıyordu. Abim (ona genellikle Yigit derim şaşırmayın) sıkıca göğsünü ceketiyle örtü. Onu görünce bende aynısını y...