T W E N T Y - O N E

1.1K 77 88
                                    

önemli, sanırım yeni bir hikaye yayınlayacağım, adı hemophilia *hemofili*, başrolde yine justin var, okumanızı önereceğim, *ve evet yine konusu hastalık ile ilgili*

şarkı ne kadar uysa da veya uymasa da bu bölüme koymak istediğim bir şarkıydı çünkü sözleri lanetolasıderecede güzel

bölüm:)

ehuehuehu:)

Ellie üzerindeki beyaz elbiseye bir kere daha göz attı. Hafif koyu teninin beyaz elbise ile olan uyumu göz kamaştıracak cinstendi ve Ellie, ilk defa kendini güzel hissediyordu. Elbisenin açıkta bıraktığı kısımlarda oluşan sarı lekelere- bazıları morarmıştı, fondöten ile kapatmıştı. Saçları bembeyaz elbisenin üzerinde oldukça şık duruyordu. Ve başında küçük, küçücük bir papatya tacı vardı.

Justin'i daha fazla bekletmek istemediğini biliyordu fakat oldukça heyecanlı hissediyordu. Avuç içleri sürekli terliyordu ve kalp atışları biraz düzensizdi. Yürüdüğü zaman topuklu ayakkabılarından gelen ses onun daha da fazla gergin olmasını sağlamıştı. Tanrım, sadece bir akşam yemeği yiyeceklerdi ama neden bu kadar heyecan yaptığını bilmiyordu.

Belkide bütün heyecanı elinde tuttuğu listeye bakması ve sekizinci maddeye geldiklerini görmesinden kaynaklanıyordu.

Korkmuyordu, sadece azıcık, çok azıcık gergin hissediyordu.

Kapının kulpunu kavramadan önce derin bir nefes aldı, ve kulpu kavrayıp kapıyı sessizce açtı. Karşısında Justin'i görmeyi tahmin etmiyordu fakat Justin daha fazla bekleyememiş gibi görünüyordu.

Ellie'yi gördüğünde, dudakları hafifçe aralandı ve ne diyeceğini unuttu. Gerçekten ne diyeceğini unuttu.

''Ç-çok güzel olmuşsun..''

Şimdi bu aptal kekelemenin nereden çıktığını bile bilmiyordu Justin. Ellie'nin güzelliği onu büyülemişti ve Justin kendini bir fırtınanın içinde hissediyordu. Önünden esen bütün rüzgar onu parçalamıştı ve savunmasızdı.

Justin gözlerini kapattı, ve derin bir nefes aldı. Bir elini kızın beline atıp onu kendine çektiğinde, bedenleri hızla çarpıştı ve Ellie, ufak bir çığlık attı. Justin dudaklarını hafifçe kızın boynuna sürttü.

''Sen Ellie Dolley.. Sen benim aklımı kaçırmama neden oluyorsun.''

Anlaşılan bu gece ikisi içinde oldukça uzun sürecekti.

''Melek gibi olmuşsun desem çok klişe olacak değil mi?''  Justin o anda bakışlarını Ellie'nin gözlerine sabitledi. Ellie hafifçe başını salladı ve gülümsemesini saklayamadı. Hala Justin'in dudaklarını boynunda hissediyordu.

''Öyleyse tıpkı bir papatya gibi olmuşsun..''

Ve aralarındaki bütün kilitleri kıran nokta bu olmuştu.  Justin ona olan aşkını daha fazla nasıl kanıtlayabilir bilmiyordu. Ellie'yi daha fazla nasıl değerli hissettirebilir bilmiyordu fakat bildiği tek şey varsa, o da Ellie'ye olan aşkının asla sonlanmayacağıydı.

Onun papatyası asla solmayacaktı. Asla.

Justin, ikisinin dudaklarının birleşmesine izin verdi. Bu minik öpücük, onlar için çok fazla anlam içeriyordu ve Justin'i gülümseten şey bu olmuştu.

''Gel benimle.'' Ellie, Justin'in ona uzattığı elinin bir an bile tereddüt etmeden tuttu ve ikisini birbirine kenetledi. İkisi de minik adımlar ile koridor boyunca yürüdüler, ve arka kapıdan bahçeye çıktılar.

to do list :: bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin