T W E N T Y - S I X

960 89 72
                                    

*finale son 2*
*bölümü yazarken aptalca ağladım, şimdi okurken nasıl olacağım bilmiyorum*

''Lütfen, kapama gözlerini.Onlar olmadan nereye bakacağımı bilmiyorum.''

Ellie Dolley o gece bir kere daha Justin'in olmuştu. Ama bu seferki daha farklıydı. Anın tadını çıkarmak istiyorlardı ve oldukça yavaş davranmışlardı. Birbirlerine güzel şeyler söylüyorlar ve bu gecenin hiç bitmemesini diliyorlardı.

Tabii Justin daha fazlasını istediğinde durmamıştı ama hareketleri Ellie'yi incitecek cinsten değildi. Hatta Ellie'nin daha fazlasını istediği bile olmuştu. Fakat gecenin sonunda, Justin hareketlerini yavaşlattı, kendini Ellie'nin kollarına bıraktı ve soluklarını yavaşlatmaya çalıştı. Ellie ise o sırada onun adını mırıldanıyor ve terli alnından saçlarını çekiyordu.

Justin o geceyi Ellie ile beraber, onun kollarında uyuyarak geçirdi. Her şey oldukça güzeldi. Ama geçirdikleri bu gece, birlikte geçirdikleri son huzurlu gece olmuştu. Çünkü bu geceden sonra, Ellie artık geceleri uyanmaya başlıyor ve kendini kusarken buluyordu. Uykuları sürekli bölünüyor ve sürekli kabuslar görüyordu. Bu olay, birkaç gün daha devam etti.

Ellie Dolley'in ölmesine 2 haftadan daha kısa bir süre kalmıştı.

1 HAFTA SONRA

Ellie ciğerlerine gelen keskin ağrı ile yerinden sıçradı ve bir kere daha sertçe öksürdü. Justin uzanıp kızın alnındaki ıslak bezi değiştirdi ve nazikçe Ellie'nin ağzını sildi. Ellie yavaşça yatağa uzandı ve gözlerini kapatıp her şeyin daha iyi olması için dua etti.

Justin neredeyse 2 gündür uyumuyordu .Gözlerinin altı artık sarkmaktan ve çökmekten kopacak diye düşünüyordu Justin, ama gözlerini bir kere bile Ellie'nin üzerinden ayırmamıştı. Berbat bir durumdaydı. Kendini hiç bir zaman bu kadar kötü hissetmemişti Justin. Hatta öyle ki bazı geceler ağladığı bile oluyordu.

Ellie yavaşça Justin'in elini sıktı. Komidinin üzerinde duran suya uzanmaya bile gücü yoktu ve yavaşça mırıldandı. Justin suyu uzatırken, Ellie'nin doğrulması için yardım etti ve ona yavaşça suyunu içirdi.

''Berbat durumdayım, şu halime bir bak Justin. Kendi suyumu kendim içemiyorum bile.'' Ellie yüzünü buruşturdu ve gözleri dolmuş bir halde Justin'e baktı.

Justin kendini zor tutuyordu, neredeyse ağlayacaktı. Paramparça olmasına az kalmıştı ama Ellie için göz yaşlarını kendine saklıyordu. Ellie'nin tek dayanağı Justin'di ve onu ağlarken görürse mahvolurdu.

''Ellie.. yalvarırım böyle konuşma.''

Justin, Ellie'yi yavaşça kendine çekti ve ona sarıldı. Bir eli kızın sırtını sıvazlarken, uzanıp kısa saçlarını öptü ve her şeyin daha iyi olacağı hakkında mırıldandı. Fakat Ellie geri çekildiğinde Justin kızın yüzünü inceledi ve gördükleri ile kendini tutamayıp haykırdı.

''Ellie, tanrım, lanet olsun ağzın!''

Ellie'nin ne olduğunu anlaması uzun sürmedi. Parmaklarını dudaklarına götürdü ve eline bulaşan kan ile karşılaştı. Ardından vücudu refleks olarak yerinde sıçradı ve bir anda kustu. Ama gördüğü, dün yediği akşam yemeği değildi, tamamen kandı.

Daha sonrasında her şey karardı.

---

Justin sinirle hemen yanındaki sandalyeyi tekmeledi. Kendine hakim olamıyordu. Saçları, sinirle çekiştirmekten dolayı dağılmış, elleri duvara vurmaktan dolayı kızarmıştı. Kendini parçalamak istiyordu, dışarıya çıkmak ve bağırabildiği kadar bağırmak. Göğsünde sıkışıp kalmış bir duygu vardı ve ne yapacağını bilmiyordu.

to do list :: bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin