T W E L V E

1.2K 95 35
                                    

sonu pek olmadı gibi gibi:)

ama bölüm:)

Hastalığımdan dolayı vücudum genelde soğuk olurdu ve bazen o kadar fazla üşürdüm ki ellerimin titrediğini hissederdim. Fakat şimdi terlediğimi bile hissedebiliyordum. Justin'in bedenimde arsızca gezinen elleri ve dudakları buna neden oluyordu.

Sırtım refleks olarak gerildiğinde, bunu anlamış olacak ki gülümsedi, böylelikle kasıklarımda duran dudakları kıvrıldı. Tanrım, bu beni daha fazla germekten başka bir işe yaramıyordu.

O sırada başını yukarı kaldırdı ve bakışlarını benimkiler ile buluşturdu. Eğer bacaklarınızın arasında size yavru köpek gibi bakan bir çocuk varsa, kendinize engel olamayıp inliyordunuz.

Bir kere daha gülümsedi, bedenini yukarı kaldırıp benimle aynı hizaya geldi ve ikimizin dudaklarını buluşturdu. Damağıma değen dili içimi milyonuncu kez titrettiğinde ellerimi başının arkasına koydum ve onu kendime çektim.

Yemin ederim o, öpüşmesini çok iyi biliyordu.

Şu ana kadar her şey oldukça normal gidiyor iken, parmakları iç çamaşırımın askısına dolandığında nefesim kesildi ve ne yapacağımı unutmuş bir halde kalakaldım.

''Merak etme, bekaretini eski bir yatakta, tozlu bir çarşafın üzerinde kaybetmeyeceksin Ellie.''

Ayrıca açık sözlü konuşmasını da çok iyi biliyordu.

''Sadece farklı şeyler deneyeceğim.''

Kaşlarımı çattım. O farklı şeylerin altında neler yattığını merak ediyordum, fakat o bana cevabını açtığı kopçanın sesiyle verdi. Bundan sonra dayana bileceğime emin değildim. Sanki her an kapı açılacak ve annem ya da küçük kardeşim bizi yakalayacakmış gibi hissediyordum. Fakat Justin'in evindeydim ve evde kimse yoktu.

Yüzümdeki ifadeyi gördüğünde gülümsedi. ''Rahat ol Ellie. Kalp atışlarını değiştirmek istediğimi söylediğimde bu kadar hızlı atmasını kast etmemiştim.''

Derin bir nefes aldım, sadece biraz dişiliğimi kullanacaktım o kadar.

Üst bedenimi yukarı kaldırdım, ve üzerimdeki iç çamaşırını çıkarması için ona yardımcı oldum. İlk askıyı kollarımdan indirdiğinde gözlerimi kapattım. Diğeri için hazırlıklı değildim.

Fakat o buna aldırış etmedi. Bir diğer askı da bileğimden sıyrıldığında hissettiğim ilk şey soğukluk oldu. Ardından Justin'in bana değen göğsü.

Yer yarılsa da içine girseydim.

İkimizin birbirine çarpan bedeni, beni bitiriyordu. Justin dudaklarını köprücük kemiğimin üzerine bastırdığında, bu hisse alışmama izin vermeden bir elini göğsümün üzerine koydu.

Sanırım bu yaptığı şeye engel olmayacaktım. Tanrı affetsin, tek istediğim şey buydu.

Tanrı affetsin.

Birkaç dakika sonra, her şey çığırından çıktı ve ben kendimi onun adını sayıklıyorken buldum. Dudakları biraz daha aşağı indiğinde, daha fazla buna dayanamayacağımı bilerek gözlerimi kapattım. Boşta duran ellerim, Justin'in elleri ile birleşti.

Justin, dudaklarının inanılmaz büyüsünü göğüslerim üzerinde gösterdiğinde dünya ters döndü ve her şey başıma düştü.

Özellikle dişleri devreye girdiğinde bayılacağımı zannetmiştim.

Dudaklarını geri çektiğinde ve karnıma indirdiğinde, yüzümdeki ifade görülmeye değerdi. Kalp atışlarım, benim gibi biri için oldukça hızlı atıyordu ve bu pek sağlıklı değildi.

Justin, parmaklarını üzerimde kalan son kumaş parçasının da gezdirdiğinde, ne olacağını anlamam uzun sürmedi. Tanrım, kalbim bunu kaldıramazdı.

''Eğer biraz daha devam edersem, sana bir şey olacağından korkuyorum Ellie.''

Şimdi o aptal suratına koca bir yumruk indirmek istiyordum. Aynı anda hem utanç hemde heyecan duygusunu yaşıyordum ve beynim hangi tepkiyi vereceğini şaşırmıştı. Sanırım bunlar en sakin hallerimdi çünkü tam o noktaya bir öpücük kondurup geri çekildiğinde öylece kalakalmıştım.

Bir gün bu çocukla seks yaptığımda, aşağıda bir doktor olması gerekiyordu çünkü her an bayılabilirdim.

Justin yanıma boylu boyunca uzandığında başını bana çevirdi ve yanağıma dokundu. O anda vücudumun sıcaklığı onu biraz şaşırtmış olacak ki aniden kaşları çatıldı. ''Ellie, kıpkırmızı olmuşsun ve tenin çok sıcak.''

Gözlerimi devirdim. ''Az önce dilin ve dişlerin ile yaptıkların-"

Sözümün bitmesini beklemeden gülmeye başladı ve gülümsemesini gizleyemedi. Bu kadar açık sözlü olmayı ondan öğrenmiş olabilirdim. Birkaç saniye önce yaşadıklarımız aklına gelmiş olmalı ki, yanakları hafifçe kızardı.

''Hoşuna gitmediğini söyleme,'' şimdi de söyledikleri benim daha da kızarmama neden olmuştu. Uzanıp dudaklarını dudaklarıma bastırdığında -Ki bu birkaç saniye sürmüştü- söyleyeceğimi unutmuştum. Çünkü bu öpücük çok fazla anlam içeriyordu.

Çok fazla.

Geri  çekildiğinde, yatağın yanında duran komidinden telefonunu çıkardı, ve neresi olduğunu net olarak göremediğim bir sayfaya girdi, elinde tuttuğu telefonu bana verirken, ekranda çıkan yazıya odaklandım.

Ed Sheeran'ın bir konserinin biletleri satıştaydı, ve Justin az önce iki tane satın almıştı. Üstelik konser bize fazlasıyla yakındı. Gülümsememi engel olamamıştım. Dudaklarımın kıvrıldığını ve yanaklarımın kızardığını hissediyordum.

Sanırım tenimi kızartan tek şey, Justin ve dudakları değilmiş gibi görünüyordu.

to do list :: bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin