Bu bölümü çok değer verdiğim ayda63 e ithaf ediyorum. Bölüm biraz geçte olsa sonu her şeye değerdi seviliyorsunuz şarkıyı dinlemiyi unutmayın.... Paradise- Cris Cab-
°•○●□■♤♡♢♧°•○●□■♤♡♢♧°•○●□■♤♡♢♧°•○●□■♤♡♢♧°•○●□■♤♡♢♧°•○●□■♤♡♢♧°•○●□■♤♡♢♧☆▪¤《》
Pis koku beni tiksindirtirken bu kokunun arabama sinme ihtimali midemi bulandırdı. 3 gün havalandırsam geçmeyecek gibiydi. Temizlemeye vermeliydim en kısa zamanda.
Uzun zamandır bakım yaptırmıyordum arabaya bir göz atsam iyi olurdu. Açıkcası arabamla ilgilenmeyi severdim ama ayrı bir değer verdiğim söylenemezdi. Hayır hayır ben genel olarak değer vermezdim. Hayatta hiçbir isim değişikliği fark yaratmazdı bu durum için . Ben değer veren bir tip değildim. Yapım buydu. Değer verdiği en önemli şeyleri kaybeden her insan böyle söylerdi. Eğer burda benim yerime başka biri olsaydı o da aynısını söylerdi. Ki bu ekoya bakılırsa... evet evet sadece ben vardım.
Evet değer vermiyorum. Kaybettiklerimde olmak üzere yok olan, var olan herşey girebilir bu listeye...
Ben daha fazla üzülmek yerine mantığımı dinliyorum inanın. Yoksa her elimden kayıp giden şey için hüzün perdelerini açmak zorunda kalmak beni delirtebilirdi. Ki yüzümde tek kas bile böyle sinir bozucu bir durum için yerinden kalkmaz.
Daha fazla horlama seslerine dayanamayarak radyoyu açtım.
Bu sefer And'in can alıcı cd'si yerine bu ara ünlü olduğunu düşündüğüm bir şarkı çalıyordu. Eşlik etmek istesemde şarkıyı bilmediğimden sadece mırıldamalar duyuldu. Sessiz ve olaysız bir yolculuğun ardından hepsini And'in evine tıktım. Tabi onları tek başıma değil bekçinin yardımıyla eve sokabilmiştim. Eve vardığımda saat sabahın 4'üydü ya da ben öyle hatırlıyordum. Yorgundum ve geldiğimde kendimi ilk bulduğum yumuşak yere atmıştım. Uyumadan hemen önce düşündüğüm tek şey yine o gözlerdi. Aklımdan çıkmaları için beynimi çıkarmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Kafam en azından en sonki ağır itiraftan sonra rahattı. Artık neden soruları azalmıştı en azından.
Neden onun gözlerini düşünüyorum,
Neden onun düşüncelerini önemsiyorum,
Neden ağzından çıkacak her kelimeye ihtiyacım var gibi,
Neden kalbim ağrıyor gibi
Neden susmamasın istiyorum gibi gibi...O düşüncelerimde dolanırken kendimi mutlu hissettim. Onu seviyordum. Tanrım...
Tanrım...
Tanrım Lanet olsun.Ordaysan ve varsan bu kulunu da mı aşık edecek kadar aşkın var merak ediyorum.
Son düşüncelerim bunlardı. Gerisi her zaman karanlıktı aynı bu gece olduğu gibi. Bir aşk ilanıyla bunun değişmesi beklenemezdi. Bekleyende yoktu. Ben rüyaları Türkiyede kabuslarıda beraberimde getirmiş bir insandım. Valizime koyduğum sayılı şeylerdendi. Evden ayrıldığım ve bir nevi travma yaşadığım günlerde korkunç olduğunu bildiğim ama gördükten sonra bile hatırlamadığım kabuslar. Uzun zamandır görmüyordum. Ya da görüyorsam bile hatırımdan anında siliniyor ve ben yaşanmamış farz ediyordum.
Artık bilinç altımdan herşeyi bekleyecek duruma gelmiştim.
Öglen saatin kaç olduğunu idrak edemediğim zaman diliminden telefonumun sinir bozucu zil sesiyle yarım yamalak uykumdan kalktım. Yarı sinirli yarı uykulu bir şekilde telefondakine hitaben:
-Söyle! dedim. Benim bir şeyler dememi bekliyormuş gibi çenesi açılan And konuşmaya başladı:
"-Ya abi biz akşam naptık, bunun benim üstümde ne işi var, evim niye bu kadar pis kokuyor, bizi buraya kim getirdi, arabam nerede, Daha da önemlisi sen nerdesin?" Bu kadar uzun bir paragraf soruyu gözüm kapalı ve sinirli bir şekilde dinlemiş ve baş ağrım baş göstermişti nedense. Bu çocuğun sesi bana yaramıyordu. Soluk soluğa kalmış sanki 200 metre koşmuş gibiydi. Koca karılar gibi çenesi düşmüştü. Sinirim geçmesi ya da daha çok öfkelenmek için bir kaç dakika bekledim ve kulaklarımı dinlendirdim:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAKTAN
General Fiction"-Evet Rüzgar Bey buraya bu kadar telaş içinde gelmenizin bir sebebi olmalı. Sizinde bazı sorularınız vardı galiba ilk önce sizinkilerle başlayalım." deyince sırıttım. Tabiki... Elimi masaya koyarak yaklaştım. Gözleri bana doğru kaymamıştı bile ş...