1 saate yakın hiçbir şey konuşmadan oturduk. Ben aklımdan geçen sorulara cevap arıyordum, o ise önüne dönmüş bakışlarını bir yere sabitlemişti.
Neydi bu olanlar? Kamera şakası falan mı? Aklım çok karışıktı. Her gün dibinden ayrılmadığım sevgilim beni aldatmıştı ve kaç gündür nerede olduğunu bilmiyordum. Umut'a o akşamdan sonra dükkanı bir süre açmayacağımı mesaj atmıştım. Sinem sürtüğü umrumda değildi.
Bir anda telefonum çalmaya başladı. Bezgince cebimden çıkarıp açtım. Arayan annemdi.
"Efendim anne."
"Nerdesin Batı?"
"Dükkandayım. Biraz toparlamaya çalıştım. Yarım saate gelirim. "
"Ne oldu ki dükkana? "
"E şey. Birşey olmadı. Her gün toplamadığımız için kitaplar falan karışmıştı. Onlar yani. "
"Tamam evde bekliyorum seni."
Telefonu kapatıp Doruk'a döndüm. "Annem çağırıyor. Merak etmiş."
"Tamam. Ben de gidiyorum. "
"Peki o halde."
Doruk çıktıktan sonra ben de ışıkları söndürüp kapıyı kitledim ve eve doğru yola koyuldum.
Kapişonumu kafama çekmiş, ellerim cebimde ilerlerken bu yolda Çınar'la olan anılarım geldi aklıma. Soğuk hava yüzümü üşütürken, gözümden akan yaşlar yanaklarımı yakmaya başladı. Neden buna engel olamadığımı bilmiyorum. Neden onu özlüyorum? Kokusuna ihtiyacım var...
Elinden birşey gelmiyorsa,
Aşktan için yanıpta sönmüyorsa,
Yüzün eskisi gibi gülmüyorsa..Yanından geçtiğim siyah audinin içinden yükselen şarkı sözleri içimdeki ağlama duygusunu daha da açığa çıkarıyordu.
Artık içinde rüzgar esmiyorsa,
Gönül telinde kuşlar ötmüyorsa,
Aklının sözünden çıkmıyorsa.."Seni unutacağım Çınar Kaya. Seni hayatımdan sileceğim!"
Rüzgarla beraber gelen soğuk vücuduma hakim olmaya çalışırken, aklımdaki tüm düşünceler ruhuma ağır geliyordu. Ellerimle çapraz şekilde kollarımı tutuyordum. Koca bir enkazın altında kalmıştı ruhum. O görüntüyle karşılaşınca bile bile atlamıştı uçurumdan. Hem de bir kez olsun arkasına dönüp kahverengi gözlere bakamadan.
Gözlerimi kapatıp sendeledim bir an. Ama yanımda duvar olduğu için tutunmayı başarıp düşmemiştim.
Ben karanlığı seviyordum ama ay ışığı kalbime güç veriyordu. Başımı yavaş bir hareketle kaldırıp aya baktım. Dolunay.. Titrek bir nefes çekip içten olmayan bir gülümseme gönderdim. Etrafıma baktığımda çoktan evimin önüne gelmiştim.
Bahçeye girip kapıya doğru yöneldim. Anahtarım yoktu o yüzden basmak istemesem de zile bastım.
Kapı açıldığında annem endişeli gözlerle bakıyordu bana. Bense hiç anlam içermeyen boş bakışlar sergiliyordum.
"Nerede kaldın bu saate kadar?" Omuz silkip "Dükkandaydım. "
"Geç içeri üşüyeceksin."
Ayaklarımı yere sürterek içeriye geçtim. Televizyonun açık oluşundan annemin televizyon izlediğini anlıyordum. Gidip gelişigüzel oturdum koktuğa. Annem de karşıma oturdu.
"Ne olduysa anlat artık. Bunu bilmeye hakkım var dimi Batı? "
"An-"
"Ve de sakın yalan konuşma. Gözlerinden anlıyorum her şeyi. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (GAY)
Teen FictionRuhumun sesini duyabiliyor musun? Sana fısıldıyor. Onun sana ihtiyacı var.