Durduğu yerde geriye doğru sendeledi Eloise. Korku dolu bakışlarla karşısında ki adamı süzerken “Ne yapacakmış arabayı ?” diye sordu. Kalbine çöreklenen büyük sıkıntıyı defetmek için derin bir nefes aldı ama Stephan’ın bakışlarında ki endişe nefesini yarıda kesmişti.
“Cevap versene ?” diye inledi. Rengi bir anda atmıştı. Sorusuna cevap olarak ne duyacağını anlamış gibiydi. Diğer konuklar ters giden bir şeylerin olduğunu anlayıp başlarına üşüşürken Eloise elini uzatıp Stephan’ın kolunu tuttu ve “Ne yapacakmış ?” diye sordu tekrar.
Stephan uygun kelimelerle cevap vermek için uğraşırken kalabalığın içinden biri atıldı ve “Neden olacak ? Belli ki kardeşini kaçırmak istemiş” dedi. Eloise hızla sesin geldiği tarafa çevirdi bakışlarını. Ellili yaşlarda gri saçlı topluca bir kadındı bunu söyleyen.
Eloise’in öfkeli bakışlarını üzerinde hissedince bir adım geriledi ve zoraki bir tebessümle “Belki de sadece dolaşmak içindir” dedi çekinerek.
Genç kadının sabrı taşmak üzereydi. Bakışlarını o kadının üzerinden çekmeden “Neden araba kiraladı Stephan ?” diye sordu. Ona ilk adıyla hitap etmişti ve bu kimsenin dikkatinden kaçmadı. Gerilerde fısıldaşmalar başlarken ön tarafta olanlar imalı bakışlarla süzmeye başlamışlardı onu. Dün gece ki söylentiden sonra bu perçinlemişti dedikodular.
Ev sahibi olan Jonathan davetlerinin yüzünde ki ifadenin anlamını çözünce elini Eloise’in omzuna koydu ve “Sakin ol” dedi ihtiyatlı bir sesle.
“Eminim kötü bir şey yoktur. Belki de sadece dolaşmak istemişlerdir. Hemen birini gönderip neler olduğunu öğreneceğim”
Eloise omzunda ki eli sertçe geri iterken “Dolaşmak için mi araba kiraladı yani ?” dedi öfkeyle.
“Hemde uzun yol için” diye devam ederken bakışları da sesi gibi öfke doluydu.
Jonathan’da ileri sürdüğü bahanenin geçerli olmadığının farkındaydı. Yinede hemen birini göndereceğini söyledi ve gitmek için arkasını döndü. O sırada kulaklarına ulaşan Stephan’ın kararlı sesi durdurmuştu onu.
“Ben giderim” diyen Stephan biraz önce bıraktığı atı almak için arkasını dönüp yürümeye başladı. Ama daha birkaç adım atmıştı ki “Bende geliyorum” diyen Eloise onunla aynı tarafa yöneldi. Grace halada onunla geleceğini söyledi ama Eloise itiraz edince toparlanıp eve dönmek için hızla içeri girdi.
İlk başta Eloise’e de itiraz etmek istedi Stephan ama kabul etmeyeceğini bildiği için ses çıkarmadı. Kendi arabacısına bir şeyler söyledikten sonra at yerine iki atın çektiği bir araba alıp göl evinden ayrıldıklarında arkalarında bıraktıkları kalabalık sessiz fısıldaşmalarını konuşmaya çevirmişlerdi.
Ev sahibesi Jennefer E’stene, konuklarına oturmaları için geniş kamelyada yer gösterirken “Ablasının kardeşi işte” dedi alay ve kıskançlık kokan bir ses tonuyla.
“Eloise Artmond’da onun yaşlarındayken erkeklerle oynaşmaya başlamış. Kardeşi de ablasının yolundan gidiyor işte. Birde telaşlanmış gibi rol yapıyor. Bay Rutherford’la yalnız kalmak için yaptığını anlamadık sanki.”
Birkaç kadın da onun gibi kınayan ve alaycı sözlerle aynı fikirde olduklarını belirtince Jennefer keyifle gülümsedi. Göz ucuyla nişanlısına bakarken o kadının asıl yüzünü göstermiş olmaktan gurur duyuyordu. Ama bakışları Jonathan’ın öfkeli bakışlarıyla çakışınca hemen yüzünde ki gülümsemeyi sildi ve “En iyisi içeri geçelim” diyerek konuklarıyla ilgilenmeye geri döndü…
*****
Akşamın kızıl güneşi, siyah arabanın camından içeri girerken çenesinin altında birleştirdiği ellerini biraz daha sıktı ve “Lütfen” diye inledi Eloise. Bakışları açık kapıdan önünde durdukları hanın büyük tahta kapısına kilitlenmişti. Kapı aralanınca korkuyla inledi ve oturduğu yerde doğruldu. İçeriden çıkan Stephan hızlı adımlarla arabaya doğru gelirken daha fazla bekleyememiş ve arabadan tek başına inerek ona doğru gitmişti.