Gözlerini açıp beni gördüğünde hızla doğrulup ayağa kalktı. Bakışları gerçek olduğuma inanamadığını kanıtlar gibiydi. Biraz da acı vardı o aşık olduğum kahvelerde! Yavaşça doğrulup karşısında durdum. Yutkunup hafif bir tebessüm etmeye çalıştım. Başarabildim mi bilmiyorum. Göğüs kafesimi zorlayan kalp atışlarım. Ayakta durmamı bile zorlaştırıyor iken iyi görünmeyi başarmak. Zor, çok zor!
"Batur!" korku vardı sesimde yüzümde ki gülümsemeye rağmen. Tepkisiydi beni korkutan. Aşık olduğum adamın kalbini kırmış olmaktı beni korkutan! Onun benden başka gidecek bir yeri yoktu ki! Bunu bile bile ona 'Git!' dedim acımasızca! Yanaklarıma düşen yaşlar hızlanmıştı. Sevdiği boynuma ulaşamadan üzerime düşüyordu. Bana doğru bir adım atıp elini uzattı tereddüt ediyordu. Varlığımdan!
"Gerçeğim!" kelime dudaklarımdan salınıp özgürlüğüne kavuştuğu gibi bende beni sarmasına aşık olduğum adamın kollarına kavuştum. Boynuma art arda öpücük bırakıp mümkünmüş gibi beni daha sıkı sardı. Karnımda hissettiğim tekmeyle Batur'dan uzaklaşıp az boşluk bıraktım. Uzaklaşmak istediğimi sanıp benden bir adım geriye gidince kolunu tuttum.
"Ben özür dilerim Batur! Ne olursa olsun sana git dememeliydim! Affet beni yalvarırım daha fazla uzak kalma benden!" bir adım daha atıp bu sefer aramızda ki mesafeyi ben kapattım. Kahretsin! Gözlerine yansıyordu yaşadığı ikilem! Elini karnıma koydum.
"Tıpkı senin gibi bizimde sana ihtiyacımız var! Uzak durma daha fazla bizden! Savaş kafanda ki o kötü düşünceler ile!" dolan gözleri karnıma diktiğinde başardığımı anladım. Oğlumuz sayesinde onu kazandık tekrar! Tam elini koyduğu yere bir tekme daha gelince iki büklüm oldum.
Tamam annecim anladım buradasın! Unutmadım seni böyle sert bir hatırlatmaya ne gerek var! Bak baba korktu kötü bir şey oldu diye!
İçimden onunla konuşup Batur'un endişeyle kasılan yüzüne gülümsemeyle cevap verdim.
"İyiyim kendini hatırlatma şekli biraz acı verici olabiliyor!" irileşen gözleriyle korkuyla irkildim. Yine o Kızıl Cadı bir şeyler mi fısıldadı?
"Batur iyi misin?" yüzünde oluşan sırıtma saliseler içinde kahkahaya dönüştü. Neye güldüğünü anlamadan bende ona eşlik ettim. Aslında onun kahkahasıydı beni güldüren. Ne kadar da özlemişim onu!
"Mina benimle konuştu! O, o çok güçlü tüm varlıklardan daha güçlü!" hızla kafamı sallayıp kendimi koltuğa bıraktım. Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Bugün ben kazandım ya sonra ki günler? Kızıl Cadı ve Destry'le aynı anda savaşmak zorunda kalacağım. Peki ya oğlum? Onların hedefiyken onu nasıl koruyacağım? Kafamı kaldırıp Batur'un gözlerinin içine baktım. Kaşlarını çatıp önümde diz çöktü.
"Neler oldu?" Neler olmadı ki! Ben sana hangisini anlatacağım şimdi. Ellerimi ellerinden çekip omuzlarına koydum. Anlaşılan gittiği zamandan başlamalıyım.
"Dima aşık olmuş. Sen odaya girmeden önce bana onu anlatıyordu. Seninle kavga ettikten sonra ben peşinden geldim. Kokunu alamayınca bataklıklara doğru ilerledim. Ve orada olduğunu hissettim. Sonra o his kayboldu. Seninle kavga ederken sancı başlamıştı ama ben o an pek düşünemedim. Ormandan çıkmadan yıkılmışım Dima beni kanlar içinde görünce hemen kaleye getirmiş. Bebeği hissedemedim başta sonra anneme seslenmek için odaya çıkmak istediğimi söyledim. O da bana cevap vermeyince berbat hissettim tabi, uykudan annemin seslenmeleriyle uyandım. Bizi ayıran Angel, yani Kızıl Cadı! Seni bulmak için oğlumuz yardım etti. Ve işte buradayız!" kaşlarını çatıp elini anlıma koydu.
"Ateşinde yok! Mina'm annen ölmedi mi senin? Nasıl konuştun onunla?" Daha yeni barışmamış olsaydık ben sana gösterirdim ateşin de yok demeyi! Sinirle dişlerimin arasından tıslayarak konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİMİN LANETİ
LobisomemGeleceğin kabusu olması için temelleri geçmişten atılan bir lanet. Omuzlarında birden fazla yükü olan bir kadın. Kayıplarla dolu bir hayatın. Sürprizlerle dolu bir geleceğin. Pençesine hapsolmuş. Sonunun huzur olmasını isteyen bir kadın. Bu onun ge...