"Hayır çıkmıyorum. Rahat bırak beni!" çarşafı kafama çekip, daha çok gömüldüm yatağa. Bir sabah rahat bıraksa şaşarım. Zevk alıyor benim sinirlenmemden.
"Mina yeter artık çık şu yaataktan!" Off yapıştı sülük gibi! Ben seni sinir etmeyi bilirim dur sen.
"Off tamam çıktım. Oldu mu?" yatakta oturup, arkama yaslandım. Memnuniyetle sırıtıp, yataktan kalktı.
"Oldu Mina huysuz kız çocukları gibisin!" Normalde kurtlar yaralandığın da izi kalmaz. Ama Batur kurda dönüşmeden önce çok derin bir pençe darbesi almıştı. Yüzünü bana çevirince sırtında ki yara bakış açımdan çıktı.
"Aşkım küvete su doldurur musun?" dalgın dalgın kafasını sallayıp, banyoya ilerledi. Esneyip, miskin adımlarla yataktan çıktım.
Banyoya girdiğimde Batur'u duvara bakarken buldum. Ne görüyordu acaba? Yine ne onu üzmüştü? Yanına gidip, ellerimi omzuna koydum. Omzuna ufak bir öpücük bırakıp, omuzlarını sıktım gibi. İrkilip, küvetin kenarından kalktı. Ben mi birşey yaptım acaba? O yüzden mi böyle tuhaf?"Ben sonra girerim." yüzüme bakmadan banyodan çıktı. Batur'un tişörtünü çıkartıp, kirli sepetine attım. Küveti boşaltıp, hızlı bir duş aldım. Kapıyı açıp, banyodan çıktığımda Batur'u yatağın kenarında otururken buldum. Kafasını ellerinin arasında, kafasını önüne eğmişti. Önüne gidip, dizlerimin üstüne çöktüm.
"Ne oldu?" sesim fısıltıdan ibaretti. Dokunmaya çekinerek, elimi yanağına koydum. Beni yeni fark etmiş gibi irkilip, doğruldu.
"İyiyim. Gerçekten Mina'm iyiyim bakma öyle. Hadi giyinsen, bende bir duş alayım." anlıma ufak bir öpücük bırakıp, banyoya girdi. Onu böyle görmeyi hiç sevmiyorum. Kıyafetlerimi giyip, pencerenin pervazına yaslandım. Herkesle, herşeyle baş edebilirim. Ama Batur'la ilgili şeyler tüm direncimi kırıyor. Benim ondan başka kimsem kalmadı. Trina'nın verdiği kıyafetleri giyip, elimi tuttu. Yemek salonuna gitmek için odadan çıkıp, merdivenlere doğru ilerledik.
"Kehaneti okudun mu?" kafasını sağa sola salladı.
"Sen bayılınca, seninle ilgilendim. Amcanı sonra hiç görmedim. " acaba ne zaman bildirilmiş?
"En kısa zaman da inceleyelim. İşe yarar birşey olabilir. Belki bir an önce kurtuluruz şu lanetten. Çünkü ben artık çok yoruldum." hem kızgın, hem üzgün, hissediyorum. Yemek salonu koridorun sonundaydı.
"Ben yanındayım. Her şeyi kendi derdin gibi yüklenme. Sonuna kadar her şeyle birlikte mücadele edeceğiz." elimin üstünü öpüp, daha sıkı tuttu. Seviyorum ben bu adamı ölürcesine! Yemek salonun da sadece Trina ve Sandra vardı.
"Diğerleri nerede?" Trina gülümseyerek bakışlarını bana çevirdi.
"Alger'le taht odasındalar." başımı sallayıp, Batur'a döndüm.
"Ben gidip bir bakayım. Sen otur." kafasıyla onayladı. Kurt hızıyla saniyeler içinde taht odasının bulunduğu kattaydım. Yavaşça kapıya ilerledim. Kapıda ki kurtlara başımla selam verip, kapıyı açtım.
" - ondan daha fazla saklayamayız." gözlerimi devirip, bağırarak konuştum.
"Beyler açız! Entrikalarla sonra ilgilenin yemek saati konuştuğunuz şeye bakın hadi ihtiyar!" hepsi aniden bana dönüp, hayalet görmüş gibi baktılar. Anlaşılan geldiğimi fark etmemişler. Bunlar kimden neyi saklıyorlar? Burnum pis kokular alıyor. Neyse nasıl olsa öğrenirim. Andres ve Pyotr hızla odadan çıktılar. Dima ve ihtiyara yaklaşıp kollarına girdim.
"Çok yavaşsın Dima! Amcam yaşlı onu anlıyorum. Sen neden bu kadar yavaşsın." gülerek bunları söylerken yemek salonuna girmiştik. Amcam kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Onun bu ifadesine karşı hepimiz kahkaha atmaya başladık. Başta ki sandalyeye oturup, şakacı bir kızgınlıkla bana bakarak konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİMİN LANETİ
WerewolfGeleceğin kabusu olması için temelleri geçmişten atılan bir lanet. Omuzlarında birden fazla yükü olan bir kadın. Kayıplarla dolu bir hayatın. Sürprizlerle dolu bir geleceğin. Pençesine hapsolmuş. Sonunun huzur olmasını isteyen bir kadın. Bu onun ge...