Öksürdü "Paraya mı ihtiyacın var?" dedi tanıdık gelen ses "Ayaklı banka burda"
★★★★
Arkamı döndüğümde gördüğüm kişi Yoon Gi'den başkası değildi. Kapşonundaki tüyler neredeyse yüzünü görmeme engel oluyordu ama bu onu tanımama engel değildi.
"Sorun paramın olmaması değil, sorun o kadar para vermek istememem" dedim ellerimi montumun cebine yerleştirirken.
"Sorun değil, senin için alabilirim" derken yavaş mimiklerle dışarıyı işaret ettiğinde çaktırmadan dışarı baktım. Polis olduğunu üniformasından anladığım birkaç kişi dışarda arabalarında bekliyorlardı. Komik olan ise arabaların mavi-kırmızı ışınlarının açık olmasıydı.
Gülümsedikten sonra başımla onayladım. Han Ra anlamayarak bize bakıyordu. Doğal bukleleri olan simsiyah saçlarını ensesinden geriye attığında kulağına eğildim "Sadece bir oyun. Birkaç dakikalığına benim için dayanabilir misin?"
"Gel" dedi Yoon Gi ve sol kolunu yukarı kaldırdı. Ona doğru yaklaştığımda beni hızla yanına çekti. Kolu yavaş yavaş belime indiğinde gerildiğimi hissettim.
Vücutlarımızın birbirine değmesine montlarımız engel olurken bir nebze rahatladım.
Eli hâlâ belimdeyken bir adım ilerlediğinde bende onunla ilerlemiş oldum. Oluşan hava akımıyla birlikte burnuma dolan koku, tekrar tekrar koklamam için yeterli bir sebepti. Sigara ve çikolata, birbirinden olabildiğince zıt iki koku, ancak bu kadar güzel kokabilirdi.
Başımı ona biraz daha yaklaştırarak kokuyu adeta sömürürcesine içime çektim. Ardından derin nefes şeklinde dışarı verdim.
Kasaya ulaştığımızda Yoon Gi iki sebze aromalı rameni kasaya bıraktıktan sonra beni kavramadığı elini cebine attı. Elini birkaç saniye cebinde dolaştırdıktan sonra yüzünü astı.
"Bir saniye" dedi kasiyere. Yoon Gi'ye göre fazla kibar bir hareket olması dolayısıyla şaşırmadan edemedim."Jungkook" dedi monoton bir ses tonuyla "Buraya gel"
Başımla dönüp bakmam için alan fazla dardı ve bu yüzden Jung Kook yanıma geldiğinde, geldiğini anca fark ettim.
"Hey" dedi bana bakarak. Hemen ardından Yoon Gi'ye döndü "20.000 vona ihtiyacınız var sanıyorum"
"Ye Gi-ah" bu Han Ra'nın sesiydi. Zor da olsa ona döndüm. Kendiliğinden bukleli olan saçlarının bir kısmını -büyük bir kısmını- sol tarafında toplamış ve parmaklarıyla oynuyordu. Onun her hareketinin ne anlama geldiğini bildiğim için düşünmeme gerek kalmadan utangaçlık ve sıkıntı arası bir durum arasında kaldığını anladım.
"Ben dışarda bekliyor olacağım" dedi başını öne eğerken. Ve bunu da yüzde seksenlik bir ortalamayla yüzü kızardığı zamanlar yapıyordu.
"Hemen geliyorum" dedim ve gülümsedim ardından Han Ra'nın kapıdan çıkışını izlemeden önüme döndüm.
Jung Kook cebinden 20.000 von çıkardığında bana bakmayı ihmal etmedi. Özenle taradığı belli olan saçları alnına düşerken gözleri neredeyse gözükmüyordu.
Kasiyerin poşete koyduğu iki ramen paketini uzanıp aldıktan sonra Yoon Gi'nin belimde olan eli yardımıyla kapıdan dışarı çıktım. Kapının üstünde asılı olan çanın sesi oldukça hoştu doğrusu.
"Ben artık gideyim" dedi Yoon Gi elini belimden çekerek.
"Bir şey sorabilir miyim?" dedim ve onay aldıktan sonra devam ettim "Burda ne işiniz var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trespass | yoongi ✔
FanficGerçekten bu şeyi bir suç olarak adlandırabilir misin? To: @SAGIENIUS #hayrankurgu ➡ 12 (15.05.2018)