Gözlerimi açıp odaya göz gezdirdim.Yavaşça doğrulup,esnedim.Saçlarımın arasından geçen ellerim,sıcacıktı.Dün akşam Evren'in yanına inip uykumun geldiğini söyledikten sonra odama çıkmıştım.
Uykumun olması koca bir yalandan ibaretken,derin düşünceler bir o kadar gerçekti.Sabah rutin işleri tamamladıktan sonra giyinip aşağıya indim.
Evren görünürde yoktu.Acıktığımı hissetsem de umursamayıp kapıya doğru ilerledim.Anlaşılan,Evren yardım etmemekte karar kılmıştı.
Arabanın anahtarlarını aldıktan sonra kapıyı açtım.Evren'i görmem ile aniden yerimde durdum.Şaşkınlığımı kısa sürede atıp kaşlarımı kaldırdım.
"Mekanları gezeceğiz ya bugün."
"Ha yani karar verdin?"
Kafasını hızla salladıktan sonra elindeki poşetleri gözüm hizasına çıkarıp salladı.Burnuma ulaşan kokuların etkisi ile kendimi mutfakta buldum.
Enfes görünmekle kalmayıp tadı ile mideme bayram ettiren börekleri iştahla yemeye başladık.
"Tam olarak planın ne?"
Ağzımdaki lokmayı çiğnedikten sonra tereddütsüzce cevap verdim.
"Restaurantlar ile pastaneleri satıp çok daha lüks bir restaurant açmak istiyorum.Gece klüpleri ve barlar içinde başka düşüncelerim var.Bu arada babamın hiç ortağı var mıydı?"
Sorduğum soru üzerine duraksayıp benim aksime tereddütle cevap verdi.
"Hayır,bildiğim kadarıyla yok."
Ardından neden sorduğumu merak edeceğini düşünsemde sessiz kalıp önündeki börekleri yemeye devam etti.
Dışarıdaki çoğu şey son hızla ilerlerken ilerlemeyen tek şey trafikti.Evren ile kahvaltıdan sonra işleri halletmek için yollara düşmüştük.Uzun süren yol yüzünden mekanları tek tek gezmek işkence gibi gelmişti.
Mekanların işletimi hakkında bilgi toplayıp her şeyin normalden yana olması moralimi biraz daha yukarı taşımıştı.
Evren ile akşam Zifir Barda buluşmak için sözleştikten sonra Blue Night 'a gittim.Saat henüz 18.10 olduğundan mekan boştu.Birkaç çalışan mekanı gece için hazırlıyordu.
"Kime bakmıştınız?"
Bana seslenen sarışın,kıvırcık saçlı çocuğa döndüm.Beni pek tınlamadığı ses tonundan belli olan çocuğa cevaplamayacağını bildiğim soruyu sordum.
"Yetkili nerede?"
Çocuklar birbirine baktıktan sonra sarışın olan merakla bana doğru yaklaştı.
"Burada değil."
"Öyle mi?Peki Kemal Özer?"
Babamın ismini dudaklarımın arasından bırakmam bile nefesimi yetersiz hale getirmişti.Kemal Özer'in burada olmadığını en iyi biliyordum ama karşımdaki,umursamaz tavırla cevap verdi.
"Kendisi birkaç ay önce vefat etti.Siz neden gelmiştiniz?"
"Babamın vasiyetini yerine getirmeye gelmiştim.Kemal Özer'in kızı Dolunay Özer."
Neden sert çıktığımı bilmeden gözlerim yüzlerini istila ediyordu.Umursamaz tavırları söylediğimle şaşkınlığa bulanmıştı.
"Hilmi Korkmaz'ın odası nerede?"
Sakinliğimi sergileyerek sorduğum soruya cevapları kısa ve net oldu.Merdivenlerden yukarı çıkmaya başladığımda,sol köşede duran kapıya ilerleyip sertçe itekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
Teen FictionHerşeyini kaybetmiş birisine umuttan bahsedilmez.Yolun sonuna son sürat yol alan biri gelecek kavramını yitirmiş,geçmişi rüzgar eşliğinde savurmuş,tek gereği olan ruhunu teslim etmeye koyulmuştur... İşte ben . İşte ruhumun en de...