On Sekiz : 열여덟

4.8K 333 135
                                    

Korkmuş bir kedi gibi koltuğun köşesine sinerken şaşırdığım şey Yoon Gi'nin sorduğu sorudan daha çok üyelerin etrafımızı sarmasına rağmen benim onları fark etmemiş olmamdı. Kendimi gerçekten kaptırmış olmalıydım.

★★★★

Tae Hyung güldü "Bu çok güzel. Yoon Gi'nin en sevdiği sebze domatestir ve sen de şu an domatese benziyorsun"

Yüzümü elimle kapattığımdan dolayı birşey göremesem de elime değen tenin Yoon Gi'ye ait olduğunu anlamam pek zor olmadı "Biz yanlış birşey yapmadık, sonuçta çıkıyoruz" dedi ve hemen ardından tuttuğu elimle birlikte ayağa kalktı.

Üyelerin arkamızda kalmasından dolayı elimi yüzümden çektim ve Yoon Gi'nin önderliğinde mutfağa ilerlemeye başladım. Oturma odası ve mutfak arasındaki koridor gayet genişti ve bu sayede belki de ilk kez bacağımı ya da vücudumun herhangi bir yerini çarpmıyordum.

Mutfağa girmeden bile hissedilen yemek kokusu mutfağa girince daha çok arttığında ciğerlerimi bu kokudan maruz bırakmadım.

Yoon Gi'nin "Benim yanıma otur" demesiyle mutfağı incelemeyi bırakıp ona döndüm.

Yoon Gi halen bırakmadığı elimle birlikte masaya ilerlerken üyeler de sırayla içeriye doldular. Herkes yerine oturduğunda ayakta tek kalan Seok Jin oldu. Onun yerini almış olduğum düşüncesinin beynimde dolması uzun sürmedi ve hemen atladım "Şey, yer kalmadıysa eğer, ben gidebilirim"

Jin pembe ve mor renklerin ağırlıkta olduğu mutfak önlüğünü beline bağlarken konuştu "Sorun değil, servis ederken yemiş kadar oluyorum" dedi ve hemen ardından "Misafir kabul etmeyiz de, o yüzden fazla sandalyemiz yok" diye ekledi.

"Bu eve gelen ilk misafirsin" diye atlayan en küçükleri oldu.

"Bu gurur verici"

Birkaç dakikalığına yaşanan sessizliği Seok Jin'in çatal bıçak sesleri bozdu. Yaptığı yemekleri özenerek parçalara ayırmış, şimdi ise tabaklarımıza servis etmek için ordan oraya hareket ediyordu.

Yağları halen damlamaya devam eden spatulası ile birlikte yanıma geldiğinde hafifçe eğildi "Öncelik ilk misafirimize" dedikten sonra fırında pişirdiği tavuktan bir parça tabağıma koydu. Yemeğe başlamadan önce tüm üyelerin tabağına konulmasını bekledim. Bunun yapmamdaki tek amaç, nezaketti.

Herkesin tabağı pirinç ve fırında tavuk ile dolduğunda Seok Jin, Nam Joon'un arkasına geçip kollarını boynuna doladı. Ve o bunu yaparken Nam Joon konuşmaya başladı "Önce misafirimizden lezzet yorumu alalım"

Başımı aşağı yukarı hareket ettirdim ve "Tabi" derken Yoon Gi'nin halen tuttuğu elimi elinden ayırdım.

Sol elime çatalı sağ elime bıçağı alıp tavuğu minik parçalara bölerken tüm gözlerin üstümde olduğu ortamdaki sessizlikten belliydi. Tek bir çıtırtı yoktu.

Çatalıma batırdığım tavuğu ağzıma atmadan önce güzelce inceledim ve hemen ardından Seok Jin'e döndüm "Yumuşak görünüyor, bunu sevdim"

Güldüğünde ise çatalı ağzıma götürdüm. Böldüğüm tavuk parçası çatalın sivri metal uçlarından kayıp ağzıma düştüğünde tadını daha iyi alabilmek için gözlerimi kapattım.

Tavuk dişlerim arasında hareket ederken fazla efor sarf etmeme gerek kalmıyordu. O kadar yumuşak ve hoş bir tadı vardı ki kendiliğinden dağılıp işimi kolaylaştırıyordu. Yumuşaklığı bir yana dursun, tadı da bir o kadar güzeldi. Ağzımın her bir noktasına değdiğinde havai fişek etkisi bırakıyordu.

Sonunda yuttum ve gözlerimi açtım "Vay canına. Bu hayatımda yediğim en güzel şeydi"

Seok Jin adeta bir ödül töreninde ödül almış gibiydi. Gururu ve mutluluğu yüzünden okunuyordu "Teşekkürler"

Trespass | yoongi ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin