Sessiz , karanlık bir yoldan giderken sadece ayakkabı sesimi duyuyordum. Sanki tüm dünya köşesine çekilmiş insanlar , sokaklar , duvarlar , kaldırımlar... Bu saatte sessiz sakinken daha da güzel değil mi bu şehir zaten. Tüm sokaklar sana ait gibi , tüm bu şehir...
Derin bir nefes aldım. Kafamda iki düşünce dolaşıyordu. Biri Zeynep diğeri ise kitabımdı. Zaman daralıyordu ve sadece kafamda oluşturduğum taslakla baş başaydım. Gittiğim yolları değiştirerek aklıma ilk gelen yer olan Alp'in kafesine doğru yol aldım. Saatler önce eğlenmemize rağmen tekrar oraya dönmem ona da ilginç gelip, beni konuşturmaya çalışacak olsa da, galiba birileriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. Yine o sessiz sakin sokağı dönerek kafenin görüş hizama girmesini sağladım. Kapısından içeriye geçip en köşede oturan Alp'in yanına doğru adımlarımı ilerlettiğimde sandalyenin üstünde uyuyakaldığını görünce aklımdaki hınzırca fikirleri gün yüzüne çıkardım.
Kafenin bar kısmına gidip içkilere servis edilen buzlardan elime bir kaç tane koyduğumda hınzırca gülümsedim. Yavaş adımlarla Alp'in yanına yaklaşıp parmak uçlarımla ensesinden yakaladığım tişörtünü hafifçe çekiştirip elimdeki buzların hepsini tişörtün içine bıraktım. Anında etki göstereceğini bildiğim için bir kaç adım geride kalarak Alp'in suratına baktım. Buzlar teniyle temas ettiği anda sandalyeden hızla sıçrayarak çevreye bir kaç küfür savurdu. Tişörtünün içinden buzları çıkardığında ters bakışları beni buldu.
'Ateşli çocuk bu soğukta kısa kollu tişörtle geziyorsun ya belki ateşini alır dedim.'
'Bunun acısını çok fena bir şekilde çıkaracağımı biliyorsun değil mi kerem ?'
'Sanmıyorum desek daha uygun olur.'
'Çok güzel bir rüya görüyordum, bütün rüya mı mahvettin.'
' Ne görüyordun?'
'Eceyle tatile çıkıyorduk.'
'Üstün açık uyumuşsun ondandır o Alp.'
' Sen beni boşver de biraz önce ayrıldınız buradan sen niye geri döndün ? Bir şey falan mı unuttunuz burada?'
'Yok hayır. Ben Zeynep'i bugün çok kırdım Alp.'
'Sen otur o zaman ben kahve alıp geleyim.Seni dinlerken ihtiyacım olacak.'
'Benimde biraz zamana sanırım.'
Elindeki kahveleri masaya bıraktı.
'O neden?'
' Kırdıklarımı düzeltmem için...'
'Neden kırdın kızı?'
' Benim neden yalnız olduğumu sordu.'
' Ne cevap verdin? Dur tahmin edeyim büyük bir suskunluk.'
'Keşke öyle yapsaydım.'
Gözlerini üzerime dikerek ' Ne yapmış olabilirsin ki?'
' Kırdım onu kendi durumumu anlatmaya çalışırken onun yaşadıklarını yüzüne vurdum.'
'Durum vahim desene, bak bu konuda ki olayları yani senin yaşadıklarının birçoğunu bende bilmiyorum ama biliyorum ki kendini hazır hissettiğin anda anlatacaksın eminim bundan. '
'O da anlar değil mi beni? '
'Anlatırsan anlar üzerine gelmez. Peki ne yapmayı planlıyorsun?'
'Bir şey yaptım bakalım ama etkisi nasıl olur bilemiyorum.'
' Bu kızın senin için sadece arkadaş olduğuna eminsin değil mi?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA
FanfictionLeyla dedi. "Kerem gibi sevmek nedir?" En derininden acı koy önüme, Öyle bir parçalasın ki Sesim çıkmasın, Gözlerim görmesin, Yüreğim işitmesin. Kabulüm... Bu hasrete doymuş beden Tek bir şey ister nihayetinde. Gelecekse acısıda ke...