Ep 2

472 97 1
                                    

"Sana inanamıyorum ya!"

İzel yanımda bacak bacak üstüne atmış, olabildiğince yüksek sesle bana ne kadar kızgın olduğunu belirtmişti.

Tribünde bize bakan insanları kısaca süzdükten sonra İzel'e yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verdim.

"Biraz kısık sesle konuş. Rezil oluyoruz."

İzel gözlerini pörtleterek bana döndü.
"Ha sen tüm okulun önünde bağıra bağıra bizi rezil ederken iyiydi."

Bense onu kafa sallayarak yanıtladım.

"Sen daha çok nakil öğrencilere rezil olduğun için kızgın gibisin İzel. Yoksa okuldakilerin düşüncelerini umursadığını sanmıyorum."

Kurduğum cümle onu şaşırtmıştı. Her ne kadar belli etmemeye çalışsam da söylediğim her cümlede verdiği tepkiler asla değişmiyordu.

Benim onu iliklerine kadar tanıdığım gibi, onun da beni bu denli tanıyor olduğunu hissediyordum.

Bu yüzden fazla kırgın kalamıyorduk.

İzel'e sakinleşmesi için izin verdim ve yanımda heyecanla maçı izleyen Çağrı'ya baktım.

Verdiği tepkilerden tut, mimiklerine kadar tüm varlığıyla maçı izliyordu.

Ona karşı kaba olsam da en az İzel kadar seviyordum.

Zaten sevmek zorundaydım çünkü şu ana kadar İzel ve bana tahammül edebilen tek insandı.

Bu da onu bizim gözümüzde değerli kılıyordu. Çağrı'yı boşvererek İzel'e döndüm ve kulağına fısıldadım.

"Biraz daha oturursam okula ambulans çağırmak zorunda kalacaksınız. En iyisi ben biraz dolaşayım."

"Aradığımda ulaşamazsam külahları değişiriz."
Cici anneme cevap vermeden hızla ayağa kalktım.

İnsanların umursadan öne uzattıkları bacaklarından kendimi zar zor kurtarırken lüzumsuz arkadaşlarımızın da homurdanmalarını duymazdan geldim.

Adı üstünde lüzumsuz..

Okul bahçesinde boş boş yürüyordum. Arkadaşlarım burada saçma bir maçın kazananını beklerken, ben başladığından beri bir kez olsun izlememiştim.

Kafamı sallayarak beni uyuşturan soğukla baş ettim.
Mesela şuan sıcacık evimde kahvemi içerek tabletimde komik insanlara gülüyor olabilirdim.

Elimi montumun ceplerine sokarak biraz olsun ısınmaya çalışıyordum.

Neden okulun içine girmiyorum? Güzel bir soru.

Çünkü koskocaman bahçeye sadece iki tane bank koyan cömert okul müdürümüz, maç bitimine kadar okulun açılmaması için güvenliği tembihlemiştir.

"Sen niye bu soğukta dikiliyorsun?"

Sesin geldiği yöne dönme gereği bile duymadan cevap verdim.
"Sana ne?"

Bir müddet cevap gelmeyince çocuğun gittiğini düşünerek kafamı kaldırdım.

Gözlerim okula yeni gelen öğrenciyle buluştuğunda onu hemen tanımıştım. Bu benim için tuhaftı.

Okulda belki milyonlarca kez yüzünü gördüğüm insanları hatırlamazken, bugün sabah irili arkadaşa diklenen çocuğu hatırlamam tuhaftı.

"Ne bakıyorsun?"
Kabaca yönelttiğim soruya karşı hiç bir şey demeden öylece baktı.

Dıştan narin bir kız olarak görünüyor olabilirdim. Ancak bu benim narin olduğum anlamına kesinlikle gelmiyordu.

Zaten bunu en iyi bilenler İzel ve Çağrı'ydı.
"Göründüğün kadar aptal olup olmadığını anlamaya çalışıyorum."

ALTACARILWhere stories live. Discover now