8. Bölüm

1.6K 163 7
                                    

Nefretle bakışan gözler...

Birkaç dakika önce mutlulukla parlayan kahveleri şuanda hem nefretle hemde büyük bir sinir harbiyle koyulaşmış ve benim gördüğüm Zeynep kaybolmuştu. Elinde ki çöp torbalarını yumruk yaptığı avuçlarının içinde sıkarken kendimi kontrol etme konusunda zorluk çekeceğimi bildiğim için ani bir hareketle evin kapısını kapatmak istedim. Karşı taraf bu hamlemi anlamış olacak ki bir çift elle ve kapının arasına koyduğu ayağıyla işimi zorlaştırmak istemesi kaçınılmazdı. Başka birisi olsaydı şuan karşımda ki ,Zeynep için bir önemi olmasaydı, kapının arasında kalan ayağını kırıcağımı kendimden emin bir şekilde biliyordum.

Gurur apartmanın içinde bağırarak sesini Zeynep'e duyurmaya çalıştı.'Açın şu kapıyı! Zeynep konuşmamız lazım!'

Zeynep'e bakışlarımı çevirdiğimde bakışlarıyla beni onaylayarak geri çekilmemi söyledi. Ani bir hareketle kapıyı bırakınca Gurur dengesini sağlayamamış olacak ki sendeleyerek içeriye girdi.Bunu bilerek yaptığımı sendelemesini hesaba kattığımı söyleyebilirim. Yinede Zeynepten ayrılmayarak bir adım gerisinde durdum. Alpte bağırışları duymuş olacak ki neler oluyor düşüncesiyle yanımıza geldi.

Zeynep iki kolunu göğsünde bağdaştırarak çatık kaşlarıyla konuştu. 'Senin ne işin var burada, burayı nasıl buldun?

Zafer kazanmış gibi bize bakan gözleri Zeynep'in sorusuyla hüzne boyanmıştı.'Kolay oldu diyemem,ev arkadaşından aldım Defneden.'

Zeynep derin bir nefes alarak 'O zaman ne istiyorsun sorusuna gelelim.'

Gurur elleriyle Alp ve beni gösterdiğinde o ellerini kırmak istedim.

' Hayatım sorunlarımızı tanımadığımız insanların yanında mı konuşacağız.'

'Bana hayatım deme! Kerem ve Alp yabancı değil burada konuş ne konuşacaksan.'

'Bak her seferinde söylemeye çalışıyorum ama dinlemiyorsun.Ben onu sevmiyorum , Zeynep ben sadece seni seviyorum.'

'Ben seni sevmiyorum ama.'

'Defne üzgün olduğunu söyledi.'

'Evet üzgünüm ama ayrıldığımız için değil ne kadar salak olduğumu gördüğüm için.'

'Zeynep söyleme böyle bak bir şans daha ver , hadi gidelim buradan.'

Zeynep bir eliyle kapıyı işaret ederek 'İstemiyorum seni git buradan.'

'Seni almadan bir yere gitmem.Beni tanıyorsun Zeynep gelmezsen sonuçlarını da biliyorsun.'

Dayanamayarak olaya dahil oldum. 'Bak Zeynep gitmeni söylüyor sen hala ısrar ediyorsun.Seni bu evden ağzın burnun dağılmış bir şekilde atmamı istemiyorsan git.'

Bana doğru bir adım atarak 'Sen kimsin ki karışıyorsun. Sanane!'

Attığı adımlara karşılık attığım adımlarla burun buruna geldiğimizde ' Merak etme sana göstereceğim kim olduğumu.'

Omzumda minik bir el hissettiğimde Zeynep'in bizi ayırmaya çalıştığını yeni farketmiştim. Araya girerek önüme geçti 'Gurur git buradan istemiyorum seni.'

Gurur'un bakışları değiştiğinde işaret parmağıyla beni göstererek 'Siz sevgilisiniz!'

Zeynep son hamleyle Gurur'u kapıdan dışarıya ittirerek yaptı 'Sana inanamıyorum. Defol git hayatımdan!'

Kapıyı hızlı bir şekilde kapatarak yanıma geldiğinde minicik eliyle kolumu tutarak 'Özür dile-'

'Dileme , senin bir hatan yok. Bunun bu kadar hastalıklı bir adam olduğunu bilemezdin.'

Alp hala olayı bilmediği için anlamaz bakışlar atıyordu çevreye ' Ben gitsem iyi olacak kafede yapılması gereken işler vardı.'

'Alp haberleşiriz.'

'Tamam kardeşim.'

Zeynep üzgün bakışlarla Alpe baktığında Alp gülümseyerek karşılık verdi.' Tanıştığıma memnun oldum Zeynep bir ara benim kafeyede uğra sana müthiş pastalarımızdan ikram ederim.'

'Teşekkür ederim'

'Kerem işinede ara verme az bir zaman kaldı unutma.'

'Tamam.'

Alp son bir defa ikimize bakarak çıkıp gitti. Zeynep'e baktığımda üstündeki çekingenlikle birlikte sanki suçluymuş gibi bakan gözleri kafamı sallamama neden oldu. Bu onun suçu değildi. Zeynepin gözlerine her baktığımda beni içine çeken birşeyler vardı. Galiba ihanet duygusu ikimizin ortak tek noktası olmuştu.

'Defneye bunun hesabını soracağım.'

'Defne buranın adresini nereden biliyor.'

'İlk sende kaldığım gün gelip beni almıştı buradan o zaman öğrendi. Kızdın mı?'

Elimden birini zeynepin omzuna koyup kendime doğru çektim. Başı omzumu bulduğunda derin bir nefes verdi. 'Hayır kızmadım. İstiyorsan ağlayabilirsin tutma kendini , birşeyler anlatmak istiyorsan dinlerim. Tek istediğim içine kapanıp üzgün bir şekilde oturma.'

'Ağlamayacağım kendimi o kadar kötü hissetmiyorum. Sanki bütün duygularım alınmış gibi hissiz gibiyim.'

'Belkide hala olayın şokundasın.'

'Bilmiyorum.'

'Bazen sanki bir daha hiç mutlu olamayacakmış gibi hissediyorum bazense  o kadar hafif oluyorum ki kuş olup uçup gidesim geliyor.'

'Hangisi daha ağır basıyor?'

'Galiba mutlu olamayacakmışım gibi hissettiğim.'

'Sıkıntı var, boğuntu var , tedirginlik var...
Çirkinlik, yalan , herşey var
Ama hep umut var her şeyin içinde...'

'Bu kadar sözü nasıl aklında tutabiliyorsun?'

'Aklımda tutmuyorum bir kere okuyorum herşeyim oluyorlar.'

'Biliyor musun Dumanla tanışmak istiyordum ya bence sen onunla tanışmalısın iyi bir ikili olacağınızdan eminim. Peki bu kimdendi?'

Kafamı omzumda duran başının üstüne yasladım. 'Edip Cansever '

'Güzelmiş, sen bu sözleri söyledikçe ben her dışarıya çıktığımda eski kitapçılara uğrayıp şiir kitapları alıyorum.'

'İtiraflar...'

'Biliyor musun senin yanındayken ne hissediyorum.'

'Benim hissettiğimi hissettiğine eminim.'

Yerinden kıpırdanıp yüzünü bana çevirip kahvelerini gözlerime dikti. ' Daha önce çok huzurlu bir kişilik olduğunu söyleyen olmuş muydu?' Bilmiyorum ama senin yanında çok huzurluyorum. Buraya geldiğimde tüm sıkıntılarımdan arınıyorum sanki. Seninle konuşuyorum ve karanlık bulutlar biranda yok oluyor.

Her kelimesi kulaklarımdan kalbime yol bulurken küçücük eli tişörtümün üstünden tam kalbimin üstünü buldu. 'Tam burasıyla konuşuyorsun. Ne hissediyorsan anında söylüyorsun. Ve bu kalp bana çok iyi geliyor. Yanılmıyorsam cemal süreya'da senin için birşey demiş.
' Sonsuza kadar konuşabileceğimizi hissettiğimiz insanlar en güzelleri.'

LEYLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin