Iki : 둘

6.5K 405 188
                                    

Gözlerimi kapatmadan önce gördüğüm son şey siyah saçlı olan çocuğun saçlarıyla son derece uyumlu gözleriydi. Ardından bir patlama sesi duydum.

★★★★

Bana doğru yaklaşan ayak sesleriyle kaçmam gerektiğini hissettim.

Soğuk tüm vücuduma işlerken bir yandan korkuyor ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tek bildiğim iyi şeyler olmadığıydı.

Arkama baktığımda gördüğüm ilk şey yavaş yavaş beyaza boyanmaya başlayan zemini kaplayan kırmızılık oldu. Elleri arkasında bağlanmış kırk yaşlarındaki hafif beyaz saçlı adam -kar da olabilir- vücut kontrolünü kaybederek yere yığıldığında başındaki kırmızı sıvıyı da fark ettim.

Olabildiğince hızlı koşmaya çalışıyordum ama vücudumu saran kalın kıyafetler buna engel oluyordu.

Adım atamadığımda yakalandığımı anladım. Mont dolayısıyla beni tuttuğunu -ya da tuttuklarını- hissedemiyordum ama adım atamadığım yakalandığımı kanıtlıyordu.

Süratle koşarken birden durmanın etkisiyle berem yere düşüp beyazla kaplı zeminle buluştu.

"Siktir" diye fısıldadı arkamdaki ses. Ses tonu oldukça tizdi, korkmam için yeterli bir sebepti.
"Yürü" deyip beni yitmeye başladığında kendi kontrolüm dışında ilerlemeye başladım.

'Nereye?' Ya da 'Ne olacak?' tarzı sorular sormak istiyordum ama boğazımda oluşan yumru, buna engel oluyordu.

Ağlamak isteyip de ağlayamadığımda oluşan yumrunun neredeyse iki katı boğazıma düğümlenmiş, bedenimi saran korkuyla birlikte titrememi sağlıyordu.

On saniye kadar arkamdan yitilerek sürüklendikten sonra Porsche marka siyah renk arabanın önünde durduruldum. Arkamdaki ellerin sahibi beni bıraktığında yüzünü görebilmek için ona döndüm.

Gördüğüm ilk şey sarımsı-mavimsi olan saç rengi oldu. Tamamen Ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu, mavi lensleri olan gözlerini üstümde kilitlemişti.

Giydiği siyah deri pantolon, kırmızı kareli gömlek, kot ceket ve parladığından dolayı yesyeni olan kırmızı ayakkabılar zengin olduğunu anlamak için yeterliydi.

"Arabaya bin" dedi son derece monoton bir ses tonuyla.

"Arabaya bin, hemen!" sesini yükseltmesiyle yerimde sıçradım. Ardından lafını ikiletmenin iyi olmayacağını düşünerek arabanın kapısını açıp ön tarafa bindim.

Arabanın içini kaplayan kokunun bira kokusu olduğu son derece açıktı. Koltuğa oturmadan önce yere attığım Çin yemeği kutuları hafif bir hışırtı oluştururken yan tarafımdaki kapının açılmasını izledim.

Mavimsi saçlarıyla son derece havalı bir edayla koltuğa oturduğunda çıkan ses karşısında gülmemek için kendimi zor tuttum.

Anahtarı yerine sokup çevirdiğinde bana döndü ve bu bana soru sorma olanağı sağladı "Nereye gidiyoruz?"

"Soru sorma" tek söylediği buydu. Açık ve netti.

Rahat oturmak için sırtımda duran çantamı kucağıma aldıktan sonra sırtımı geriye yasladım. Ilk defa Porsche marka bir arabaya binmenin heyecanıyla derin bir nefes aldım. Ölüme gidiyor olsam bile en azından Porsche'nin içinde ölmek gurur verici olmalıydı. En azından para içinde ölecektim değil mi?

Kemerimi bağlamak için soluma döndüğümde kemer takmak için olan şeye -adını bilmiyorum- kartvizit sıkıştırıldığını gördüm. Araba hareket etmesine rağmen kemer takma sinyali vermemesinin sebebi bu olmalıydı.

Trespass | yoongi ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin