Yazım yanlışı varsa avvola. Kontrol edemeden atıyorum. İyi okumalar.
Şehrin birkaç kilometre büyük evin pardon malikanenin davetsiz misafiri çoktu. Evin nüfusu yaklaşık 30 kişiydi ama evden sanki terk edilmiş gibi hiç bir ses yükselmiyordu.
Akatsuki şaşkındı. Olaylar oldukça hızlı gelişiyordu. Tüm güçlerine rağmen ellerinden bir şey gelmiyor hayatın akışında ilerlemeye çalışıyorlardı. Bu zamanın akış hızını bile yönetebilen bir topluluk için oldukça zor bir durumdu.
Aslında rahatları iyiydi. Savaş, dövüş gibi hasar veren eylemler veya nefret ve kin gibi yıpratıcı duygular yoktu. Yaptıkları en büyük kavga temizlik sırasıyla ilgili, en büyük öfkeleriyse salondaki en rahat koltuğun kapılması olmuştu. Köyleri yıkan, kendi ailelerini yok eden, gözlerini nefret bürümüş ve kalpleri katılaşmış birileri için bu çok büyük bir gelişmeydi.
Aralarında kimisi aşkı bulmuştu ama farkında değillerdi. Bazıları gerçek dostunu bulmuştu. Hepsi gerçekte tanıdıklarını sandıkları kişilerin iç dünyalarını farketmişlerdi ve bunu küçücük bir kağıt parçasında bilinçli olarak anlamışlardı. Bir mektup, çoktandır bildikleri bir şeyi fark etmelerini sağlamıştı. Nasıl güçleri olursa olsun, insanın doğası bir şeyin değerini ya kaybedince ya da kaybetmeye yakın anlıyordu.
Mert'in doğuştan gelen bir sertliği vardı. Mete ondan çok daha yumuşak iken, Mısra tam ortalarındaydı. Ama, içlerinde ki en duyarlıları kuşkusuz Meteydi.
Odadaki adamların üstünde gözlerini gezdirdiğinde içlerinde ki karmaşayı fark ediyordu. O karmaşanın benzeri kızların gözlerini de yansımıştı. Hatta kendi erkek kardeşi Mert bile, dalgınlaşan gözlerini mor saçlı güzel Konan'a dikmiş derin derin izliyordu. Gözlerini kız kardeşi Mısraya çevirdi. O da tıpkı kendisi gibi odadaki insanlara bakıyordu. Fakat onun gözlerinde bile hüzün vardı.
Mısra derin bir iç çekti. Daha evde ki çiftlerin arasını yapamadan aksiyon başlayacaktı. Tamam olayları akışına bırakmak her zaman için daha iyiydi. Ama aksiyonun ve maceranın bol olduğu zamanlarda romantizme yer kalmıyordu. Bu konuda oldukça fazla tecrübesi vardı.
Üstünde bir çift gözün baskısını hissettiğinde, kendi Alex'ini düşünüyordu. Birbirinin tıpkısı iki çift göz birleştiğinde, orada göremediği bir şey Mısra' nın canını sıktı. Sesi fısıltıyı da andırsa, çıt çıkmayan salonda adeta yankılandı.
"Biliyorsun."
Sanki salondaki diğerleri bir buz küpüydü de, Mısra onlara ateşi yaklaştırmıştı. Nora gözlerini Nagato'nun üstünden zorla çekti. Eğer biraz daha fazla bakarsa adamın üstüne atlayacaktı.
Biçimli kaşlarını hafifçe çattı. Ormanları andıran gözlerini bir kardeşten diğerine geçirirken dank etti.
Mısraya gerçekleri anlatmıştı. Ne de olsa genç kız, onunla Nagatoyu öpüşmek üzereyken yakalamış üstelik tam o anda da Nagato kazayla kediye dönüşmüştü. Bundan sonra Nora'nın yapabileceği tek şey gerçekleri tüm çıplaklığı ile açıklamaktı.
Ama Mert ve Mete'nin hiç bir şeyden haberi yoktu ve onlar bunu tamamen unutmuştu. Onun gibi hiçbir şeyi unutmayan biri için bu korkunç bir hataydı.
Mete geniş omuzlarını silkti. Tıpkı kardeşi gibi o da oldukça yapılıydı. Zamanında yaptığı vücut çalıştırmalarının ve boksun meyvesiydi bunlar.
"Bazılarımızın aksine Mısra, ben gittiğim ülkeler hakkında mümkün oldukça çok bilgi toplarım. Elbette ki Japonya'nın en ünlü animelerini biliyorum ve şansa bak ki Naruto animesinin en popüler kötüleriydiler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akatsuki bir kedi!
AcakNinja dünyasında ki herkesin korktuğu bir birlik: Akatsuki. Yetenekli, tehlike s- seviyeli ninjalardan oluşulan bu birlik bir gün aniden kediye dönüşürse ne olur? Peki, bu ninjaları çılgın, deli dolu ve kesinlikle birbirinden farklı 5 kız bulursan n...