"Bir daha telefonu suratıma kapatırsan , seni Hayriye Teyzelerin gününe götürür, oradaki kadınların ilgisine ve patavatsızlığına teslim eder, ardından da narin ve manken gibi olan vücudunun şeklinin bozulmasına neden olacak o dolmaları, kekleri ve börekleri sana yedirmelerini keyifle izlerim "
Nefes almadan konuşan İzel'e hayretler içerisinde bakıyorken , bir yandan da çimdiklediği kolumu korumaya çalışıyordum.
Biz ikimiz birbirimizle debelendiğimiz sırada Çağrı yine gırgır peşindeydi.
" Aküsü bitti herhalde "İzel nefes nefese kaldığı için daha fazla konuşamamış ancak koluma işkence etmeye de ara vermemişti.
Acaba Alaz'a istedikleri şeyleri söyleyerek hata mı etmiştim..
" İzel yeter ama. Morarttın kızın sağ kolunu "
Acı bir gülümsemeyle beni kurtaran Çağrı'ya baktım.İzel onun cümlesiyle insafa gelerek çimdiklemeye son vermiş , elleri belinde kızgın nir anne edasıyla tepemde dikiliyordu.
Derin bir nefes almıştım ki Çağrı elindeki mısır kasesinden bir avuç mısırı ağzına tıkarak yeniden konuştu.
" Azıcık da sol kolunu morart "
Gözlerimi pörtleterek İzel'in haince sol koluma yönelen elini ittirdim ve doğruldum." Çok üstüme geliyorsunuz. Ben sizin istediklerinizi canımı hiçe sayarak Alaz'a iletiyorum ve bin bir zorlukla kabul ettiriyorum. Siz beni burada çimdikleyip duruyorsunuz. İsteklerinizi geri aldığınızı iletmemi ister misiniz kendisine ? "
Çağrı kucağındaki kaseyi masanın üzerine bıraktı - pardon fırlattı - ve ellerini iki yanına açtı.
" Ben mi çimdikledim ? Aşk olsun sen benim Mirucuğumsun. Ben hiç sana kıyar mıyım ? Hep bu İzel biliyor musun.. Verelim gitsin bunu başka diyarlara "
İzel gözlerini devirerek yanıma oturdu. Bende saatlerdir arkada fon olsun diye açık bıraktığımız televizyona yönelerek kapattım.
" Seninle dalga geçmediğine emin misin ?"
Kaşlarımı çatarak paranoyakça davranan arkadaşıma baktım." Neden dalga geçsin ki "
Çağrı da yanımıza oturdu ve baş parmağıyla kafasını işaret ederek bana döndü."Eğer şurası boşsa, uğraşmak çok daha eğlenceli oluyor. Bil diye söylüyorum. Ben niye sizinle bu kadar uğraşıyorum sanıyorsunuz "
Diyerek işaret parmağını kendi kafasından çekti ve önce benim kafama, sonra da İzel'in kafasına dokundurarak devam etti.
" Çünkü burası boş. İsteseniz de dolduramazsınız. Bünye kaldırmaz bünye "
Yine saçmalayan ve bundan hiç bir zaman vazgeçmeyecek olan arkadaşımızı görmezden gelerek kapalı televizyona döndük.
Saatlerdir bizdelerdi ve ne zaman gideceklerini merak ediyordum doğrusu. Yakında bize taşınacaklarından şüpheleniyordum.
" Sizin eviniz yok mu? Evinize gitsenize, yerleştiniz buraya "
Kabaca yönelttiğim soruya İzel de kabaca cevap verdi.
" Gitmiyoruz tabi ki de. Hem eskiden yaptığımız gibi korku filmi seyrederek kendimize işkence edebiliriz "
" Korku filmlerini sevmem "Çağrı burun kıvırdı ve telefonunu çıkartarak oynamaya başladı.
Telefonunu çıkartalı daha on dakika bile olmamıştı ki bana dönerek zihnini kurcalayan o soruyu sordu.
" Numaraları ne zaman gönderir ? "
Bende tahminimi söylemekle yetindim.
" Akşama kadar göndermiş olur sanırım "