Küvetin başına yasladığım kafamı biraz oynattım.Derin bir nefes alıp tekrar düşünmeye başladım.İçinde bulunduğum hayat,yaşamıma değer katacağım hayat,sırtıma kurşunlarını dizmeye başlamıştı.
Adını ilk defa duyduğum adamdan duyduklarım,yaşattıkları dengesiz hayatımı devirmeye yetmişti.
Yavaş hareketlerle küvette doğruldum.Düşüncelerim,zihnimi ele geçirmişti.Sıkıca yumduğum gözlerimin önünde canlananlar,yüzümü buruşturmama sebep vermişti.
Akay Dinçer,her kim ise,her ne nedenle bana düşman kesilmişse,dengelemeye çalıştığım hayatıma ağırlık olup dengeyi mahvedemezdi.
Kuruttuğum saçlarımın üstüne siyah şapkamı geçirdikten sonra evden çıkmak için harekete geçtim.Arabaya bindiğimde saat 15.10 du.Avukat,Günhan Bey ile görüşmek üzere şahsıma ait olan Frambuaz pastanesinde buluşup sormam gereken soruları soracaktım.
Arabadaki sessizlik ,zihnimdeki düşüncelerle yalnız kalmamı sağlıyordu.Zihnimde zıplayan düşünceler ile zamanı geçirip mekana ulaştım.Bakışlarımı içeriye yoladığımda Günhan Bey'i görmem gecikmedi.Hızla yanına ilerleyip karşısına oturdum.
"Merhaba."
Kafası ile selam verip nazikçe gülümsedi.
"Bende ne zaman arayacaksın diye merak ediyordum."
"İsabet olmuş o zaman,sormak istediğim sorularım var."
Söylediğime hiçbir tepki vermemiş sorularına yanıt aramaya ilk o başlamıştı.
"Hayat nasıl gidiyor?"
Sorduğu soruya karşılık omuz silktim.
''Nasılına bir cevabım yok,ama gidiyor."
Gülümsemesine karşılık verdikten sonra aklımdaki ilk soruma cevap aradım.
"Günhan Bey,babamın diğer mekanlardan kazandığı paralar nerede?"
Beklemediği sorudan başladığımı anlamak zor olmadı.Şaşkınlıkla kaşlarını çattı.
"Neden sorduğunu öğrenebilir miyim?"
"Sormama neden bu kadar şaşırdınız?"
Zorla gülümsedikten sonra önündeki kahvesinden bir yudum aldı.Ben ise dikkatle hareketlerini izliyordum.
"Baban bu konuda pek bir şey söylemezdi,evinde güvende olduğunu söylerdi.Bundan başka bir şeyde bilmiyorum."
Sorularımın cevaplarına ulaşmaya çalışırken,yeni soru işaretlerinin el sallaması,oldukça zihnimi yoruyordu.Avukatın garip tavırlarına daha fazla takılmadan diğer bir sorunu halletmek için pastaneden ayrıldım.
Uzun ince koridordan duygusuzca geçip müdürün odasına ilerledim.Kapıyı iki kez tıklatıp sesin gelmesini beklemeden içeriye girdim.Bilgisayarına takılı kalmış gözlerinin bana dolması ile içten gülümsemesi bir oldu.
''Hoşgeldin Dolunay,geç otur."
Tebessüm ederek masanın önündeki koltuğa oturdum.
"Anlat bakalım,nasıl gidiyor hayat?"
Sessiz derin bir nefesin ardından yanağımı ısırdım.Herhalde milletin tek derdi benim hayatımın nasıl devam ettiğiydi.Zorlanarak gülümsedim.
"İyi,hocam sizinle okula devam etmeyeceğim hakkında konuşmak için gelmiştim."
Verdiğim cevaba karşılık bozulan müdür,ardından belli ettiğim niyetime,kaşlarını kaldırıp ciddileşti.Aksi cevap vermeden açıklama yapma gereği hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
Teen FictionHerşeyini kaybetmiş birisine umuttan bahsedilmez.Yolun sonuna son sürat yol alan biri gelecek kavramını yitirmiş,geçmişi rüzgar eşliğinde savurmuş,tek gereği olan ruhunu teslim etmeye koyulmuştur... İşte ben . İşte ruhumun en de...