Elleriyle gözlerini ovuştururken sırtını oturduğu sandalyenin arkalığına yasladı ve sıkıntılı bir iç geçirdi. Ellerinde mürekkep lekeleri vardı genç kadının. Ve önünde ki masanın üzerinde tüm gece boyunca düşündükten sonra yazdığı mektup duruyordu.
İleri gelip kağıdı eline aldı ve şamdandan süzülen mum ışığının aydınlığında bir kez daha okudu. Her okuyuşundan sonra kağıdı buruşturup çöpe atmak istiyordu ama içinden gelen bir dürtü buna engel olmuştu her seferinde.
Ani bir kararla oturduğu yerden kalktı ve kağıdı katlayarak bir zarfın içine koydu. Üzerine Artmond Dükü’nün mührünü basarken son kararını vermişti. Bu mektup yazıldığı kişiye ulaşacaktı.
******
“Eloise Jamie Fairley,hemen kalk o yataktan” diye bağıran sesi duyduğunda yatağa gireli daha yeni olmuştu. Gözlerini açmadan “Bütün gün uyumak istiyorum Mary” diye söylendi ve kafasını yastığın altına soktu.
Mary “Çamurlu ayakkabıların ve dün gece eve neden geç geldiğini söyledikten sonra yatabilirsin” derken başına dikilip elinde ki kadın çizmelerini ileri uzattı.
Koridor boyunca var olan çamur lekelerinin açıklamasını mutlaka istiyordu.
Eloise kafasını yastığın altından çıkarıp tek gözünü açarak çizmelere baktı ve “Sabah yürüyüşe çıktım” dedikten sonra tekrar eski pozisyonuna geçti. Mektubu yazdıktan sonra kafasını dağıtmak için biraz yürümek istemişti. Ama dünkü yağmurdan sonra çamur deryasına dönen yollar yüzünden kısa tutmak zorunda kalmıştı bu yürüyüşü. Tabi dalgınlığı yüzünden o çizmelerle odasına kadar geldiği için Mary’den kaçmak kaçınılmaz olmuştu.
Yaşlı hizmetçi çizmeleri yere bırakırken “Peki dün gece neden geç geldin ?” diye sordu.
“Bay Hemwort,Mortimer Kontu’nun sizi zorla götürdüğünü söylediğinde yüreğimiz ağzımıza gelmişti. Wildram’ı hemen peşine gönderdik ama sen onu geri yollamışsın. Dışarıda olduğun süre içinde bay Rutherford’un yanında mıydın ?”
Kafasını yastığın altında sallarken “Hı hı” dedi Eloise. Ama bu cevap Mary için yeterli olmamıştı. Başında dikilmeye devam ederken “Seni o mu getirdi ?” diye sordu.
“Hı hı”
“Dün gece ki şanslı adam o muydu peki ?”
Eloise kafasında ki yastığı yataktan aşağı düşecek kadar savururken “Sen neler söylüyorsun Mary ?” diye bağırdı ve dirsekleri üzerinde doğruldu.
“O adam bu saçma lakabı bile hak etmiyor. Ancak benim elimden ölenlere o isim verilseydi,o zaman bunu layığıyla taşırdı”
“Neden gece geç saate kadar onun yanında kaldın peki ?”
Cevap verecekken vazgeçip eğilerek yerde ki yastığı aldı ve tekrar kafasının üzerine koyarken “Uyumak istiyorum” diye mırıldandı Eloise. O adamın evinde uyuduğunu asla söylemeyecekti.
Odasının kapısı çalınıp içeri bir başka hizmetçi girdiğinde “Uyumak istiyorum ben” diye bağırdı. Ayaklarıyla yatağın içinde debelenirken tüm çarşafı kırıştırmıştı.
Hizmetçi beklemediği bu çıkış karşısında şaşırsa da “Sadece misafiriniz olduğunu haber verecektim” dedi çekinerek.
Bildirisinin karşılığında Eloise “Öldüğümü söyle” derken Mary “Kim bu misafir ?” diye sordu.
Hizmetçi “Mortimer Kontu Stephan Rutherford” dediğinde Eloise kafasında ki yastığı fırlatıp doğrulmuştu yatağın içinde.
“Evime ne hakla geliyor o adam ?” diye bağırırken hızla çıktı yataktan.