Bir : 하나

10.1K 465 218
                                    

Aşağıdan bana el sallayan anneme el salladım. Beni duyamayacağını bildiğim için ağız hareketlerimle gitmesini söyledim. Reşit olmamı aldırmadan hâlâ bana karşı çok korumacı davranıyordu.

Dışarı çıkmama izin vermeyen, yanlış bir şeyler yaptığımda ceza veren, sürekli üstümde baskı kuran ailelerden değillerdi. Sadece sevgilerini belli etmeye çalışıyorlardı ve bunun için mutlu olduğum açıkça belliydi.

Son kez el salladı ve ağzından okuduğum kadarıyla kendime dikkat etmemi söyledi.

Annemin gidişini izledikten sonra başımı cama yasladım. Uzun bir yolculuk değildi belki ama sonuç olarak otobüs yolculuklarını sevmiyordum.

Özellikle cam kenarından bilet almıştım. Uzun bacaklarım yüzünden koltuğa sığmak zor oluyordu. Özellikle de yanımda biri oturuyorsa imkansız hale geliyordu.

Yanıma birinin oturmaması için dua ederken sırt çantama aldığım eldivenlerimi çıkardım. Aralık ayı olmasından dolayı hava soğuktu. Yerler karla kaplanmış, kar tatilleri verilmeye başlamıştı.

Kar tatilinin beni etkileyeceği yaşta değildim. Okuldan mezun olmuş, çalışmıyordum. Ama bir iş bulsam fena olmazdı. En azından vakit geçirirdim. Belki bütün gün internette takılmama da engel olurdu.

Aslında internetin üstümde kötü etkiler oluşturduğu söylenemezdi. Internette tanıştığım bir arkadaşımın evine yılbaşında kalmak için gidiyor olmak, internetin bana kattığı iyi yönlerden biriydi doğrusu.

Dışardaki soğuk otobüsün içine işlemeye başladığında boynuma taktığım atkıyı burnumu kapatacak şekilde kapattım. Burnumun domates kadar kızarık olduğundan adım gibi emindim.

Ellerimi ceplerime sokmadan önce dinlediğim müziği değiştirdim ve panda şekilli beremi düzelttim. Yanıma halen kimse oturmamıştı ve bu yaşadığım sayılı şanslı anlardan biriydi.

Yanıma gelen görevlinin omzuma dokunmasıyla gözlerimi araladım "Biletiniz lütfen" dedi kısılmaya ramak kalmış sesiyle. Ben onu duyana kadar kim bilir kaç kere seslenmişti.

Parmaklarım arasında tuttuğum bileti uzun boylu görevliye uzattıktan sonra tekrar gözlerimi kapattım. Başımı cama yaslayıp otobüsün harekete geçmesini bekledim. Bu saatten sonra yanıma kimse oturmazdı sanırım.

Otobüsün harekete geçtiğini titreyen koltuğumdan ve cama yasladığım titreyen başımdan anladım.

Başım saniyede bilmem kaç kere cama çarparken gözlerimi hafifçe araladım. Yanımda kimse yoktu ve otobüs kısmen boştu.

Soğuğun içime işlemesiyle klima tarzı birşeyler aramaya başladım. Aklıma ilk yukarı bakmak geldi ve tuşların üstündeki işaretlerden yola çıkarak birkaç düğmeye bastım.

Sonuncusunda bulmayı umut ederek bastığımda yüzüme vuran soğuk havayla göz devirdim. Hangi insan bu havada soğuk klima açmak isterdi ki?

Klimayı ve diğer tüm düğmeleri eski haline getirdikten sonra montumun kapşonunu beremin üstüne geçirdim ve kollarımı göğsümde birleştirip başımı eski pozisyonuna getirdim. Başım bir o yana bir bu yana titrese de biraz uyumak iyi gelebilirdi.

****

Otobüsten inmem gerektiğini biletimi almak için de gelen görevliden anladım. Yine omzuma dokunmuş ve inmem gerektiğini söylemişti.

"Tamam, iniyorum" diyerek nazik bir şekilde cevapladığımda karşılığında bir gülümseme aldım.

Yol boyunca kucağımda tuttuğum sırt çantamı sırtıma alıp valizimi almak için otobüsteki insanlardan oluşan kuyruğa girdim.

Trespass | yoongi ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin