" Lan ! "
Taner'in bağırdığı sırada Arda hızlıca geçip gitmişti yanından. Atv yarışı da tahmin ettiğimden daha felaket olacaktı anlaşılan.
Taner onun arkasından bakmayı kesip sinirle gaza yüklendi.
" Sen misin benim arabama çarpan. Yandın oğlum sen "
İkisi de gözden kayboldular. İzel de onların peşinden gitmek için gaza yüklendi.
Alaz atv turunun ikimiz için daha sakin geçmesini istediğinden herkesin gitmesini bekleme kararı aldı.
Lakin bu kararı yanlızca o ve ben biliyorduk. Caner de saçlarını artistik bir şekilde yana savurdu ve Deniz'e bakarak gözlerini kıstı.
" Kapışalm mı yakışıklı "
Deniz de onun gibi gözlerini kısarak yanıtladı onu.
" Kaybeden akşam yemeğini hazırlar ve bulaşıkları yıkar "
Caner otuz iki dişini göstererek sırıttığı sırada yeniden saçlarını savurdu.
" Anlaştık. Şimdiden sana kolay gelsin "
İkisi de birbirine saç sallıyordu. Ben kıkırdarken Deniz de ona yöneldi.
" Göreceğiz kime kolay gelecek "
Gaza gelip yarışa başladıklarında surat asmakla yetindik. Kaplumbağa bile ikisini yenerdi.
Onların da gitmelerini bekledikten sonra Çağrı yerinde duramayıp Melek'e bulaştı.
" Kız saçaklı.. Beni yakalarsan sana on dolar vereceğim "
Melek elini beline koyarak ona baktı.
" Ya sabır.. Ne yapayım ben senin on dolarını fakir "
Çağrı elini beline koymuş Melek'i taklit ederek devam etti.
" Niye öyle diyorsun Türk parasıyla tamı tamına otuz lira ediyor. Kuaföre gider kıza benzersin hiç değilse "
Onlar da Melek'in Çağrı'yı kovalamasıyla maceralarına başladılar. Alaz bıkkınlıkla sona kalan Ilgaz ve Ali'ye baktı.
Ilgaz da kaplumbağa hızından daha düşük bir hızda, kafasını bizden ayırmadan, ciddi bir şekilde yanımızdan geçti.
" Yollar bana hasta bebeğim "
İki kere kaşlarını yukarı kaldırdı ve göz kırptıktan sonra aynı hızda ilerlemeye devam etti.
O da diğerleri gibi gözden kaybolur kaybolmaz Ali fısıldayarak bize baktı.
" Merak etmeyin bende gidiyorum"
O da anlayışlı bir şekilde yanımızdan ayrıldığında Alaz derin bir nefes verdi.
" Bir an hiç gitmeyecekler sandım "
Kahkaha atarak atv'lerden birine yöneldim. Ancak bileğimden kavradığı gibi kendisine çevirdi.
" Hatırladığın bir şeyler yok mu ? "
" Bir şeyler hatırladığımı söylesem yalan söylemiş olurum "
Kafasını sallayarak yere bakmaya başladı. Neden onu böyle görmeyi hiç sevmiyorum..
" Sadece ikimizin olabileceği bir yere gidelim. "
Gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Güneş batalı yarım saat kadar olmuştu ve bugün yeterince yorulmuştuk.
Diğerlerinin, özellikle Arda ve Çağrı'nın dinamikliği bizi daha da yormuştu.
Bu yüzden şimdiki anımızı biraz daha sakin geçirmek en iyisiydi.
" Beni takip et "
Ona kafamı salladım ve kendi arabama geçtim. Alaz ise benden önce gideceğimiz yeri kararlaştırmak için yola koyuldu.
Onun peşinden gitmek için gaza bastım. Sakin bir yer bulduğumuzda atv'lerden inerek oturduk.
Elimi avucunun içine alarak oynamaya başladı. Suratı hala asıktı ve onu bu şekilde görünce niyeyse kendimi kötü hissediyordum.
" Alaz bir şey mi oldu ? "
