Ellie Dolley [ 7.5.15 ] - [ 28.1.16 ]

1.9K 133 140
                                    

Elveda deme zamanı..

2015'in mayıs ayında başladığım bu hikayeyi, 2016'nın ocak ayında bitiriyorum, neredeyse yaklaşık 8 aylık bir süreçte, birlikte güldük birlikte ağladık, hepinize buraya kadar geldiğiniz için teşekkür etmek istiyorum, hikayeye gelirsek onun için aklımda 2 fikir vardı, 

Merak etmeyin, justin'i öldürmedim/öldürmeyeceğim, benim yaptığım final ellie'nin öldüğü finaldi, siz hayal dünyanızda nasıl hayal ettiyseniz, bırakın o şekilde kalsın, karışmak benim en son hakkım.

Bu bölümde tamamen justin ve bir de diğer justin *kedi olan* var, tabii biraz hüzün, biraz kalp kırıklığı ve bol da gözyaşı olan bir bölüm oldu,

*bölümün adı, ellie'nin doğum ve ölüm tarihi değil. hikayenin başladığı ve bittiği tarih, ellie dolley karakterinin bu hikaye için başlangıç ve bitiş tarihi*


Justin bir zavallı gibi neredeyse 2 gündür ağlıyordu. Gözlerinin altları çökmüş, bazı yerleri morarmıştı ama bunu umursamıyordu. Sadece tek istediği Ellie' idi. Onu istiyordu. Yanında olmayı ve ona sarılmayı çok istiyordu. Ama tek yapabildiği, ellerinin altındaki toprağı daha çok sıkmak ve onun mezarına sarılmaktı.

Bütün bir gece mezarlıkta oturmuştu ve sürekli onun mezarına bakıp ağlıyordu. Şarkılar söylüyor ve onu ne kadar çok özlediğinden bahsediyordu. Onsuz 2 gün geçirmişti, 2 hafta nasıl geçirebilir bilmiyordu. Kendini bir deliden farklı hissetmiyordu artık. Aslında Justin hiç bir şey hissetmiyordu. 

Ellerini kaldırdı ve avuç içlerine yapışmış olan toprağı dudaklarına götürdü, öptü. Yüzünü avuçları ile kapattı ve gözyaşlarının ellerini ıslatmasına izin verdi. Daha fazla sabredemedi. Ellerini yumruk haline getirip hızla yere vurmaya başlarken, canının acısını aldırış etmedi. Onu yaralayan, ellerini vurması değil, kalbindeki boşluktu. 

''Beni bırakmayacağını söylemiştin Ellie Dolley! Her zaman benimle olacağını söylemiştin. Yalancı!''

Uzanıp Ellie'nin mezarını sayısız kez öptü. Gitme vaktinin geldiğini düşünüyordu, ama ayağa kalktığında ve arkasını dönüp gitmeye hazırlandığında, Ellie'nin ona sesleneceğini düşündü. Uyuşmuş ayaklarından yardım alarak zorlukla kalktı. Bacaklarının titrediğini hissediyordu, arkasını döndü ve ilk adımını attı. 

Duyduğu tek şey, mezarın sessizliği ve rüzgarın uğultusu olmuştu. Göğsündeki hıçkırığı serbest bıraktı ve ağlamamak için dudaklarını ısırdı. Bir kaç adımdan sonra, ondan daha da uzaklaşıyordu. Her bir adımında gözünden  bir damla yaş süzülüyordu. Elinin tersiyle yanaklarındaki ıslaklığı sildi ve üzerindeki cekete daha çok sarıldı. Tek başına bomboş sokakta yürürken, Ellie ile olan bütün hatıralarını gözünde canlandırdı.

Neredeyse yarım saat yürüdükten sonra, Ellie'nin evlerinin olduğu sokağa girdi. Sokağın her bir köşesinde Ellie Dolley ile ilgili hatıraları vardı ve Justin istemsizce bütün olanları hatırlıyordu. Evlerinin arka bahçesinden girdi. Mutfak kapısının önünde durdu. Zihnindeki her bir anıyı hatırlıyordu. Onu bu aptal kapının üzerinde öpmüştü. Justin yavaşça kapının kulpunu kavradı. İçeride birilerinin olmaması için dua etti ve kapıyı açıp, bomboş olan mutfağa göz gezdirdi. 

Sessizce davranıp merdivenlerden yukarı çıktı ve Ellie'nin odasının önünde durdu. Derin bir nefes aldı, daha fazla ağlamayacağına söz verdi ve kapıyı açıp içeri girdi. 

O anda gözlerinden yaşlar hızla süzüldü. Kendine verdiği sözlerde berbat olduğunu anladı. Her nefes alış verişinde, Ellie'nin o eşi benzeri olmayan güzellikteki kokusunu içine çekti. 

Gözleri yatak ile buluştuğunda, kendini yatağın üzerine boylu boyunca bırakması ve Ellie'nin yastığına sarılması, bir dakikasını almıştı. Şimdi göz yaşları Ellie'nin yastığını ıslatırken, yastığı öptü ve daha da sıkı sarıldı. Bacaklarını kendine çekti ve gözlerini kapatıp, sadece Ellie'yi düşündü. Daha önceden Ellie'ye sarılıp uyuduğu bu yatakta, şimdi onun kokusuyla dolmuş bir yastıkla beraber tek başına uyuyordu. 

Yatağın diğer tarafında bir hareketlilik hissettiğinde, sırtına dokunan bir şey olduğunu fark etti ve hızla arkasını döndü. Neredeyse aptal kedinin üzerine yatacaktı ve bundan zor kurtulmuştu. 

Justin sıkıntıyla inledi ve arkasını dönüp kediyi umursamadı. Ama kedi bıkmadan onun sırtına sırnaşırken Justin daha fazla dayanamadan bağırdı.

''Canın cehenneme. Git başımdan aptal kedi!'' 

Onu dirseğiyle iteklerken, kedi ani bir hareket yapıp Justin'in vücudunun üzerinden atladı ve Justin'in hemen önünde durdu. Justin gözlerini bir kaç kere kırptı ve Ellie'nin ona Justin adını verdiği kediye baktı. 

Bu şirin kedi, Ellie'den Justin'e kalan tek şeydi. Justin kedinin başını hafifçe okşadı ve onu kendine çekip hafifçe sarıldı.

''Sende onu özlüyorsun değil mi?'' 

Bir kaç saniye önce başından savurmaya çalıştığı kediyi, şimdi kucağına almış, sarılıyordu Justin. O sırada ne kadar yalnız olduğunu hissetti. Son yaşlar gözlerinden süzülürken, hiç bir şeyden haberi olmayan küçük kediye baktı.

''İkimizde biliyoruz ki, bu acı asla geçmeyecek. Asla.'' 

*yemin ediyorum kalbim acıyor*



to do list :: bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin