GÜÇLÜ

29 3 0
                                    


Sakin,bir o kadar da nezih bir manzara...Hırçınlığını,rüzgarın izni ile üzerinden atmış olan deniz,daralan ruhumu geniş haznesinde sarmalıyordu.Önümdeki bu manzarayı bir portre gibi değerlendirecek olursam,gökyüzünü yarıp aradan tüm gücünü denize akıtan güneş dikkatimi çekerdi en çok...

Üstünde oturduğum bank ne yazık ki övgüyü haketmiyordu.Gerçi sert tahtaların kalçama yaptığı baskıyı düşünemeyecek kadar dalgındım.Düşüncelerin aklıma bir bir akın ettiği vakitte zihnim,aşılması imkansız olan duvarların arkasına saklanıyor,tüm düşüncelerimle arasına engel koyuyordu.

Kendi kendime gülümseyip cebimde titremeye başlayan telefonu elime aldım.Arayanın Evren olduğunu gördüğümde derin bir nefes alıp aramayı yanıtladım.

''Efendim?''

''Nerdesin?''

Karşımdaki portreye bakıp tekrardan tebessüm ettim.

''Adamı buldun mu?''

Verdiği nefesin varlığını kulaklarımda hisseder gibi olduğumdan,hissin kaybolması için yavaşça kafam oynattım.

''Her şey hazır,seni bekliyoruz.''

''Geliyorum.''

Karşımdaki tabloya son kez bakıp ayaklandım.Ne yazık ki hayatıma baktığımda karşımda oluşan tablo bu kadar güzel değildi.Ruhumu sarmayalan deniz,gerçekte gittikçe dibe çekiyor nefes almamı zorlaştırıyordu.Güneş,gücünü tüm bedenime zarar vererek belli ediyordu.Martılar ise çevremdeki insanlar gibiydi.Kendi özgürlükleri,kendi menfaatleri için haykırışları ile kulağımı kanatıyorlardı...

Ne yazık ki hissetmek istediğim tablo ile yaşadığım tablo çok farklıydı.Her daim zarar gören,ruhunu saklamak zorunda kalan ben oluyordum,bu yüzden ruhum için aldığım karar ile birlikte artık karanlıkta bende siyaha bürünecektim...

Ayak seslerime karşılık,kapanan ağızlara duygusuzca baktım.Evren'e bakış attıktan sonra sandalyeye bağlı olan adama uzun süre öfke ile baktım.

İçerideki adamlara,çıkmaları için başımla onay vermiş tekrardan adama dönmüştüm.Hala içeride beni izleyen Evren'e,dönüp çıkması için kaşlarımı kaldırıp baktım.Kısa bir süre yüzüme baktıktan sonra hiçbir şey demeden dışarı çıktı.

Karşımdaki adama iğrenerek bakıyordum.Ayılmasını bekleyemediğimden elimle çenesinden tutup kafasını sarstım.Kendine gelmeyen adama sinirle bakıp sert bir yumruğu feda ettim.Bu şerefsiz için az bile diye düşünerek hıncımı ayılmadan çıkarmaya başladım.Yüzünde tırnaklarımla açtığım derin çiziklere merhamet etmeden baktım.

Kaşları oynamaya başlayan adama bakıp ayılmasını izlemek için biraz geriledim.Gözlerini açmaya çalıştığında karşısındaki sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attım.

''Ha gayret!''

Bana bakan gözleri şaşkınlıkla açılınca sertçe yutkundu.Hoşuma giden manzaraya karşılık gülümsedim.

''Sen beni tanıyorsun ama ben yinede tanıtayım.Kemal Özer'in kızı Dolunay Özer.''

Zevkle gülümsediğimde çekinerek etrafa bakmaya başladı.

''Anlıyorsun...İşte şimdi benim ne hissettiğimi yavaş yavaş anlıyorsun.Gerçi ben suçsuzdum,sen şerefsizsin ama olsun.''

Söylediklerime karşılık kaşlarını çatıp beni dinlemeye başladı.

''Konuşmayacak mısın?Aaa ama dur tahmin edeyim,senin boğazın kurumuştur değil mi?Sana su getireyim.''

Yardımsever hale bürünüp kapının dışında bekleyen adamlardan birine seslendim.Ne istediğimi bilen adam elindeki su dolu bardağı uzattıktan sonra eski yerine geri döndü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin