E I G H T E E N

1K 81 33
                                    

Buradan Jason Mott'un- Geri Dönenler kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum :)

Justin Ellie'yi yıldız tepesine götürmüştü.

İkisinin de rahatlamaları ve derin bir nefes almaları içindi. Onu eve götüremezdi. En uygun yerin yıldız tepesi olduğuna karar vermişti. Ve şimdi ikisi, bir yatak kadar yumuşak olan çimlerin üzerinde uzanmış, öylece gökyüzünü seyrediyorlardı.

Justin kızın elini tuttu. Yavaşça ellerini birbirine kenetledi ve baş parmağı ile Ellie'nin elini hafifçe okşamaya başladı. Çocukluğundan beri annesi sürekli bunu Justin'in eline yapar ve sakinleşmesini sağlardı. Justin ise şimdi bunu sevdiği bir kıza yaptığına inanamıyordu.

Ellie derin bir nefes aldı. Her nefes aldığında ciğerlerinin sıkıştığını hissediyordu. Muhtemelen gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Dudakları kurumuştu ve ağzında berbat bir tat vardı. O anda aklına gelen düşünceler yüzünden gözleri bir kere daha doldu.

''Hiç bir şey hissetmiyorum Justin. Nefes aldığımı hissetmiyorum. Gözlerimi kırptığımı hissetmiyorum. Sadece elimi üzerindeki elinin hareketlerini hissedebiliyorum.''

Justin Ellie'yi nazikçe kendine çekti. Ellie'nin başı şimdi tam Justin'in kalp atışlarının olduğu yerdeydi. Ve Ellie Dolley, Justin'in kalp atışlarını dinlemeye başladı.

''Bana söz ver Ellie Dolley.'' Justin, kızın elini sımsıkı tuttu. Bırakmaya da hiç niyeti yoktu.

''Bir daha bu yüzden ağlamak yok. Bir daha üzülmek ve daha parçalanmak yok. Bir daha ailenin sana söylediği şeyler yüzünden ağlamak yok. Bir daha etraftaki insanların bakışları ve ön yargı dolu sözleri yüzünden ağlamak yok. Şimdi bana inanabileceğim bir söz ver.''

Ellie o anda duyduklarına inanamadı. Bin bir parçaya bölünmüş bedeni oldukça güçsüzdü. Kolunu kaldıracak hali bile yoktu fakat buna rağmen yavaşça doğruldu ve Justin ile aynı hizaya geldi. Dudaklarını yavaşça onunkiler ile birleştirdi. Sanki onu asla bırakmak istemiyormuş gibiydi. Bu anın asla bitmesini istemiyor gibiydi. Bu yüzden oldukça yavaş davrandı.

''Söz veriyorum.''

Justin uzanıp Ellie'nin yüzünü kavradı ve onu yeniden öptü. Ellie'nin minik bedeni şimdi Justin'in altında kalırken, onlar dışarıda olduklarını umursamadılar ve birbirlerini öpmeyi sürdürdüler. Justin, başını kızın göğsüne koyup, onun minik papatyasının kalp atışlarını dinledi. Ellie, Justin'in saçlarına dokundu ve onlarla oynamaya başladı. Bu sırada dudaklarından bir şarkının sözleri döküldü.

"Pekala, kalın bir cildim ve esnek bir kalbim var. Ama senin kılıcın, o keskin olabilir. Bende esnek bir kalp var. Evet, bende esnek bir kalp var.''

''Ve şimdi gece boyunca adım atıyorum. Açık söyleyeyim gözlerimi kapatmayacağım. Ve hayatta kalamayacağımı biliyorum. Ateşe doğru yürüyorum hayatımı kurtarmak için. Ve istiyorum. Hayatımı çok fena istiyorum. Yapabildiğim her şeyi yapıyorum.''

Ve Ellie Dolley, o gün son kez ağladı. 

1 HAFTA SONRA

''Neredeyse 1 haftadır yapılacaklar listendeki hiç bir maddeyi yapmıyorsun Ellie.''  Justin, alnına düşen saçları çekip tam bacaklarımın arasından bana baktı. Çenesi karnıma değiyordu ve saçları sürekli beni gıdıklıyordu.

''Onun yerine benimle burada nefessiz dakikalar geçiriyorsun. İşte benim kızım.''

Tanrım.. söyledikleri. Söyledikleri kesinlikle yanaklarımın kızarmasına ve bedenimin daha da yanmasına yol açıyordu. Bu hale nasıl gelmiştik ben bile hatırlamıyordum. Yatağımda uzanmış kitap okuyorken, Justin gelmişti. Elinde benim yapılacaklar listem vardı ve maddelerden birini yapmamız gerektiğini söylüyordu. Çünkü 1 haftadır boş boş oturuyordum ve muhtemelen canımın çok sıkıldığını düşünüyor olabilirdi.

to do list :: bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin