Terden ıslanmış saçlarım,kızarmış tenim ile berbat görünüyordum.Evren söylediği gibi dövüş dersleri için arkadaşı Aykut ile görüşmüştü.Sonuç olarakta bir buçuk saattir, doğru yumruk atmaya çalışıyordum.
Her ne kadar başlarda beğenmemiş,küçümsemiş olsamda şuan da kollarım işlevini yitirmiş tutmuyordu.
"Yeter bittim cidden."
Nefes nefese yere çöktüm. Aykut'un bire bir ilgilenmesi en başta hoşuma gitmiş olsada sonradan sinir etmişti.Hareketlerimi sorgulayıp sürekli emirler veriyordu.Oda yanıma çömelip kafasını salladı.
"Yumrukların sıkı ama hız sıfır.İki gün sonra tekrar aynı saatte bekliyorum."
Uzattığı elini tutup ayaklandım.
"Yorgunluğum geçmeden gelmem." Söylediğim söze karşı kaşlarını kaldırıp baktı.
"Bir işe karar veriyorsan azim,hırs ile ilerlemeye çalış.Yoksa hep pes edip olduğun yerde kalırsın." Göz kırpıp yanımdan ayrıldı.Ellerimi belime koyup kum torbasına tekrardan bir yumruk attım.
O akşam Akay Dinçer ile olan konuşmam aklımdan çıkmıyordu.Kin,öfke sebebi her ne ise bulmalıydım. Bana olan nefretini söndürecek yada karşısına dikilecektim...
******
Eve geldiğimde yorgun bedenim zihnimi ele geçirmiş duşa sürüklemişti.Sıcak suyun rahatlatıcı etkisiyle vücudum gevşemiş,derin düşünceler zihnimi geçici olarak terketmişti.
Normal bir hayatım olsaydı sanırım şuan heyecandan ölüyor oluyordum.Bir sene boyunca çalıştığım konulardan,özenle seçilmiş soruları düşünürken sinir olup,ailemin teselli cümlelerine kulak asmazdım.
Tabi ailem hayatta olsaydı.Yada stresini yaşayacağım bir sınavı...
Sıcak suyun etkisini yitirmesi ile zihnimi terketmiş derin düşünceler geçici olarak gittiklerini belirtmek istercesine geri geldiklerini belli ediyorlardı.
Küvetten doğrulup havluyu bedenime sardım.Odama geçtiğimde telefon ışığı dikkatimi çekti.Yatağımda duran telefonunu elime alıp cevapsız aramanın kime ait olduğuna baktım.
Teyzemin dört kere aramış olmasından tedirginlik yaşayıp teyzemi aradım.Benim onu hiç aramadığımdan,sesimi duyamamaktan dolayı yakındıktan sonra konuşmayı sonlandırıp giyindim.Saçlarımı kuruttuktan sonra yandan ördüm.
Yatağıma oturup diz üstü bilgisayarımı alıp Akay Dinçer,ismini arattım.
Sahibi olduğu mekanların siteleri,hakkında yapılmış yorumları yayınlayan farklı bir sürü site çıktı.
Görsellere baktığımda ise istemsizce dudağımı ısırdım.Beni geçmişimle yargılarken neler bildiğini merak ettim.Neden bana düşman olduğunu düşünüp durdum.
Arkamdakinden kaçmaktansa durup arkamı dönmeyi yeğledim.Arkamdakinin benden güçlü olup olmadığını öğrenmek için hazırlanmaya başladım.
Siyah ağırlıklı giyinip saçlarımı salık bıraktım.Arabaya geçtiğimde içimdeki titreşimlerin adını koyabildim.Heyecan,sanırım heyecanlanmıştım.Her zaman rahatlamama katkı sağlayan mucizevi ilacı etkinleştirdim.
Müzik...
Marilyn Manson - Killing Strangers şarkısı kulaklarımı doldururken aklımdaki düşüncelerle boğuşuyordum.
Arabayı valeye teslim ettikten sonra mekana girdim.İnsanlar benim mekanıma göre daha fazlalardı çünkü benim mekanım bu mekanın yanında çok küçük kalıyordu.
Mekanın dışındaki gösteriş,içerisini gördükten sonra pek bir şey ifade etmiyordu.Yüksek şarkı rahatsız etmeyip keyiflendiriyordu.
Köşedeki en büyük gösterişli lobinin neden boş olduğunu umursamadan oturdum.Oturmam ile birkaç kişi bana bakıp kaşlarını çattı.Umursamadan iyice yayıldım.
Akay Dinçer'in mekanına gelmiş,bizzat kendisini görmek için onu bekliyordum.
Sanırım onu biraz şaşırtmak istiyordum.Beni küçük görmeyip etkilenmesini de istiyor olabilirdim.Onun beni alıkoyup korkuttuğunda aldığı hazzı tatmak istiyordum.Yada ben Akay Dinçer'in benden korkacağını düşünüp saçmalıyorumdur.
İleride ki her yeri dövme dolu,kumral çocuk kaşlarını çatmış bana doğru geliyordu.İstemsizce çatılan kaşlarım çocuğun kulağıma eğilip bağırması ile daha da çatıldı.
"Ne halt ediyorsun?Kalk hemen!"
Kaşlarımı çatıp yüzünü inceledim.Yaşça benden büyük olduğu belliydi.Sabır dilenir gibi kafasını salladı.
"Canına mı susadın?"
Çoçuğun aşırı tepkisi korkmamı gerektirirken güldürmüştü.
"Hayır."
Gözlerini kısıp,dişlerini sıktı.Kolumdan tutup çekiştirmeye başlayınca kendime gelip elinden kurtulmaya çalıştım.
Kumral çocuğun omzuna konan elin sahibi duraksamama sebep vermişti.
Akay Dinçer,kafasını salladıktan sonra kumral çocuk elini kolumdan çekip yanımızdan ayrıldı.
Yavaş hareketlerle tam karşıma oturup yüzüme bakmaya başladı.Bende depolanmış cesaretimin büyük bir kısmını harcıyordum.Gülümsüyordum.
"Beğendin mi ?" Sorduğu soru üzerine bacak bacak üstüne atıp etrafa göz gezdirdim.
"İdare eder."
Kaşlarını kaldırıp hafifçe gülümsedi.Oturduğum yerde biraz daha doğrulup ciddileştim.
"Benimle sorunun ne?"
Gülümseyen yüzün yerini eski soğuk bakışlar almıştı.Yanağını dişlediğinde istemsizce yanağındaki gamzeye odaklandım.Dİkkatimi gamzesinden alıp tekrardan soru haline getirdim.
"Cidden ben sana ne yaptım?"
Isırdığı yanağını bıraktıktan sonra omuz silkti.
"Sana belli bir süre verdim.O süre daha dolmadı."
"Evet bana bir ay verdin ve iki haftam kaldı.Bana neden süre verdin?Ne yapmam lazım!"
Önümüze gelen alkollü içeceklere bir göz atıp cevap beklemeye devam ettim.Gözlerimi delen soğuk bakışlar bu sefer alay dolu bakıyordu.
Sinirle ayağa kalktım.Elime aldığım çantam ile gitmek için harekete geçtim.Duraksamama neden olan o kelimeler,Akay Dinçer'in ağzından acımasızca döküldü.
"Kinimden korunmaya çalış Dolunay Özer.İki hafta sonra,seni yıllarca içimde yaşattığım öfkem ile boğacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
Teen FictionHerşeyini kaybetmiş birisine umuttan bahsedilmez.Yolun sonuna son sürat yol alan biri gelecek kavramını yitirmiş,geçmişi rüzgar eşliğinde savurmuş,tek gereği olan ruhunu teslim etmeye koyulmuştur... İşte ben . İşte ruhumun en de...