22. Bölüm

5.2K 241 49
                                    

“Büyümüşsünüz” dedi Mabelle acı bir tebessümle. Gözlerini üç kızı üzerinde gezdirirken onları ne kadar uzun bir zamandır görmediğini hesaplamaya çalışıyordu. Katharina’yı en son gördüğünde küçük bir kızdı. Şimdi ise güzel bir genç kız olmuştu. Aklı başında Elizabeth hala aynıydı ama onunda artık bir oğlu vardı ve anneydi. Aynı kendisi gibi. Hayır ! Kendisi gibi değildi o. Elizabeth iyi bir anneyken kendisi bu ismi hak etmeyecek şeyler yapmıştı. 

Gözlerini Eloise üzerine çevirdiğinde bunu birkez daha acı bir şekilde idrak etti. Bakışlarında kibir dolaşan bu güzel kadın yıllar önce bıraktığı kızı değildi. Değişmişti. Hem görünüşü hem de karakteri tamamen değişmişti.

Elizabeth ılımlı davranmaya çalışarak “Yıllar geçti” deyince yeniden ona döndü ve “Haklısın” dedi.

“Kaç yıl oldu görüşmeyeli ? Altı mı ? ” diye devam ederken Eloise ilk kez konuşarak araya girdi ve “Gittiğin zamanı hatırlamıyor musun ?” diye sordu kuru bir sesle.

“E..elbette hatırlıyorum. Sadece artık eskisi kadar genç değilim ve zamanları karıştırabiliyorum. Yaşlandım artık Eloise. Üç genç kızı olan bir kadın için fazlaca yaşlandım”

Eloise alaycı bir tebessümün yerleştiği dudağını ısırırken “Üç kız mı ?” diye söylendi.

“Hala üç kızın olduğunu düşünmen ne güzel. Ben beni o listeden çıkardığını düşünmüştüm halbuki. Ne de olsa fazlalık yapıyordum ailenin içinde”

Mabelle o an kızının gözlerinde ki kırılmışlığı fark etti. Umursamaz bi tavır sergiliyordu ama gözlerinin derinliklerinde acı çektiği görebiliyordu yaşlı kadın.

Yüreğine çöreklenen pişmanlık duygusuyla zorlukla yutkunurken “Sen asla fazlalık olmadın Eloise” dedi boğuk bir sesle.

“Sana karşı ne kadar büyük bir suç işlediğimi biliyorum ama bunun nedeni asla sen değildin. Benim hatamdı. Senin hiçbir suçun yoktu”

Eloise oturduğu yerden kalkarken “Evet senin hatandı” dedi dişlerinin arasından ve ileriye doğru bir adım atıp annesine yaklaşırken “Ama bedelini ben ödedim” diye devam etti.

“Eloise lütfen” diye inledi yaşlı kadın. Omuzları çökmüş bir vaziyette koltuğa gömülmüştü. Zorlukla başını kaldırıp kızının yüzüne bakarken “Bunun için üzgünüm” dedi.

“O zaman en doğrusunun bu olduğunu düşünüyordum. İnan bana en mantıklı çözümdü bu”

“Beni manastıra gönderme fikri de fena değilmiş aslında. Onu da yapsaydınız keşke”

Yaşlı kadın donuklaşan gözlerini kızından çekmeden “Demek öğrendin” diye mırıldanınca “Bu bir sır mıydı ?” diye sordu Eloise. Ardından yanlış bir şey söylemiş gibi elini havaya kaldırıp sallarken alaycı bir ifadeyle “Tabi ki sırdı” diye ekledi.

“Yaramaz kızlarını manastıra kapattılar lafının dolaşmasını istemezdin öyle değil mi ? Bu diğer iki kızının şöhretine gölge düşürürdü. Beni sessiz sedasız yollar, ardımdan kendi isteğiyle gitti derdin. Ama ikinci seçenek daha cazip gelince bundan da vazgeçtiniz öyle değil mi ? Nede olsa Westwick Dükü Gerald Artmond gibi önemli biri söz konusuydu”

“Bu doğru değil Eloise. Biz sadece senin iyiliğini düşünüyorduk”

“Düşünmeseydiniz” diye bağırdı Eloise. Koyu yeşil gözleri öfkeli yakutlara dönüşmüştü. 

“Benim iyiliğimi bu şekilde düşünüyorsanız eğer düşünmeyin” derken eli kabarık eteğinin katları arasındaydı. Konuşmanın başından beri sıktığı yumruğu avucunun içini beyazlatmıştı.

Asaletin BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin