“Anladın mı beni Kathy ?” diye sordu Eloise fısıltıyla. Tüm misafirler evin büyük salonunda gelin ve damadı kutlamak için toplanmışken bir köşede küçük kız kardeşinin kulağına bir şeyler fısıldayan bu kızıl saçlı kız kimsenin dikkatini çekmiyordu.
Katharina kıkırdamasını bastırmak için elleriyle ağzını kapatırken başını sallayarak onayladı ablasını,bu oyunu daha başlamadan sevmişti.
“Hemen şimdi gideyim mi ?” diye fısıldadı gülmelerinin arasında. Eloise ona doğru eğilip eliyle saçlarını sıvazlarken “Şimdi değil tatlım” dedi ve kalabalığın arasından birine dikti bakışlarını. Yanında birkaç kadın ve adamın olduğu Stephan zoraki bir sohbetin içine çekilmiş gibi huzursuz görünüyordu…Onun bu sıkılganlığına bakıp içten içe keyiflendi Eloise,kendisine gitmesini söylediği halde kalmak için ısrar etmiş,kilisede ki kutsama töreni yetmiyormuş gibi evdeki kutlamaya da katılmıştı. Bunun cezasını insanlarla zorunlu olarak sohbet ederek geçirse de Eloise onun biran önce gitmesini istiyordu.
Stephan yanındakilerden müsaade isteyip büyük salonun çıkışına yöneldiğinde “Şimdi tam sırası Kathy” diyerek kardeşine döndü Eloise;
“Sakın bilerek yaptığını belli etme tatlım,anladın mı ? Sanki koşarken kazayla olmuş gibi görünmeli”
Katharina kafasını sallayarak gülümsedi ve ablasının elinde tuttuğu bardağı alarak koşarak salondan dışarı çıktı. Yapacaklarını görmek için Eloise’te ağır adımlarla onu takip ederek çıkışa yöneldi ama kapıya ulaşamadan Lucie De Saint önüne çıkarak durdurmuştu onu.
“Buraya gel tatlım” diyerek kızın kolunu tutup geriye doğru sürüklemeye başladı. “Seni biriyle tanıştıracağım” derken salonun diğer köşesinde ki birine el sallıyordu.
“Daha sonra tanışabilirim bayan De Saint,şimdi yapmam gereken çok önemli bir şey var” diyerek ayak diredi genç kız ama çabası hiçbir işe yaramamış ve Lucie onu birkaç kız ve genç bir adamın olduğu küçük bir topluluğun içine sokmuştu.
“Tatlım bu bey orduda görevli yüksek rütbeli subaylardan Jonathan Herdwood,kendisi eniştenin yakın bir arkadaşıymış…Biraz önce sohbet ederken kocamın da çok yakın bir dostunun oğlu olduğunu öğrendim,ne güzel bir tesadüf öyle değil mi ?”
Eloise zoraki bir tebessümle adama bakıp onu selamladıktan sonra kaçamak bakışlarla kapıya göz atıyordu. Stephan bir ara görüş alanına girince heyecanlandı ama hemen ardından genç adam yürüyerek kapıdan görünmeyecek olan diğer tarafa geçti.
Jonathan’ın nezaketen sorduğu sorulara baştan savma cevaplar verirken kafası hep kapıya dönüyordu genç kızın. Şimdiye kadar çoktan içeri girip üzerine dökülen şarap yüzünden gitmek için müsaade istemeliydi Stephan ama ne o nede kız kardeşi görünürlerde yoktu.
Yine o tarafa bakarken “Oldukça büyük bir bahçeniz olduğunu duydum” dedi birden Jonathan ve Luice’ye bakarak “Eğer sizin için bir sakıncası yoksa biraz dolaşmak istiyorum” diye devam etti.
Yaşlı kadın yüzünü buruşturarak baktı genç adama,onları özellikle tanıştırmak istemişti ama şimdi adam kızdan etkilenmemiş gibi gitmekten bahsediyordu. Gözünün önünde ki güzelliği fark etmediğini düşünerek içinden bu genç adama kızarken “Bana eşlik eder misiniz leydim ?” diyen Jonathan elini Eloise’e uzatınca biranda yüzü aydınlandı.
“Kesinlikle edebilir” diye atıldı heyecanla ve Eloise’in elini tutup genç adamın kolunun üzerine bırakırken “Biraz hava almak sana da iyi gelecek” diye ekledi.
Eloise itiraz etmeye fırsat bile bulamadan adamın kolunda büyük kapıya ilerlemeye başlamıştı.
“Çok üzgünüm ama” diyerek onun gezintisine katılamayacağını söyleyecekti ki Jonathan gülümseyerek baktı genç kıza ve “Sanırım dışarı çıkmak istiyordunuz” dedi sakince.
