Gözlerimi bana çok uzun gelen bir zamandan sonra ilk defa açabilmiştim. Olduğum yer tanıdıktı ama tam olarak nerede olduğumu henüz çözebilmiş değildim.
Yattığım yerin rahatlığı birkaç dakika önce asla kalkmamak istememe sebep olsa da şuan beni yakıyordu. Çok fazla sıcaktı ve bunun sebebi benim hasta olmam mı yoksa gerçekten havanın fazla sıcak olması mı anlayamamıştım.
Gözlerimi biraz daha araladığımda muhteşem bir ışık ile gözlerim kamaştı. Sanki günlerdir uyuyor gibiydim. Etrafıma bakmak için kafamı kaldırdığımda acı dolu bir inleme bırakmaktan başka bir şey yapamamıştım.
Gözlerimi tekrar kapadım ve buraya nasıl geldiğimi düşünmeye çalıştım. En son sarayın mutfağındaydım ve deli gibi tekmeleniyordum.
Gözlerimi açıp başımı iki yana salladım. Sızlayan kollarım ile üzerimdeki örtüyü çekip vücudumu soğuğun altına bıraktım. Bacaklarımı üzerinde yattığım yataktan sarkıttım ve başımdaki müthiş sızının geçmesini bekledim. Aynı şekilde omurgamda ve diğer bütün kemiklerimde olan sızının da geçmesini beklemem gerekmişti.
"Yerinde olsam yapmazdım," dedi bir ses.
Daha sonra Louis görüş alanıma girdi. Gülümseyip ellerini kollarının altına koydu. Bir şeyler söyledi ama ben onları anlayamayacak kadar sersemlemiştim. Çünkü hem beynim fazlasıyla sulanmıştı hem de onu gördüğüm an kendimi yataktan atıp kapıya doğru koştum.
Kapıyı açacağım sırada bunu bir başkası yaptı ve içeri Mason girdi.
"Brooklyn, ayağa kalkmaman lazım."
Kollarımdan tuttu. Ondan kurtulup tekrar kapıya koşacaktım ki önüme geçti.
"Burada ne yapıyorum?" diye fısıldadım ellerimi saçlarımın arasından geçirdikten sonra. "Bırak da gideyim onunla aynı yerde durmak istemiyorum."
"Bak, sakin olman gerekiyor tamam mı? İyi değilsin."
"Ben gayet iyiyim ama sen öyle görünmüyorsun. Daha birkaç gün önce ondan hoşlanmadığını söylüyordun."
Burada her ne oluyorduysa hiç hoşuma gitmemişti.
"Başına gelenlerden haberin var mı senin?" dedi sinirli bir sesle.
"Evet var. Biri beni tekmeledi hem de çok kötü bir şekilde ve şuan her yerim sızlıyor. Bu odada kaldığım sürece de sızlamaya devam edecek."
"Seni Louis buldu," dediğinde nefesim kesildi. Bunu beklemiyordum. "Mutfakta baygın bir şekilde yatıyordun ve o yardım etti biraz sakin ol ve mantıklı düşünmeye çalış."
Louis'nin olduğu yere doğru döndüm ama bir tepki vermedim. Uyuşmuş ve ne yapacağımı bilmiyordum.
"Önemli değil." Kaşlarını kaldırarak tekrar gülümsedi. Sinirlerimi bozuyordu.
"Sana teşekkür falan etmeyeceğim," dedim kapıya doğru tekrar gitmeye çalışırken.
"Bunu söylemediğini varsayıyorum. Ayrıca sana ağrıların için bir şeyler verdim kısa sürede geçer."
Mason'un omzuna çarparak kapıdan çıktım ve hızlı bir şekilde kendi küçük ve fazla karanlık odama gittim.
Açıkçası orada çok rahattım ama onun gözlerinin içine bakmaya dayanamıyordum. Ayrıca bu beni bulma meselesi de kulağa hiç inandırıcı gelmiyordu.
Kapım sesli bir şekilde açılınca irkilerek oraya döndüm ama gelen Bruce'du.
"Brooklyn... ben çok özür dilerim. Hepsi benim yüzümden oldu." Ellerini yüzünde birleştirdi ve inledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire Empire (Askıda)
FanficBir zamanlar bir krallık varmış; ihtişamlı, en ince ayrıntısına kadar özenilmiş duvarlar ile süslenen. İnsanlar bu krallığa Ateş Krallığı demiş. Zayıflıkları tarafından yenilen, sonu olmayan bir çukura düşmüş olan bir kız ve en az kız kadar acı ve m...