F I N A L

1.6K 112 119
                                    

Bölüme başlamadan önce söylemek istediğim bir kaç şey var; sanırım bunu açıklamam gerekiyor çünkü bazılarının anlamamasından korkuyorum, justin'in bahsettiği ''senin yapılacaklar listende ben var mıydım'' kısmında, justin burada kendisiyle ilgili hiç bir şey olmamasından bahsediyor, yani listede ''justinle su savaşı yap'' yada ''justinle şarkı söyle'' diye bir madde yok, bu maddeleri ellie kendi kararıyla justin ile beraber yaptı, istese annesi yada kardeşi ile de yapabilirdi

Umarım istediğim ve hayal ettiğim şekilde bir final olmuştur. Merak etmeyin bir bölüm daha gelecek.

Son kez, iyi okumalar.

''İlk önce sadece parmak uçlarında hissedeceksin acıyı Ellie, sonra kollarına,bacaklarına ve oradan bütün bedenine yayılacak. Zehir bütün bedeninde dolaşırken, en çok kalbini acıtacak ama bu çok kısa sürecek. Daha sonra her şey hafifleyecek ve göz kapakların, yavaşça kapanırken en son duyma yetkini kaybedeceksin. Gözlerini kapattığında sakın öldüğünü sanma Ellie, sadece bedenin zehir ile savaşamayacak duruma gelecek ve pes etmeye başlayacak. Son saniyeye kadar bütün her şeyi duyabilirsin Ellie. Korkma. Canını acıtan bir ölüm olmayacak. Hatta her şeyden kurtulduğunda, üzerindeki bütün yük kalkacak ve o kadar rahatlayacaksın ki, dudaklarında gülümseme eksik olmayacak.''

Ellie, zorlukla elinde tuttuğu mektubu geri katlayıp hemen baş ucuna koydu. Son kez, doktorundan ona gelen bir mektuptu bu. Gözlerini kapattı ve her şey için ona teşekkür edip, yeniden kendini yatağın yumuşak kollarına bıraktı.

Artık her şey bitmişti. O kadar yorgundu ki, dudaklarını kıpırdatmaya hali bile yoktu. Tabii, 2 veya 3 gün önce böyle değildi. O günlerde, Justin ile beraber minik kedi ile ilgileniyorlar ve hayatlarını normal biri gibi devam ettiriyorlardı. Ta ki, bir gün geldiğinde, Ellie yataktan çıkamayacak kadar yorgun olduğunu fark ettiğinde, her şey berbat bir hal almıştı.

Artık gecelerini Justin ile beraber geçiyordu. Hatta bütün bir gününü Justin ile beraber, yatakta oturmak ile harcıyordu. Justin ona şarkılar söylüyor, hikayeler okuyor ve komik espriler yapıp güldürmeye çalışıyordu.

İşe yaradığı söylenemezdi.

Dün gece, Ellie bir ağlama sesi duyduğunu iddia ettiğinde ve uyandığında, kapının önünde ağlayan Justin ile karşılaşmıştı. Fakat Justin onu fark etmemişti. Başının ellerini arasına almış, dua ediyor gibi görünüyordu. Ellie, Justin'in söylediklerini daha da dikkatli dinlediğinde, kendine engel olamayıp bağıracaktı.

''Tanrım.. yalvarırım.. onu benden alma. Yalvarırım.. sadece bir kaç gün daha. Lütfen.''

İşler artık dayanılamayacak bir boyut aldığında, herkes pes etmiş görünüyordu. Annesi, babası hatta hiç bir şeyden haberi olmayan küçük erkek kardeşi bile. Ama pes etmeyen bir tek Justin vardı. Bütün gün Ellie ile beraberdi. Onun elini tutuyor, yanında olduğunu, asla pes etmemesini söylüyordu. Ellie ise bu yalanlara inanıp zorlukla gülümsüyordu.

Hiçbiri işe yaramazdı artık. Ellie bile kendi ölümünü kabullenmişken, Justin'in bunu biraz olsun kabul etmemesi canını yakıyordu.

Ellie'yi bütün bu düşüncelerinden kurtaran Justin'in yanına gelmesi ve ona her zamankinden sıcak, büyük bir sarılma vermesiydi. Ellie doğrulmaya çalıştı fakat sırtındaki keskin ağrı buna engel oldu ve acıyla inledi.

to do list :: bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin