Bu bölüm sayın seyirciler 1 bin okuyucuya gelsin iyi okumalar :)
AURORA- Runaway
°•○●
ve
°•○●
resimdeki bizim Rüzgar:)Bazen öyle şeyler yaşarsınız ki bütün ümitleriniz kaybolur. Nefes dahi alamaz duruma gelirsiniz. Kalbiniz sıkışır. Moraliniz yerle bir olur.
Bazen de öyle şeyler olur ki hayatınız boyunca ümit nedir bilemez duruma gelirsiniz. Nefes nedir bilmezsiniz. Kalp var mıdır bizde acaba diye düşündüğünüz olur. Acaba yaşıyor sayılır mıyım ki der tereddütte kalırsınız.
Ben böyle bir insandım.
Nefes almanın artık benden geçtiğini düşünürdüm. Arkadaşlarım yaşayan ölü diye de dalga geçerler dünyaya küstüğümle ilgili bir şeyler sòyler beni ikna etmeye çalışırlardı. Gittiği her eğlence yerinde onlar gülmekten kendini kaybederken benim de onlarla eğlenmem gerektiğini düşünürlerdi.
Oysa onlar gülerken fark etmiyorlar ki. Hayatta kötü şeyler olduğunu unutturan sedece ellerindeki o bir kadeh şarap.
Ve her sarhoş olduklarında sadece kandırılıyorlar.
Tekrar ve tekrar.
Hiçbir şey geçmiyor, değişmiyor. Herşey aynı yerinde duruyor. Belkide daha felaket şeyler oluyor o lanet olasıca kadehlerle. Bir aile yıkılıyor kaza yapılıyor, bir kaç saatlik kandırmacadan sonra hayat daha acı oluyor.
Aynı o bir kadeh şarap gibiydi Fırtına. Onunlayken mutlu oluyorsun hiçbir dert tasa kalmıyor sonra o gidince öyle felaketler sarıyordu ki etrafımı daha çok nefessiz kalıyordum.
Ve yeni anlıyorum ki... Ben sarhoşum. Arada bir içtiğim şarap beni ayıltsada ben ölene kadar sarhoş kalacağım.
Beni burda bırakması ne gurur ne kalp bırakmış olsada...
Hayatımda hiç bir zaman empati yapmak için bu kadar uğraşmamış olsamda.
Bana yanlışı olan bir insanı hayatından kesip atan ben, bir kadın için bu kadar uğraşmamıştım.
O beni burda karakolun önünde bırakırken bile kafamda bunlar dönüyordu.
Bir yanımı kırılmış umudunu yitirmiş bırakan bu kadın diğer yanımı nefes almak için can atarak bırakmıştı.
Araba uzaklaşırken ben hala arkasında, ellerim dışarda bekliyordum.
Gidiyordu ve önündeki kocaman bir engeli görmüyordu... Beni.
Ancak o yanımdan uzaklaşıp gitmeye çalışırken bile benden bir parça götürüyordu yanında. Benim kokumla gidiyordu. Üzerindeki montum onu ısıtıyor ellerini benim eldivenlerim koruyordu.
Canım ne kadar yansada nedensizce tebessüm ediyordum.
Elimi cebime sokarken nefessiz kalır gibiydim. Ama alışmam gerekirdi. Bana çok çektirecek gibiydi bu güzellik.
Arabaya binip elim kontağa giderken gözüm yan koltuğa kaydı. Şuan baktığım yerde oturuyor olacaktı belkide. Olabilecek olma ihtimali bile beni farklı duygulara sokmuştu.
Şu bir kaç ayda o kadar çok şey değişmişti ki. Onlarca komik olayda gülmeye tenezzül dahi etmeyen ben onun yaptığı olur olmadık her şeye gülümser, yaptığı incitici davranışlardan saçma sonuçlar çıkarır oldum.
Zaten normal bir yaşantım yoktu artık yaşantım diye bir şey kalmamıştı. Zamanın nasıl geçtiğini emin olun kavrayamıyordum.
Kafamı koltuğa yaslarken beynimde onlarca düşünce birbirini kovalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAKTAN
Genel Kurgu"-Evet Rüzgar Bey buraya bu kadar telaş içinde gelmenizin bir sebebi olmalı. Sizinde bazı sorularınız vardı galiba ilk önce sizinkilerle başlayalım." deyince sırıttım. Tabiki... Elimi masaya koyarak yaklaştım. Gözleri bana doğru kaymamıştı bile ş...