On Üç : 열셋

4.7K 339 103
                                    

Arkasını dönüp gitmeden önce "Sonra görüşürüz" diye ekledi.

★★★★

Annem ve babam akşam beş civarında eve geldiklerinde yemek masasına oturduk.

Annem çalıştığı için evde durup yemek yaparak yemek yapma becerisini geliştirmiş birisi değildi. Ve bu yüzden her zaman ki gibi yine yaptığı şeyi yakmıştı. Ve bu, kaçınılmaz bir kavga ortamını da beraberinde getirmişti.

"Yine her şeyi yakmışsın!" Diye çıkıştı babam ve hemen ardından annem "Bütün gün çalışıyorum vaktim mi var?" Diye ekledi.

Çığlık attım "Sizede merhaba!"

Ikisi de bana döndüğünde yüzlerindeki şok ifadesi paha biçilmezdi.

Annem kısacık saçını lastik tokayla toplamaya çalışmış fakat küçük saç telleri tokaya tutunamayıp dağılmıştı. İlginç olan, şaşırtıcı derecede güzel durmalarıydı.

Göz altları şişmiş -bu genelde olduğu için alışık olduğum bir durumdu- yüzüne sürdüğü pudra terlediğinden dolayı dağılmış ve pütür pütür bir hal almıştı.

Babam ise kıyafetini bile değiştirmeden masaya oturmuş, takım elbise olan iş kıyafetinden sadece kravatını çıkarmıştı. Görüntüsü kötü sayılmazdı, tek kötü yanı kokan çoraplarıydı.

"Yorgun görünüyorsun canım. Bugün iyi dinlenemedin mi?" Diye soran annemdi.

Bu soruyu dalgayla karışık yoldan sorup sormadığını düşündüm. Çünkü doğduğumdan beri günde 12 saatten az uyumayan bir insandım. Hatta bir keresinde iki gün bir gece kesintisiz uyuyarak rekor denemesi yapmışlığım bile olmuştu.

Daha sonra tüm günümü gözümün önünden geçirdim.

Yoon Gi ile yaşadığımız kamera macerasından sonra küçük bir tekme yemiş ve daha sonrasında birlikte film izlemiştik. Film izlerken Yoon Gi'nin ısrarları üzerine her ne kadar sevmesem de şekerli mısır patlatmış ve yarısından çoğunu ben yemiştim.
Film izlerken duygusal sahnelerde Yoon Gi ile göz göze gelmiş ve gülümsemiş, hatta çoğunlukla kahkaha atmış, fakat sonuna doğru filmi her izlediğimde olduğu gibi yine ağlamıştım. Yoon Gi ise yanımda oturduğu için hızla beni kolları arasına sarmış ve sakinleşmemi sağlamıştı.

Yoon Gi'nin kötü bir karakteri olduğunu düşünmüyordum. Sadece mesleği gereğini yapıyordu ve onu sadece bundan dolayı yargılamak bence saçmaydı. Eğer mesleğe göre yargı olsa o zaman doktorlar hem dünyanın en iyi insanları hem de en kötü insanları olmazlar mıydı? Hem hayat kurtarıyorlardı hem de bazen ya kurtaramıyor ya da ameliyat esnasında ölümlerine sebep oluyorlardı. O zaman Yoon Gi de iyiydi. Insanlara borç para veriyordu, değil mi?

Tüm bunlar beş saniye kadar bir sürede beynimde geçerken annemin sesiyle kendime geldim "Iyi misin?"

Başımla onayladıktan sonra önümdeki kaseye döndüm "Başka yemek var mı? Bunu yemek istemiyorum"

"Önce çorbanı iç. Gelişimin için önemli"

Sabah bana bağıran babamla aynı kişi değilmiş gibi konuştu "Kızı bir rahat bırakmıyorsun! Bırak istediğini yesin!"

Yine bir tartışma konusu bulmaları gecikmemişti. Istemsizce önümdeki kaseye baktım, canım yemek istemiyordu. Çorbanın en üstünde yüzen yağ tabakası çorbayı istememem için yeterli bir sebepken üstüne üstlük soya sosu da fazla olduğundan dolayı kötü bir kokusu vardı.

Dirseğimi masanın üstüne koyup sol elimi yüzüme dayadım. Diğer elimle şekerliğe uzanıp bir küp şeker aldım. Çayımı karıştırırken boş gözlerle anne ve babamı uzun uzun süzdüm. Neden bahsettiklerini anlamadığım konuşmaları, derin bir kuyunun dibinden yükselen uğultu gibi duyuluyordu.

Trespass | yoongi ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin