-KAHRAMAN-

79 5 0
                                    

Sedef Sebüktekin- Bul beni.

İyi okumalar...

Neyi neden yaptığımı bilemez durumdaydım. Beynim bitkisel hayattaki bir insanınki gibi sadece hayatsal işlevlerimi yerine getirebilecek düzeydeydi. Kalbim vücuduma hükmediyor, gitmek istediği yere benide götürüyordu. Ya da olmak istediğim -ait olduğum- yere. Hava yavaş yavaş kararırken ben hala bu karanlıkta evine tek başına yürüyerek gitmeye çalışan bu kadını sorguluyordum.

Evet onu takip ediyorum. Yaklaşık bir haftadır kendimi ister istemez çıkış saatinde onu izlerken buluyorum. Hastanenin arka kapısına nasıl geldiğimi hatırlamıyorum ama orda olduğum içinde mutlu oluyorum.

Deliriyorum...

Her geçen gün yaptığım şeyleri daha az hatırlar durumda oluyorum. Bunun piskolojide adı ne bilmiyorum ama bazen benliğimi bulamıyorum.

Gözlerimle etrafı tararken düşüncelerimin boğucu havasından kurtulmaya çalışıyordum. 10-15 metre ilerde yürüyen güzelliğe bakarak ona hissettirmeden arkasından gidiyordum. Şu bir haftada ilk defa bu yoldan evine gidiyordu. Galiba kestirmeden gidiyorduk. Bir ara sokaktaydık. Beyaz ışıklar arada bir aydınlatsada genellikle karanlıktı. Biraz önce atıştıran yağmur yüzünden etraf ıslaktı.

Bu soğuk ve ürkütücü sokakları aşıp sıcak evlerine gitmek için hızlı hızlı yürüyen tek tük insan dışında her yer bomboştu.

Etrafı bir kaç kez daha gözden geçirdim normalde bir kadının yalnız geçmek istemeyeceği türden sokaklara benziyordu. Ama bizim güzelliğimiz çok normalmiş gibi evine bu sokaktan gidiyordu.

Nedensiz hafiften tedirgin olmuştum. Bir kaç adım daha yaklaştım. Gözden kaçıramazdım. En azından şu sokak geçene kadar.

Ellerim cebimde, sonbaharın getirisi soğuk nedeniyle her nefesimi verdiğimde buhar çıkarken yanımızdan iki kapşonlu erkek geçti. Sahra'nın yanından geçerlerken biraz tedigin olmuştum. İstemsiz olarak arkalarından bakmıştım. Kafamı geri çevirince kendimi bomboş sokakla bakışırken buldum. Duvara toslamış gibiydim. Birden durmuştum. Şok geçiriyorum desem az kalırdı. Nerdeydi bu Fırtına?

İncecik bir şeydi acaba ondan mı göremiyordum. Yan falan durmuş olmasındı.

Kendi kendime kızdım And gibi düşünmeyi kesmeliydim. Bu karanlık ürkütücü sokaklarda onu kaybetmiş olamazdım. Ya başına bir şey gelirse diye düşünmeye kalmadan endişeyle etrafa bakınmaya başladım. İçime bir kurt düşmüştü. Arkama bile bakmıştım. Yoktu. Biraz daha ilerleyince karşıma başka bir aralık çıkmıştı. İki evin arasında çöplerin olduğu bir yerdi. 2-3 insan ancak yan yana durabilirdi. Bu aralıktan başka bir sokak gözüküyordu. Başka gidebileceği bir yerde yoktu. Kendi kendime küfrederken daha dar sokaka dikkatlice bakamadan ilerden seslerin geldiğini duydum. Hızlıca aradan geçtikten sonra sesin geldiği yöne, sola döndüm. Burasıda hafiften ışıklandırılmış önceki sokağa göre daha dar bir sokaktı. Koşmaya başlamıştım. Nefes dahi alamıyordum. Aklıma kötü kötü görüntüler geliyordu. İki erkeğin yanından geçmesine bile sinirlerim bozulurken o görüntüler...

Daha iki üç koşar adım atmıştım ki yine iki ev aralığıyla karşılaştım. Aralığın yarısı aydınlıkken diğer kısmı karanlıktı. Aydınlık kısmından bir çöp konteynırın yarısı görünüyordu. Birden bir şişe kırılması ve iki erkeğin kahakası gelince düşünemeden karanlığa doğru koşmuştum. Karanlık bölgenin daha içine girememiştimki o saniyelerde kahkahaların sahiplerini görmüştüm bile. Yerdeki içki şişesi kırıklarını ve son olarakta en son görmek isteyeceğim yerde Fırtına'yı. Daha Fırtına'ya yaklaşamamışlardı bile ama bütün sinirlerim birer demir gibi sertleşmiş ellerim yumruk olmuştu:
"-Korktun mu güzelim?.." demiş yavaşça Fırtına'ya yaklaşmaya kalkmıştı. Fırtına geri çekilmeye çalışınca elim ayağım titremişti. Eğer yerimde iki üç saniye daha bekleseydim onları öldürmemek için kendimi ikna edemezdim.

UZAKTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin