16. YENİ SEZON!

4.2K 138 34
                                    

Olayın üzerinden tam 1 yıl geçti. Bütün aramalara rağmen Doruk'a ait hiç bir ize rastlanmadı. Sanki bedeni yok olmuştu ve ruhu denize karışmıştı. O gece bir de annemi kaybettim. Eve geldiğimde yere yığılmış yatıyordu. Ambulans geldiğinde artık çok geç kalındığını anladık. Kalp krizi geçirmiş ve beni ne kadar aradıysa da açmamıştım.

Şimdi ise liseyi bitirdim ve annemin önceden haberim olmadığı servetine sahibim.

Aylardır evden dışarıya adımımı atmıyorum. Sadece gerektiğinde çıkıp ihtiyacım olan şeyi alıp geri dönüyorum.

O geceden sonra Çınar'dan da haber alamamıştım. Ama ne olursa olsun bu olanlar onun yanına kalmayacak. Onu saklandığı yerden çıkartıp kendim öldüreceğim. Çalan zille beraber dikkatim dağıldı. Defne'den başkası değildir diye düşünerek ayağa kalktım. Biraz daha açmazsam kapıyı kıracakmış gibi çalıyor.

"Iki saattir çalıyorum!"

"Bir dakika bile olmadı." dedim sakin bir tavırla yerime otururken.

"Çınar'la ilgili bir haberim var."

"Işte Şimdi dikkatimi çekmeye başladın. Devam et."

"Duyduklarıma göre hâlâ buralardaymış ve bir mekanda kalıyormuş. Kaldığı yeri de çok yüklü bir paraya satın almış. Yurt dışından geliri var ve bir de satın aldığı kumarhaneden kazanıyor. Bunun dışında da bir şey yok."

"Çok iyi. Önce kumarhaneyi araştırmalıyız. Sonra da zayıf bir yerinden girip yangın çıkaracağım. Ama küçük çaplı. Amacımız dikkat çekmek. Alev neden gelmedi? "

"Alev kumarhaneyi araştırıyor."

Alev'le 8 ay önce tanışmıştık. Psikiyatriste gittiğim zamanlar doktorumuz aynıydı. Zamanla arkadaş olduk ve Şimdi bana yardım ediyor.

Her zamanki gibi Defne'yi gönderdikten sonra ayaklarımı masaya uzatıp yarım kalmış bira şişesini elime aldım. Bu geceden sonra ne gerekirse yapıp onun canını almadan bu işi bitirmeyeceğim. Biranın kalanını da tek dikleyişte içip kenara attım.

Aklıma Doruk'la içtiğim ilk içki geldi. Bir bardağı zorla bitirmiştim ve sonu hüsran olmuştu.

Doruk aklıma gelince önceden dokunduğu yerlerimin sızladığını hissettim. Önümde duran, daha açılmamış bira şişesini de açıp içmeye başladım. Sızılarımı geçirmenin tek yolu buydu. Eğer içersem beynimi uyuşturabilirim. Ve canım yanmazdı.

"Nerdesin Doruk? Nereye gittin? Nereye gizledin bedenini? Gelsene.. Görmüyor musun ne hâlde olduğumu.."

Ne ara sabah oldu? Güneş ışıkları gözlerimi açmam için her şeyi yapıyordu. Yerimden kalkıp yerdeki boş şişelere tekme atarak banyoya doğru ilerledim. Aynada kendimi görünce sinirden kahkaha atasım geldi ama onun yerine soğuk suyu açıp sertçe yüzüme vurdum. Dün gece uyuşmak için her şeyi yaparken Şimdi ayılmaya çalışıyorum. Kapı yine çalmaya başladı.

"Siktin kapıyı Defne. Kapıyı Siktin!"

"Batı şu kapıyı erken aç!"

Elimi havaya kaldırıp 'he he' der gibi salladım. Alevi de getirmişti.

"Ooo Alev sen gelir miydin?"

"Tabi şapşik ne sandın?"

Gözlerimi ona dikip 'Cidden mi?' balışları attım. "Gelmeseydin de olurmuş. Neyse anlatın hadi"

"Öncelikle mekanın zayıf yeri nerdeyse yok. Ama ben ne yapıp edip buldum. Bu mekanın arkada bir girişi var. İki tane de adam dikmişler. Defne'yle ben onları oyalarken sen de içeri girip işini halledeceksin. Elini ne kadar çabuk tutarsan o kadar iyi. Çünkü adamları oyalayalım derken elden gitmek istemiyorum. Silah da ayarlamalıyız."

KARANLIK (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin