DORUK
"Lanet olsun. " İçkinin acı tadı boğazımı yakarken hâlâ onu düşünmeden edemiyordum. Bir türlü kafamdan atamıyorum onu.
Yapmak istediğim şey Çınar'dan intikam almakken bunu Batı'ya yapamıyorum. Dün sabah bana sarılışı geliyor aklıma. Bir anda neye uğradığımı şaşırdım. Onun bana sarılan kolları ruhumu kırbaçlamıştı ve kendimden nefret etmeye başladım. İşler tersine dönüyordu ve elimden hiçbir şey gelmiyor. Şuan istediğim şey bana tekrar sarılmasıydı. Belki de sarılırsa her gece gördüğüm o kabustan kurtulabilirdim. İçkinin etkisiyle iyice halsizleştim. Hatırladığım şey onun kokusu ve bana sarıldığı anda bütün kabusların uzaklaşmasıydı.
BATI
Gözlerimi açtığımda Doruk vücudumu kollarıyla sarıp başımı göğsüne gömmüştü. Biz ne ara bu pozisyona geldik? Uyanık olduğunu burnunu saçlarımdan geçirmesinden anladım. Ben de göğsüne iyice gömülüp elimle yeni çıkmaya başlayan sakallarına dokundum.
"Fırsatçı. " Alay dolu bir sesle söylemişti ve ben de buna karşılık elimi geri çektim. Sonra elimi tutup tekrar geri götürdü.
"Dün gece neden anneni sayıklıyordun?" Sorduğum soru karşısında vücudunun gerildiğini hissediyordum.
"Bunu öğrenmen için çok erken. "
"Tamam o halde. Zorlamıyorum. " Ardından saçlarımı derin bir iç çekişle kokladı.
"Doruk hasta mısın? Ateşin vardı da. "
"Merak etme iyiyim ben. Bir şey olmaz. "
"Merak ettiğimden değil. Sadece sordum. "
"Evet evet öyle. "
Bir kaç dakika daha öyle durduktan sonra okula yetişebilmek için kalkıp üstüme başıma çekidüzen verdim ve Doruk'u da dükkandan gönderdikten sonra dükkanı da kilitleyip çıktım. Bugün Umut açacaktı dükkanı, zaten onda da anahtar vardı.
Okula geldiğimde ilk derse 5 dakika vardı. Önce Defne'yi bulup dün için hesap sormalıydım. Sonra da derse girecektim. Tam Defne'yi düşünürken kek gibi önüme düştü. Arkası bana dönük bir yere odaklanmıştı. "İntikam vakti. " Hınzırca gülüp arkasından sessizce yaklaştım. Tam arkasına geldiğim sırada durup ona fark ettirmeden kulağına eğildim ve BOOM!
"Defneee!" Korkudan yerinden sıçrayıp tiz bir çığlık attı. O sırada kahkaha atmaktan nefes alamadım.
"Batı! Kaçacak yer ara kendine! " Bir anda durup sinirle soluyan defneye baktım. Ve yavaşça geriye doğru adım attım. "Biir, ikii ve üç!" deyip okula doğru kaçmaya başladım. Hızla okula girdiğim sırada bir sürü kişiye çarptım ama dönüp özür dileyecek vaktim yoktu. Sınıfa geldiğimde nefes nefeseydim ve artık kaçmaya halim kalmadı. Arkamdan koşarak gelen Defne'yi görünce kollarımı havaya kaldırıp "Tamam. Teslim oluyorum." dedim.
Tam önüme gelince durdu. "Seni şuan tam da burda öldürebilirim. "
"Asıl ben öldürebilirim. Neden dükkandan kaçtın? "
"şeyy.."
"Dur ben söyleyeyim. Bizi yalnız mı bırakmak istedin? "
"Evet. " deyip sırıtmaya başladı. "Ceza olarak hiç bir şey anlatmayacağım. "
"Bunu yapamazsın. "
"Yaptım bile. " Peşimden gelip yalvarmaya başladı ama ağzımı fermuar hareketi yapıp kapattım ve hiç konuşmadım. Gün sonuna kadar de peşimde dolaşmasına rağmen pas vermedim. Okul bittiğinde çantamı alıp dükkana gittim. Umut'u görünce tebessüm edip selam verdikten sonra kasaya geçip koltuğa çöktüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (GAY)
Novela JuvenilRuhumun sesini duyabiliyor musun? Sana fısıldıyor. Onun sana ihtiyacı var.