-Leydi Cersei Lannister-

397 22 0
                                    

Myra, Cersei'nin uyandığını görünce bir bardak su ve sabahlığını getirmişti. Cersei'nin doğrulmasına yardım etti. Oda da 5-6 kişi vardı ama yalnızca Üstat Luwin ve Lord Stark'ı tanıyabilmişti. Ne olduğunu anlamak için kalkmaya çalışmıştı. Hala kanaması vardı, farkındaydı. Ayağa güçlükle kalkmıştı. Yavaşça lordun yanına ilerledi. Herkes kızının beşiğinin etrafında toplanmıştı. Lord Stark'a döndü "Ne oluyor? Neden herkes burada?" diye sordu. Herkes sessizleşti. "Leydim oturmalısınız." Lord Stark'ın sözleri anlamsız kalmıştı. Cersei beşikte yatan kızının cesedine baktı. Lord Stark, Cersei'yi düşmek üzereyken tuttu. Cersei çaresizce Lord'a sarıldı. "Herkes odadan çıksın!" diye bağırdı Lord Stark. Lord, Cersei'yi yatağa yatırdı. Cersei kocasının önünde ilk defa bu kadar ağlamıştı. O gün hiç konuşmadıkları halde Lord Stark tüm gün Cersei ile beraber kalmıştı. Cersei ağlayarak uykuya daldıktan sonra Lord kendi odasına geçmişti. Cersei rüyasında Tyrion'ın onu boğduğunu görerek uyandı. "Kraliçe olacaksın, ardından daha güzeli ve daha genci gelecek ve elinde olan her şeyi alacak. 3 çocuğun olacak altından taçları, altından kefenleri olacak. Ve ardından volanqarının elleri boğazında olacak." Cersei kehaneti hatırladı. Kraliçe olmamıştı, çocuklarının İkiside kocasındandı ve İkiside taç takmamıştı. Hayır, diye düşündü "Benim sonum Tyrion olmayacak" Cersei etrafına bakındı. Odada yalnızdı. Hala dışarısı karanlıktı. Eskiden kâbuslarını yatıştırması için Jaime'nin yanına gider ve onun kollarında uyurdu. Şimdi ise Jaime'yi bir daha ne zaman göreceğini bile bilmiyordu. O gece bir daha uykuya dönmek istemedi. İki çocuğunun da öldüğü beşiğin başında biraz ağladı, bir insan bu kadar ağlayabilir miydi? Ardından teyzesinin sözlerini hatırladı, bir aslan ağlamamalıydı. Ardından sessizce beşiği kapısının önüne bıraktı. Sabaha kadar camın kenarında oturarak sadece annesini ve Jaime'yi düşündü. Üçünün beraber olduğu zamanları ama o zamanlar gitmişti. O küçük canavarın yaşaması için annesi ölmüştü. Cersei Tyrion'ı hatırlamak istemiyordu. Bütün bu düşüncelerle sabah olmuştu bile. Cersei üstünü giyinip kahvaltıya indi ve kocasının yanına oturmuştu. Lord Stark her zamanki nazikliği ile Cersei'nin elini öpmüş ve günaydın demişti. Cersei de günaydın diyerek karşılık vermişti. Lord Stark Cersei'nin kulağına eğildi "Burada olmanıza gerek yok. Sadece iyi misiniz leydim?" dedi. Cersei bunu cevaplamak istemediğinden kahvaltısına başladı, Lord cevabı almıştı. Cersei günün geri kalanında sıcak bir banyo yapıp uyumak istedi. Ve aynen bunları yaptı. Akşam Lord Stark ve Üstat Luwin tarafından uyandırıldı. Lord Cersei'nin yanına oturdu " Leydim ve Lordum bir varise ihtiyacınız olduğunu biliyorum." Diyerek söze başladı Üstat "Leydim yaptığınız art arda doğumlar sonucu rahminiz zarar gördü. Yeni bir çocuk için biraz beklemenizi öneririm. Sadece bedeninizin kendini toparlamasına izin verin." Dedikten sonra üstat odadan çıktı. Lord, Cersei ile beraber kaldı. Kuzeyle ilgili birkaç soru sordu Cersei. Burayı öğrenmesi gerekiyordu. Lord Stark'ın onun bir işe yaramaz olduğunu düşünmesini istemedi. Çocuk için ara vermişlerdi. Bu arada Kuzey hakkında bir şeyler öğrenebilir ve Kuzey'i yönetebilirdi. Yönetmeyi babasından öğrenmişti. 2 gün sonra babası bir mektup yollamış ve hamile kalmasını emretmişti. Cersei mektubu cevapsız bıraktı. Yapması gerekeni kendi de biliyordu. Kendine 1 hafta süre verdi. Ardından yeniden denemeye başladılar. Cersei 3 ayda 4 kere kanlı çarşaflarla uyanmıştı. Düşüklerini Lord Stark'a söylememişti. Son düşüğünden 2 gün sonra kontrol için Üstat Luwin'e gitti. Sonuç Cersei'nin çocuğu olması mümkün değildi. Odasına döndü. Ağlamak istiyordu ama gözünden gözyaşları akmıyordu. Bunu Lord'a söylemesi gerektiğini biliyordu. Fakat Kaya'ya geri yollayacağından korktu. Kaya'da aşağılanmak, Winterfell'de aşağılanmaktan daha beterdi. Ama bunu yapması gerektiğini biliyordu. Lord Stark'ın varisi Benjen olabilirdi. Kaleyi bir piçe veremezlerdi. Cersei akşam yemeğinden sonra söylemeye karar verdi. Akşam yemeğinde söylemeye karar verdi. Akşam yemeğine hazırlandı. Aylar sonra kendine ilk defa bakıyordu. Sıcak bir banyo yaptı. Çıplak vücuduna baktı. Yüzü hala eskisi gibiydi ama vücudunda çatlaklar vardı, özellikle karnında. Ardından Lannister renklerine büründü. Altın saçlarını ördü. Kendine tekrar baktığında tam bir Batılı olduğunu fark etti. O Batı'nın Işığıydı. Yemek vakti gelmişti. Merdivenleri yavaş yavaş indi. Cersei salona girdiğine herkes ayağa kalktı ve "leydim" deyip selamladı. Lord daha gelmemişti. Cersei yerine oturdu Lord kocası gelene kadar kimse yemeğine başlamıyordu. Lord içeri girdi. Herkes tekrardan ayağa kalktı. Lord herkesin oturması için el işareti yaptı. Herkes oturup yemeklerine başladı. Cersei'nin fazla iştahı yoktu. Yemeğiyle oynuyordu. Kimsenin bunu fark etmemesini umdu. "yemeği beğenmediniz mi, leydim?" Lord Stark, Cersei'ye döndü "hayır lordum, yemek gayet güzel" diye yanıtladı Cersei. Lord yemeğine geri döndü "Leydim, yemekten sonra benimle Tanrılar Ormanı'nda yürümek ister misiniz? Sessiz ve güzel bir yerdir." Cersei, Tanrılar Ormanı'nı sevmiyordu Ağaçların üzerine işlenmiş yüzler vardı ve Kuzeyliler bu ağaçlara "Tanrı" diyordu. Ama kocasının teklifini reddetmek istemedi. "Tabi size katılmak onur veriri Lordum." İkiside yemeklerine döndü. Arkasından tatlılar verildi. Normalde tatlılar yendikten sonra Lord Stark adamlarıyla otururdu. Bu akşam Cersei için ayrılmıştı. Lord çoktan tatlısını bitirmişti, Cersei'yi bekliyordu, acele etmemesini de söylemişti. Cersei tatlısını bitirdi. Lord Cersei'yi kolundan tuttu. Herkesin arasından kaçıp Tanrılar Ormanı'na gittiler. Bir süre sessizliğin tadını çıkardılar. Sessizliği bozan Lord Stark oldu. "Yoruldunuz mu?" dedi. "Hayır, sadece bu güzel akşamı neye borçluyum merak ediyorum." Gerçekten de bu akşam çok güzeldi, yaz akşamları gibi bir hava vardı. "Sizi tanımak istiyorum leydim, hayatımı beraber geçireceğim insanı tanımak hakkım sanırım, beni sevin demiyorum, bana âşık olmanızı da beklemiyorum, bende size aşık olamam ama sizi tanımak isterim." "Bende sizi tanımak isterim lordum." İkiside ailelerinden bahsederek yürüdüler, Cersei kısa bir süre içinde yorulmaya başladı. Lord "Oturalım mı?" diye sordu. Cersei başıyla onayladı. Lordun yardımıyla sırtını bir ağaca yaslayarak oturdu. Ardından Lord da aynı şekilde oturdu. Lord, Cersei'nin elini tuttu, Cersei lordun el tutuşuna karşılık verdi ve kafasını lordun omzuna yasladı. Sessizce bir süre oturdular. Ardından bir süre daha yürüdüler

-Lordum size bir şey söylemek zorundayım

-Söyleyin Leydim

-Sizden özür dilerim, bugün Üstat Luwin ile konuştum ve çocuğum olması mümkün değilmiş. Lord Cersei'ye sarıldı " Üzgünüm leydim... Ben gerçekten üzgünüm" dedi ve Cersei'ye tekrardan sarıldı. Cersei'nin vücudu, Lord'un vücudunun yanında çok küçüktü ve son zamanlarda Cersei giderek zayıflamaya başlamıştı. Cersei'nin gözleri yaşla doldu. Cersei, Lord'un sarılmasına karşılık verdi. Cersei kafasını kaldırdı. Lordun yanağından tuttu. Kendine yaklaştırdı ve öptü. Dudakları ayrıldığında Lord "Geri dönmek ister misiniz?" diye sordu, "evet, dönmeliyiz." 

Dişi Aslan ve KurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin