Öncelikle duyurumu yapmak istiyorum. Bu bölümü normal bölüm olarak yazmadım. Yani bu okuyacağınız bölüm diğer bölümlerin aksine daha kısa olacak. Bunu biraz tüyo vermek ve biraz da sizi heyecanlandırmak için yapıyorum ^_^ (Ne kadar da kötü bir yazar :D) Neyse size iyi okumalar. Vote ve yorumlarınız benim için çok önemli. Hepinizi çoook seviyorum :))
1 saat sonra
Ensemdeki ağrıya bir de bileklerimdeki acı eşlik etmeye başladı. Gözlerimi zorlukla araladığımda hâlâ bulanık görüyordum. Bakışlarımı bileklerime çevirdim. İnce bir iple bağladıkları yetmiyormuş gibi bir de sıkmışlar.
Gözlerimle etrafı incelediğimde büyük olasılıkla bir evin bodrum katında olduğumu düşündüm.
"Benden ne istiyorsunuz!?" Sesim boş odada yankılandı ve 5 saniye sonra kapı açıldı. Kapıdan takım elbiseli iki adam girip yanıma gelerek ellerimi çözdüler. Ardından kollarımdan tutup çıkardılar beni o ucube odadan. "Nereye gidiyoruz? Bir cevap verin artık!! "
"Gittiğimizde görürsün. Şimdi yürü. "
Salon gibi bir yere geldiğimizde uzun boylu biri arkası bize dönük duruyordu öylece. "Siz gidin. Ben onunla konuşacağım. "
"A-ama sen..." Arkasını dönmesiyle sözlerim yarım kaldı. Sesinden tanımıştım onu. Şimdi ise gözgözeyiz. Bir zamanlar bakmaya bile doyamadığım gözlerine şimdi ise nefretle bakıyorum.
"Özledin mi beni?" yüzümde oluşan tebessüm onu şaşırtmış olmalı.
"Sana nefretten başka bir duygu beslemedim Çınar."
"Anlaşılan Doruk yerimi doldurmuş. "
"Bundan sanane! Benden, Doruk'tan sahane! " Sinirlerim iyice gerildi ve onun yakasına yapışık bir şekilde buldum kendimi. İki eliyle bileklerimden tutup sakinleştirmeye çalıştı.
"Uslu durmazsan anlaşamayız. "
"Ha ha. Anlaşmak?" Yüzünü bana iyice yaklaştırdı.
"Gerçekten beni özlemediğine emin misin? " 10-15 saniye gözlerine baktıktan sonra cevap verdim.
"Bir sürtüğü bana tercih edecek birini özlemem." Kelimeleri bastıra bastıra söyledim. Ardından bir şey söylemeden uzaklaşıp koltuklardan birine oturdu.
"Neden geri döndün?"
"Seni ilgilendirmez." cevabına karşılık öylece bekledim. Taa ki kapıda bir gürültü duyana kadar. Çınar ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Küçük bir sürprizim var sana. " Kapının açılmasıyla bakışlarımı o yöne çevirdim. Demin beni tutan iki adamın kolları arasında şimdi ise Doruk vardı.
"Üstünü aradınız mı?"
"Evet efendim. Temiz. "
"Orospu çocuğu. Çeksene adamlarını üstümden! " Doruk'un bağırmasıyla kendime gelip koşarak boynuna atladım. Başımı boynuna gömüp derin derin soludum. O da kolundaki adamları itip kurtulduktan sonra karşılık verdi sarılışıma. Kulağına sadece onun duyacağı şekilde "Korkuyorum Doruk. " dedim.
"Korkma Çağlayan. Ben buradayım ve ikimizde çıkacağız. "
"Bu kadar sarılmak yeter. Batı'yı yanıma getir. " Adamlardan biri beni Doruk'dan ayırıp Çınar'ın yanına getirdi. Diğeri ise Doruk'u tutmaya çalışıyordu. Çınar alaycı tavrıyla Doruk'a bakıp gülmeye başladı.
"Bu gülüşlerinin son olduğunu biliyorsundur umarım. " dedi Doruk.
"Hiç öyle sanmıyorum. "
"Annemi öldürdün lan piç. Annem senin yüzünden öldü. Ve ben intikamımı alacağım Çınar!"
Söyledikleri... Çınar onun annesini mi öldürdü? Yıllarca nasıl tanıyamamışım onu. Kendime saydırmayı bir kenara bırakıp Çınar'a çevirdim bakışlarımı.
"Onun bir kaza olduğunu biliyorsun. O zamanlar küçük olduğumu biliyorsun!"
"Bu hiç bir şeyi değiştirmez!"
"İkisini de alt kata indirip bağlayın. Yarın hesaplaşacağız. "
Adamlardan biri Doruk'un diğeri ise beni kolumdan tutarak salondan çıkardılar.
Odanın kapısına geldiğimizde Doruk'u tutan adam kapıyı açmak için yeltendiğinde Doruk ensesinden tutup kafasını kapıya sertçe vurduktan sonra belindeki silahı çekip aldı. O an benim yanımdaki adam da boş bulunduğundan karnına dirsek atıp belindeki silahı aldım. Adamlardan biri yerde baygın yatarken diğeri şaşkın şaşkın bakıyordu ki Doruk elindeki silahla ensesine geçirip onu da bayılttı.
"Elimi tut Çağlayan. Gidiyoruz. "
Elini sıkıca kavradıktan sonra koşarak salona çıktık. Kimsenin olmadığını görünce de kapıya yöneldik. Doruk son kez arkamıza baktıktan sonra kapının kolunu yavaşça indirip araladı.
"Bir yere mi gidiyorsunuz? "
Arkamızdan gelen sese küfürler yağdırıp sesin sahibine döndük yüzümüzü. Doruk tavrını bozmadan Çınar'a dönüp yanıt verdi.
"Burayı sevdiğim pek söylenemez piç kurusu. "
"Bence kelimelerine dikkat etmelisin. Yoksa buradan sağ çıkacağın bile meçhul. "
Elimdeki silahı sıkmaktan avucumun içi acımaya başladı.
Doruk tuttuğu elimi iyice sıkıyordu. Benim gözlerim Çınar'a nefretle bakmakla meşgulken Doruk'un bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Artık bayılmamak için kendimi tutmaya başladım ve gözlerimi sıkıca kapatıp derin bir nefes çektim içime. Sonrasında içimde tuttuğum nefesimi dışarı vermemle patlama sesi duymam bir oldu. Gözlerimi açmaktan korkuyorum. Açıp da Doruk'u kabuslarımdaki gibi kanlar içinde görmekten korkuyorum.
Eveet size kısa olacağını söylemiştim ve öyle de oldu. Ama merak etmeyin yeni bölüm çok yakında sizlerle olacak. Sevgiyle kalın ^_^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (GAY)
Teen FictionRuhumun sesini duyabiliyor musun? Sana fısıldıyor. Onun sana ihtiyacı var.