On Dokuz : 열아홉

4.4K 326 98
                                    

Kafamda kurduğum olasılıklar içinde en az zararlı olan 'para ödünç vermek' maddesi için yola çıkmış olmamızı umut ederken sessizliğimi korumaya devam ettim.

★★★★

Yol bitmek bilmiyordu ve ben bir insan ne kadar sıkılabilirse ancak o kadar sıkılmıştım. Konuşmayı seviyordum -özellikle yanımda değer verdiğim insanlar bulunuyorsa sevme kat sayım üçe katlanıyordu- ve şu an konuşmadan durmak adeta bir işkence gibiydi doğrusu.

Konuşma başlatmak için yattığım koltuktan doğruldum "Müzik dinlesek mi?"

Elini sertçe direksiyona vurduğunda yerimden sıçradım. Hatta üzerimde o kadar büyük bir etki oluşturdu ki neredeyse küçük dilimi yutuyordum.

"Sana konuşmamanı söyledim" dedi bir saniyeliğine bana bakıp geri önüne dönerken "Ayrıca şu ilişkimizi bir düzene sokalım artık"

"Ilişkimiz? Düzene sokmak?" Dedim son hecelerine soru ifadesi vererek. Ardından derin bir nefes aldım ve devam ettim "Polislere karşı oluşturduğumuz bir yalan olan 'sevgili' meselesini uzatan sensin ve bu öneriyi ileri süren de sensin öyle mi? Saçma"

Gözlerini yoldan ayırmadan ve arabanın hızını sabit koruyarak konuştu "Hoşuna gitmediğini söyleme"

Kollarımı göğsümde birleştirdim "Madem 'ilişkimizi' düzene sokmak istiyorsun o halde sürekli beni öpüp durma"

"Ne o?" Derken başını bana çevirdi ve gözlerime odaklanırken yandan gülüşünü gözlerimin önüne serdi "Kafanı mı karıştırıyorum?"

"Hayır ama sürekli bunu yapman hoş değil"

"Senin yerinde olmak isteyen yüzlerce kız var biliyorsun değil mi?"

Başımı salladım fakat yola baktığı için bunu gördüğünden emin değildim "O zaman neden gidip o kızları öpmüyorsun?"

Güldü "Çünkü hepsinin istediği tek gecelik ilişkiler"

Tıpkı onun gibi güldüm "Senin onlardan farkın ne?"

"Beni boşver de asıl senin farkını konuşalım. Farkında mısın şu an nereye gittiğimiz belli değil ama sen benimle ilişki mevzusu konuşuyorsun" o konuşurken her kelimesine hak veriyordum "Ayrıca güzelsin"

Öndeki arabalar teker teker dururken biz de haliyle yavaşlıyorduk "Ne kadar yolumuz var?" Diye sorduğumda bekletmeden cevap verdi.

"Geldik"

"O halde sen inmeden söyleyeyim Daegu'dan buraya bir kafede çalışmak için neden geldiğimi merak ediyorsundur ki etmiyorsan bile söyleyeceğim" derin bir nefes alıp devam ettim "Özellikle senin en sevdiğin kafeyi seçtim Yoon Gi. Buraya seni daha fazla görebilmek için geldim"

Arabanın anahtarını çevirerek durdurdu "Bunu geldiğimde konuşuruz olur mu?" Dedi ve anahtarı çıkarırken devam etti "Arabadan çıkıp kendini tehlikeye atma, ne olacağı belli değil. Uzun süre gelmezsem de gidersin tamam mı?" Deyip anahtarı kucağıma fırlattı.

"Fikrimden vazgeçtim" dedim anahtara bakarken "Kafamı feci derecede karıştırıyorsun"

Bu cümlemden sonra onun yüzüne bakamazken o çoktan arabadan inmiş ve arabaya acımadan kapıyı sertçe örtüp gitmişti bile.

Beş dakika geçmeden telefonumu elime aldım ve müzik çaların açılmasını beklerken atrafa göz attım. Etrafta hiç kıpırtı yoktu. Hatta Yoon Gi'nin gidişinden beri daha da durgunlaşmış bile olabilirdi.

Müzik çalar açıldığında 'karışık' tuşuna bastım ve müzik tüm arabanın içine yayılırken koltuğun altındaki kola dokunarak geriye yatmasını sağladım. Başımla birlikte tüm vücudumu da koltuğa yasladığımda gözlerimi yumdum. Müzik dinlemek en sevdiğim şeydi ve dünyadaki en güzel şeyler gözü kapalı yapılırdı değil mi? Birini öpmek olsun, dua etmek olsun ya da hayal kurmak olsun... hepsi gözü kapalı yapılırdı çünkü dünyadaki en güzel şeyler gözle hissedilen kalple hissedilenlerdi.

Trespass | yoongi ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin