17

277 29 7
                                        

Medyayı görünce aklıma direk Brooklyn geldi düzenleyip buraya koydum. Biraz 21. Yüzyıl hali ama olsun. Arrow gibi kız şimdi neyse biz de isterdik 1 The Flash olmasını zikzak çizerek koşmasını ama şartlar anca Arrow olmasına izin veriyor. İyi okumalar hadi.


"Katya." Mükemmel rüyamın ortasında ağabeyimin sesini duydum. "Katya uyan, sanırım şurada bir hayvan var."

"Şimdi olmaz." Kafamı yere gömdüm.

"Ne?" Bir çatırtı sesi duydum ama gözlerimi açmamakta ısrarcıydım çünkü bir daha asla böyle bir rüya görebileceğimi sanmıyordum. "Bak şuan hangi garip rüyanın içerisindeysen umurumda değil ama hemen uyan."

"Kaç yıldır askerlik yapan sensin git de sen bak."

Büyük bir kükreme sesi geldiğinde yerimden sıçrayarak uyandım. Hızlıca yayımı elime alarak bir ok yerleştirdim ve sesin geldiği tarafa döndüm. Archie de arkası dönük bir şekilde sırtıma yaslanıp kılıcını çıkardı.

"Ne yapacağız?" diye fısıldadı. 

Ne mükemmel bir sabah ama!

"Ben nereden bileyim size öğretmediler mi bunları?" Bana dönüp garip bir şekilde baktı. "Kusura bakma sabahları pek havamda olmam." 

Karşı tarafımızdan bir ses gelince tekrar eski pozisyonuna döndü.

"Onu öldürecek miyiz?"

"Umalım da bunu yapmak zorunda kalmayalım." 

Çalılıkların arasından bir karaltı tam Archie'nin üzerine atlayınca çığlık attım.

Onu itekleyip yayı serbest bıraktım ve refleks olarak gözlerimi kapadım. Okun tam olarak nereye gittiğini bile bilmiyordum ama o şeyi vurduğumu umuyordum. Etrafta sessizlik vardı; ya ben ölmüştüm ya da onu vurmuştum.

Archie'nin "Sen kafayı mı yedin?" diye bağırdığını duydum.

Bir süre bekledikten sonra gözlerimi açtım, neyse ki ne ayı ölmüştü ne de ben. Ayıyı kalbinin biraz altından vurmuştum. Bu onu öldürmezdi ama bir süre yavaşlatırdı. Yanına gidip oku çıkarttım ve tekrar Archie'ye döndüm.

"Hayatını kurtardım, önemli değil. Ve cidden, neden insanlar sürekli kafayı yediğimi söyleyip duruyor?"

"Çünkü öyle davranıyorsun!"

"Sen sırf bir ağacın tepesinde uyumam dediğin için ve doğru düzgün ateş yakamadığın için soğuk bir çimenliğin üzerinde uyudum elbette kafayı yerim!"

"Bana bağırma, senden 2 yaş büyüğüm."

Elim kalbimin üzerine koydum. "İyi ki büyüksün. Yoksa bir ayı saldırısına falan uğrardık, baksana bizi kurtardın sevgili ağabeyim."

"Zırvalamayı kes, Brooklyn. Gidelim artık. Bir an önce temizlenmek istiyorum." 

Ben de böyle durmaktan zevk alıyordum zaten.

İkimiz de toparlandıktan sonra önümüzdeki dik yokuşu çıkmaya başladık. Onun önden gitmesine izin vermiştim çünkü kafam gerçekten karışıktı bu yüzden hızlı yürüyemiyordum.

Elimi kolumun üzerine getirerek sürttüm ve pelerine biraz daha sarıldım. Yukarıda güneş olsa bile fazla ısıttığı söylenemezdi. Yürümeye devam ederken aklımdaki binlerce düşüncenin bir an yok olmasını diledim. Artık deli olacaktım. Bu yaptığım şey doğru muydu? Sonuçları olacaktı, bundan emindim ama Archie'yi bulmuşken bırakmam imkansızdı. Ben mantığıma göre değil isteklerime göre hareket ederdim. Zaten başıma ne geldiyse de bu yüzden gelmişti.

Fire Empire (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin