Kaleye girdiğimiz gibi amcamın odasına hızla ilerledik. Annem haber verdiğini söylemişti ama benim onunla yüz yüze konuşmam gereken konular vardı. Merdivenleri üçer üçer tırmandım.
"Hamilesin sen biraz yavaş ol. Mina? Kime diyorum ben!" arkamdan bağıran Batur'u umursamadan koridoru kurt hızıyla aşıp kapıya ulaştım. Görevliler başlarıyla selamlayıp kapıları açtılar. Tahtından hızla kalkıp bana sarıldığında özlemle bende ona sarıldım. Ona ne zaman sarılsam babamın kokusu burnuma doluyor. Buda ciğerlerimi yakmaya yeterde atar bile. Büyük bir özlem var! Anlatılamayacak bir özlem var içimde!
"Ah sağ salim döndün. Iyisin değil mi?" kafamı omzundan kaldırıp yüzüne baktım. Kafamı sallayıp odaya girenlere baktım. Sağ elini karnıma koyup torununu da kontrol ettikten sonra bizden ayrıldı. Kaşlarını çatıp sert adımlarla Batur'a ilerleyince kalbim göğüs kafesimi zorladı. Kalbini sökme sadece boynunu kırmakla yetin ne olur! Yakasını yapışınca aldığım nefesi yavaşça verdim. Boynunu kıracak yavaşça onlara yaklaştım.
"Aleix kalbini sök dedi. Ama ben yeğenim için bunu yapmayacağım. Bu sefer boynunu kırmakla yetineceğiz!" filinta gibi kocam yere yığıldı. Düşmeden kafasını tutup yavaşça yere indirdim. Amcam kaşlarını çatmış beni izliyordu. 'Anne babama söyle Vallary sana kızmış ne istiyorlar benim kocamdan!'
"Neyse amca kırmızı ay ne zaman?" kaşları çatılınca neden sorduğuma anlam veremediğini anladım. Çalışma odasına ilerleyince arkasından giderken açıkladım.
"Güçlerimin tamamına o zaman kavuşacağım. Ve Destry ancak o zaman yenebilirim." raftan aldığı kitapla masasına oturdu. Masanın üzerinde birkaç tane eski parşömen ve bir yığın kağıtla, eski kitap vardı. Deri koltuğa oturup cevap vermesini bekledim. Elimi karnıma yerleştirip oğluma seslendim. 'Babaya çabuk iyileşmesi için büyü yapalım.' Avucumun içine yediğim tekmeyle, Batur'a odaklanıp art arda üç defa fısıldadım. 'curare' Duyduğum hırıltılı nefesle ayıldığını anladım.
"İyileştirmen bittiyse bildiklerini anlat." fark etmeden kapattığım gözlerimi açıp amcama baktım. Kafamı sallayıp tek tek sırasıyla her şeyi anlattım. Kehaneti, Batur'a yapılan büyüyü, Angel'in beni zayıf düşürmeye çalıştığını...
"Bendeki kehanet rusçaya çevrilmişti. Sende ki kehanet ise latince?" parşömeni tekrar sararken annemin cevabı zihnime doldu.
"Bizdeki kehanet benim aileme verildiğinde rusçaymış. Türkçeye ve diğer dillerede çevrilmiş. Ailelerin başlarına gönderildi. Fakat amcanda ki ilk nüsha büyük büyük dedene verildi. Destry o zamanlar daha gençti 40 yaşlarındaydı. Fakat çok zalimdi. Nerede bir Well ve diğer ırklardan birini görse sorgulamadan katlediyordu. Işte ilk kehanet o zaman var oldu. Nereden geldiğini kimse bilmiyordu hala da bilmiyoruz. Kimileri Maleficusların laneti bu dedi, kimileri komploya kılıf dedi."
Annem bana anlatırken bende odadakilere tekrar ediyordum. Son cümleyide tekrar edip yumduğum gözlerimi açtım. Boğazımdaki yumruyu aşağı indirip hepsinin yüzüne tek tek baktım. Zamanımız azalıyor bir plan hazırlamalıyız.
"Ben size göre fazla güçlüyüm. Fakat Destry'le eşitiz. Saldırı planımız basit ve etkili olacak. Onların beklediği gibi geçmişteki savaşlardaki saldırıları yapmayacağız. Lider sensin fakat bu benim savaşım amca, hepiniz eklemeler yapabilirsiniz fakat plan benim üzerime kurulacak. Ilk önce kaç kişiyiz Dima?" amcam ve Batur omuzlarını dikleştirip gururlanarak bana baktılar. Bende Destry'de olmayan bir şey var. Ne yazık ki o bir aileye hiç bir zaman sahip olamayacak. Dima'nın cevabıyla ona döndüm.
"Tüm İpsumlar biner kurt gönderdi. Babanda. Yedi sürüden gelen kurtların dışında bizim 3000 adamımız var. Hepsi savaş görmüş en iyi Master'lar." yetmez onunla birlikte olan iki bin Maleficuslara karşı on bin adamımız ancak dayanır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİMİN LANETİ
Kurt AdamGeleceğin kabusu olması için temelleri geçmişten atılan bir lanet. Omuzlarında birden fazla yükü olan bir kadın. Kayıplarla dolu bir hayatın. Sürprizlerle dolu bir geleceğin. Pençesine hapsolmuş. Sonunun huzur olmasını isteyen bir kadın. Bu onun ge...