LEYL IŞIKLARI

487 18 2
                                    

  Resimdeki Rüzgar

   Bazen bazı bakış açıları yetmez
  Bazen bakmak yetmez
   Bazen görmek gerekir önündeki pencereyi 

Eve geldiğimde ilk işimin çizimler olması gerekirken kanepeye yayılarak  kitabın sayfalarını çevirirken bulmuştum kendimi. Bir çocuğun hayatını anlatıyordu. İçine daldıkça düşüncelerim birbirine karışıyor ve bir çıkmaza daha merhaba diyordum.

     Onun zihniyetini düşüncelerini yansıtıyor gibiydi. Ne kadar tanımasamda sanki ne düşündüğünü biliyor gibiydim.

      

       Peki bu benim ilgimi neden çekiyordu. Başkalarının düşünceleri bu kadar önemliyse dünkü sarışın kız neyin nesiydi. O kızın düşünceleri, duyguları yok muydu? Bu onun bir ayrıcalığı olduğu anlamına mı geliyordu. Madem benim için önemli... Ne saçmalıyorum lan ben ne ayrıcalığı

    

     Elime çizimlerimi aldım ve kocaman kagıtlara ince çizgileri atmaya başladım. Aklımda bir çizim vardı. Her zaman olurdu. Beynimde dönüp durur ve beyaz ince ağaçlara geçirmeden de durmazlardı. Ama bu gün sanki peşimi bırakmışlar gibi hissetmiştim. Tam huzur demişken yine o beyaz ağaca sarılmıştım. Kağıtlardan nefret ediyordum.

     

      2 saatlik çalışmanın ardından eserime bakmaya tenezzül bile etmeden masadan kalktım. Hep işimi tam yapardım bu yüzden bu kadar büyük bir şirkete çalışıyordum ve bu yüzden Türkiye'de değil yurt dışındaydım...

   

    Bir an durdum. Ayaktaydım ve galiba volta atıyordum. Neden düşünmeyi kesmiyordum. Ben beynimi boşa alabilen biriydim şimdi uyursam her şey yoluna girecekti. Önceden de olmuştu sonunda uyumuş ve kendime gelmiştim.

     Yatağa kendimi bıraktım.

''Saat 02.00.'' mırıldanıyordum galiba

''Uyu.''

Yaklaşık üç kez gözlerimi kırptıktan sonra aklımda son kalan beyaz bir yüzdü ve kahverengi gözler. Bana hiç bakmayan kahverengi gözler...

☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■☆■

     Elime telefonu aldığım gibi sesini kapatacakken isim dikkatimi çekti. Ilk başta bulanıkken zamanla netleşti ve Andrev yazdığını fark ettim. Normalde kapatırdım ancak en son tatsız bir olay yaşamıştık. Alındığımı düşünmelerini istemezdim:

"-Evet." gözlerimi açmadan dinlemeye başladım:

"-Oğlum nerdesin ya kaç saattir ağaç olduk burda saatin kaç olduğunu biliyor musun sen? Uyuyor musun yoksa. Sesine bakılırsa uyuyorsun. Abicim bu ne uykudur ya. Sözünü tutmuyorsun bari önemli bir sebebi ..." daha fazla dayanamadan sözünü kestim yoksa bir daha uyuyacaktım:

"- Dur abi ya. Bu ne çene kadınlar gibi. Ne oldu ne sözü ya. Saat kaç bilmiyorum ve bu gün çalışmıyorum eğer konuşacak birine ihtiyacım olsaydı bir kız bulurdum. Kapatmadan önce ne istiyorsan söyle." deyince bir sessizlik oldu. İçinden küfrettiğini biliyordum ama tınlamadım. Kısık bir ses sonunda karşılık verdi :

"-Bu gün Joseph barda çalmaya başlayacaktı hani onun için özel supriz parti yapacaktık. Sende kendini ona göre ayarlayacaktın. Geçen gün saati belirledik tabi sen aniden çekip gidince duyamadın. Ama mesaj attım hemde 5 kez. Telefonunu kullansan bir. Aslın da hiç böy..." bu böyle devam eder giderdi eğer ben onun lafını ağzına tıkmasaydım:

UZAKTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin