Güzel yorumu ve eleştirisi için @yesilkahve teşekkür ederim.
"Valary hadi uyan geldik!" gerilerek doğruldum. Kafamı ağır ağır çevirdim. Yakışıklı tepemde dikilmiş, öfkeyle bana bakıyordu.
"Ne var kalktık işte!" gözlerini devirip, homurdanarak jetten indi. Telefonumu cebimden çıkarıp, ayağa kalktım. Batur'dan yirmi tane arama, otuz tane de mesaj vardı. Arabanın ön yolcu koltuğuna geçip, kapıyı kapattım. Konuşmak istemiyorum en iyi mesaj atmak. Eğer konuşursam gelip, yanımda olmasını istediğimi anlar.
'Yolculuğu uyuyarak geçirdim. Göremedim o yüzden. Merak etme Chearlotte'deyiz.' mesajı gönderip, tekrar cebime sıkıştırdım. Orman yoluna girince daha fazla beklemeye gerek yok diyerek amcama döndüm.
"Durdur arabayı." durduğunda bana döndü.
"Yanlız mı?"kaşlarını kaldırıp, yalnız olmak istediğimi tekrar onaylama mı bekledi. Kafamı sallayıp, kapıyı açtım. Onun tarafına ilerleyip, hafifçe eğildim.
"Telefonum kapalı olacak. Eğer üç saat içinde dönmüş olmazsam telaşlan." yanağına ufak bir öpücük bırakıp, hızla ormana daldım. Dümdüz ilerleyip, iki kilometre sonra sağa döndüm. Otların kapattığı patikaya doğru miskin adımlar attım. Eskiden bu yol böyle değildi. Etrafında çiçekler olurdu. Otlar hep kısa olurdu. Fakat şimdi dikenli, kurumuş yabani otlar yolu kapatmış. Canımın acımasını umursamadan otları ellerimle ikiye ayırarak patika boyunca ilerledim. Kaçmayı seven tarafım dön arkanı uzaklaş diyordu. Ama yapamam bu yolun sonunda istediğim şeyler var. Sorularımın, sırlarımın cevabı var. Şimdi kaçamam bugün olmaz. Patikanın sonunda artık harabe olmuş evle karşılaştım. Gözlerimden yaşlar yanaklarıma dökülüyordu. O güzelliğinden geriye hiç bir şey kalmamıştı. Bir tek çocukluğumda ki evin arkasında olan koy eski güzelliğiyle duruyordu. Kapıyı itince ürkütücü bir gıcırdama ormanda yankılandı. Evin içinde fareler, böcekler cirit atıyordu. Tavan ve kapıların pervazları örümcek ağıyla kaplı. Amcam demek ki burayla pek ilgilenmemiş. Yerdeki kan izlerini görmemle bir kaç saniyelik o geceye dair film şeridi geçti gözümün önünden. Kafamı sağa sola sallayıp, eski odama doğru ilerledim. İçeri girdiğimde mor bir çocuk odasından geriye kalanlara baktım. Günümün geri kalan kısmını burada kitap okuyarak ya da resim yaparak geçirirdim. Kapının solunda duran çalışma masama ilerleyip, çekmeceyi açtım. Annemin verdiği el yazması büyü kitabını alıp, odadan çıkmak için arkamı dönerken gözüme oraya ait olmayan bir çanta ilişti. Onu da alıp, yatak odasına gittim. Bir an önce şu evden, anılarımın karmaşıklığından kurtulmak istiyorum. Resim bulma umuduyla annemin ve babamın yatak odasına girdim. Annemin, babamın ve benim küçüklüğümün olduğu resimleri toplayıp, diğerleriyle birlikte sırt çantama koydum. Diğer küçük çantayı da elime alıp, evden dışarıya kendimi attım. Derin bir nefes alıp, göz yaşlarımı sildim. Koya doğru ilerlerken küçük çantayı inceledim. Kumların üzerine oturup, küçük çantayı önüme koydum. Evdeki diğer eşyalar kadar tozlu değildi. Sanki çok sonradan konulmuştu. Yavaşça fermuarı açtım. Sanki dokunsam ufalanıp, dağılacak gibi duruyordu. Ağzını açıp, içindekileri kumun üzerine boşalttım. Bir albüm, bir defter ve bir eski parşömen kumun üzerine düştü. Albümün kapağını açınca ilk adım attığımda çekilen bir resim vardı. Bu çantayı oraya kim bıraktı? İçindekiler önemli diye çantaya koyulduğu apaçık ortada. Albümü çantaya geri koyup, günlüğü elime aldım. Günlüğün ilk sayfasını inceleyince gözümden akan yaşa mani olamadım. Annemin el yazısıydı. Anneme ait özel bir günlüğü kim koyar bu çantaya? Bu işte bir iş var yıllarca eve adım atılmadığı yerde ki dağılmamış olan toz tabakasından anlaşılıyordu. Daha sonra incelemek için onu da çantama koydum. Kolumda ki saate gözlerim kayınca yaklaşık iki saattir burada olduğumu fark ettim. Parşömeni düzgün bir şekilde çantama yerleştirip, patikaya doğru ilerledim. Ah bende daha ne olacak diye düşünüyordum. Şimdi de gizli bir yardımcı çıktı. Veya yardımcılar. Resmen kolaylıkla aradığımı bulmam için çanta oraya bırakılmıştı. Ana yola çıkınca telefonumu açtım. Gelen arama ve mesajları hızla geçip, amcama mesaj attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİMİN LANETİ
Hombres LoboGeleceğin kabusu olması için temelleri geçmişten atılan bir lanet. Omuzlarında birden fazla yükü olan bir kadın. Kayıplarla dolu bir hayatın. Sürprizlerle dolu bir geleceğin. Pençesine hapsolmuş. Sonunun huzur olmasını isteyen bir kadın. Bu onun ge...