Telefonda Azra ile ne kadar mesaj varsa hepsini okudum. Nerede olduklarını artık biliyorum. bilmediğim tek şey Azra kim? Onu da öğrenirim Doruk bey merak etmeyin. Listenin başında siz varsınız.
Doruk'un evinden çıkıp arabaya atladım. Bu olanları Alev'le Defne'ye anlatmalıyım.
Eve geldiğimde ikisi de mal gibi yatmış uyuyorlardı. Kafalarına vura vura uyandırdıktan sonra her şeyi olduğu gibi anlatıp telefondaki mesajları da okudum. İkisinin de ağzı açık kaldı. Yarın ilk uçakla Ankara'ya gideceğimi söyledim. İkisi de gelmek için tutturdu. Ben hayır dedikçe itiraz ediyorlar. Sonunda pes edip sadece birinin gelebileceğini söyledim.
Alev, "Ben geliyorum."
Defne, "Hayır ben geliyorum."
Alev, "Taş, kağıt, makas?"
Defne, "Tamam hadi."İkisi de taş kağıt makas dedikten sonra Alev'in kağıt, Defne'nin taş yapmasıyla benle gelmeye hak kazanan kişi Alev oldu.
Alev, "O zaman ben hazırlık yapmaya gidiyorum." deyip üst kata çıktı.
Defne, "Batı.. Ne olursa olsun sakin kalacağına dair bana söz verir misin?"
"Maalesef veremem. Onu gördüğüm yerde kafasını duvarlara sürtmekle meşgul olacağım. Tabii hâlâ aynı adresteyse."
"Bak ne olduğunu ikimiz de tam bilmiyoruz. Yani Azra ile Doruk arasındaki şeyden bahsediyorum."
"Aralarında ne olduğu inan ki beni ilgilendirmiyor. Onun yokluğunda yaşarken öldüm ben. Bunu bana yapmaya hakkı yok. Benden gizlemeye ve bana bu acıyı yaşatmaya hakkı yok. Üstelik onu ne kadar sevdiğimi bilirken."
"Ya tabiki ne desen haklısın. Ama onu da dinle. Belki bir açıklaması vardır." deyip eliyle omzumu sıvazlarken gözlerime şefkatle baktı.
"Peki. Tamam. Dinledikten sonra kafasını duvarlara vururum." dediğimde ikimiz de kahkahalarla gülmeye başladık.
Alev üstten "Neye gülüyorsunuz?!" diye seslendi. Defne ile ikimiz de aynı anda "Sanane!" diye bağırdık.
İkisini de gerçekten çok seviyorum. Sürekli kavga edip didişsek de hep yanımda olduklarını ve ne olursa olsun yanımda olacaklarını hissettiriyorlar.
"Aleeeev! Hadi kızım ya. İki saat seni beklemek zorunda mıyız?" diye bağırdım ceketimi giyerken.
Defne, "Söylediklerimi unutma." diyerek gülümsedi.
"Merak etme. Aklımda." deyip göz kırptım. Alev de koşa koşa indi merdivenleri.
"Oooo Alev hanım. Biz beklerdik. Neden acele ettiniz?" dedim.
"Üff tamam tamam. Hadi çıkalım."
Üçümüz de arabaya atlayıp havalimanına gittik. Defne arabayı alıp geri dönecek. Defne'ye anahtarları verirken "Lütfen arabama iyi bak." dedim. Sonrasında ikimiz de Defne'yle vedalaşıp valizleri teslim ederek içeri girdik.
Alev, "Nasılsın? Yani heyecanlı mısın? " diye sordu.
"Saçmalama neden heyecanlı olayım ki? Ben zaten sürekli öldü sandığım ama aslında yaşadığını öğrendiğim sevgililerimi bulmaya Ankara'ya giderim."
Alev, "Ya! Anladın işte. Ne söyleyeceğimi bilemedim."
Tebessüm edip "Şaka yapıyorum. Biraz fazla heyecanlıyım. Onu orada bulup bulamayacağımı bile bilmiyorum."
"Merak etme ne olursa olsun ben yanındayım."
Uçak yolculuğunun ardından kalacak otel aradık kendimize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (GAY)
Teen FictionRuhumun sesini duyabiliyor musun? Sana fısıldıyor. Onun sana ihtiyacı var.