O daha benim varlığımı idrak edemeden elimdeki silahı ensesine indirdim. Bedeni yere yığılırken kimsenin görmemesi için kapıyı kapattım.
Sonra çıkış kapısına doğru gidip Alev'i çağırdım. Beraber çıkışa kadar taşıdıktan sonra arabaya yatırdık ve her ihtimale karşı uyutucu bir ilaç yaptım.
Eve geçip onu koltuğa yatırdıktan sonra ellerini ve ayaklarını sıkıca bağladım. "Onu kaçırdık. Şimdi ne yapacağız?"
Bakışlarımı Alev'e çevirip cevap verdim. "Onunla biraz konuşacağım."
"Biz yukarı çıkıyoruz. Bir şey olursa seslen." ikisi de odaya çıktıktan sonra Çınar'ı izlemeye başladım. Dışarıdan süzen sokak ışığı kirpiklerini gölgelendiriyordu. Uyurken bile kaşları çatıktı. Verdiğim ilacın dozu biraz yüksek olduğundan geç uyanır diye düşündüm.
Yavaşça ayağa kalkıp kahve yapmak için mutfağa doğru yürüdüm. Uzun zamandır kahvenin yerini alkole vermiştim. Suyu ısıtıcıya koyup üst dolaptaki kahveye uzandım. "Yok Alev. Bu dolap olmamış. Biraz daha yüksek yapmalıydın ki hiç uzanamayayım."
Zar zor uzanıp kahveyi aldım. Bardağa iki kaşık ekledikten sonra üzerine sıcak suyu döktüm. Ellerimle destek alarak mutfak sehpasının üzerine çıkıp kahve bardağımı da parmaklarımın arasına alarak yavaşça içmeye başladım. Kahvenin tatlı buharı usulca yüzümü okşadı. Gözlerimi kapatıp biraz iç sesime kulak verdim. O an ne zamandır Doruk'un evine hiç gitmediğim aklıma geldi. Uzun zamandır gitmiyorum çünkü o evdeki anıların altında ezilmekten korkuyorum. O eve girip tekrar çıkamamaktan korkuyorum.
Kahve bardağını sertçe mutfak sehpasının üzerine bırakıp hızla Çınar'ın yanına gittim. Omuzlarından tutup sertçe yere fırlattıktan sonra bağırmaya başladım. "Uyan lan! Uyansana."
Karnına bir kaç kez tekme attıktan sonra tekrar bağırdım. "Sana diyorum! Uyan!"
Alev'le Defne koşarak merdivenleri indikten sonra soluğu yanımda aldılar. "Batı dur! Öldüreceksin.""Bırak Alev! Onun yaşamasını kim istiyor?"
Ikisi de beni kolumdan tutup koltuğa oturttular. "Biraz sakinleş. Böyle yaparsan bir yere varamayız. Doruk'un yaşayıp yaşamadığını sadece o biliyor olabilir. Önce bir şeyler öğrenmeliyiz."
Ona uyguladığım şiddetin etkisiyle kendine gelip yerde kıvranmaya başladı. Defne'ye dönüp "Doruk'a ne yapmış olabilir?" diye sordum.
Bakışlarını yere çevirdi. "Bilmiyorum Batı. Inan bana bilmiyorum."
"Gözlerini açıyor."
"Bence de uyansın. Çok fazla uyudu."
Alev tekrar "Sakin davran Batı. Tek umudumuz o." dedi.
"Elimden geldiği kadar."
Çınar bir kaç kez öksürdükten sonra konuşmaya başladı. "Ben bu.." tekrar öksürdü ve devam etti. "Kaçırılma sırasının bittiğini sanıyordum."
"Sen ölmedikçe bitmeyecek."
"Demek Doruk'un ölmesi yetmedi." dedi kısık çıkan sesiyle.
Dizlerimin üzerine çöküp yerde yatan bedenine yaklaştım.. Yaklaştım.. Ve tüm hırsımla burnuna kafa attım.
"Aah!"
"Canın mı yandı?"
"Bu işin sonunda en çok senin canın yanacak Batı."
"Sonunu çok merak ediyorum."
"Seni de Onunla beraber atmalıydım uçurumdan."
"Ona ne yaptın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (GAY)
Teen FictionRuhumun sesini duyabiliyor musun? Sana fısıldıyor. Onun sana ihtiyacı var.